Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Struma Meraklıları Ertuğrul’u Bilir Mi?

Struma Meraklıları Ertuğrul’u Bilir Mi?

Bu yazı üç sebebden dolayı yazıldı.

Birincisi, Sri Lanka’nın bir dağ köyünde bir engelli çocuğun Yusuf Kaplan’a, Erdoğan’ın sağlığını sorması.

İkincisi, Başbakanımızın şu andaki Uzak Doğu seyahatinin ehemmiyetinin daha iyi anlaşılması.

Üçüncüsü ve en mühimi Dinler Arası Diyalog zırvasına binaen, 1942’de batan Struma gemisindeki Yahudileri anmaya hazırlanan ve kendi tarihinden gafil olan gafillere bir hatırlatma olması.

Bundan 125 yıl önce,14 Temmuz 1889'da, İstanbul halkı deniz kenarlarına hücum ederek ağlaşmalar ve bağrışmalar eşliğinde meçhule giden bir gemiyi yolcu eder.

Besmeleyle Ertuğrul'um demir aldı
Hep ahali sahillerde bakakaldı
Çoluğun çocuğun feryadı arşa vardı
Hak selamet versin şanlı Ertuğrul'a.

Üç direkli firkateyndir gemimiz 
Kimimiz, bekarız, evlidir kimimiz 
Gayret edin çocuklar Capanya’dır yolunuz 
Hak selamet versin şanlı Ertuğrul'a

Devlet-i Aliyye'nin hilafet bayrağı çekili Ertuğrul fırkateyni, 54’ü subay 607 kişilik(sayılar net değil) mürettebat ile yola çıkar. Güzergah, Süveyş, Aden, Bombay, Kolombo, Singapur ve nihayetinde Japonya’dır.

Gemi Kızıldeniz’e doğru yol aladursun, biz bu seyahatin sebebine bakalım.

Seyahatin resmi sebebi, Japon İmparatoru’nun yeğeninin, 1887’de bir savaş gemisi ile İstanbul’u ziyaret edişine mukabel etmekdir. Gayr-i resmi olarak ise  birden fazla sebebi vardır ki en mühimi, İngiltere ile Osmanlı Devleti arasındaki hilafet savaşıdır(Hilafetin, sadece dini liderlik değil siyasi liderlik olduğunu da gözeterek meseleye bakınız). Şöyle ki Hindistan'dan sonra gözünü Mısır ve Arabistan gibi İslam topraklarına diken İngiltere, hilafetin Türkler’den Araplar’a geçmesi için kirli propaganda yapmaktadır. 2. Abdülhamid Han, İngiltere’nin bu kirli siyasetine karşılık vermek için Japonya’ya yapılacak iade-i ziyareti fırsat olarak değerlendirmeye karar verir. Padişah, geminin yola çıkması hususunda her türlü engeli ortadan kaldırır. Buna, geminin başçarkçısı İngiliz Harty ve Bahriye Erkan-ı Harb Dairesi’nde ferik rütbeli İngiliz Amirali Vodz’un geminin yolculuğu kaldıramayacağına dair menfi raporları da dahildir.

Ertuğrul’un Japonya'ya gittiği 1889-1890 yılı Avrupa açısından dünya sömürgecilik haritasının çizildiği bir dönemdir. Almanya bu sömürgecilikte yerini almak istemektedir. II.Abdülhamid Han, İngiltere-Rusya ilişkisine karşı denge politikası izlemeye çalışır. Bu yüzden, 1870'li yıllarda Avrupa'ya açılmaya çalışan Japonya ile ilişki kurmayı, siyasi hedefleri arasına koyar.

Dönelim Ertuğrul’a. Gemi yol boyunca uğradığı İslam ülkelerinde, yerli Müslüman halk tarafından büyük ilgi ve sevgiyle karşılanır. İlk defa bir Osmanlı gemisinin memleketlerine gelmesi ve hilafet bayrağının dalgalanması; askerlerin Cuma günleri halk ile beraber namaz kılmaları halka büyük heyecan uyandırır. Binlerce insan gemiyi ziyaret eder. "Bağımsız Müslüman toprağı" diye secde edenler olur.  Bandonun verdiği konserleri dinlemek için ağaçların tepelerine tırmanırlar. En önemlisi de Cuma günleri hutbelerde halifenin adı okunur.  Singapur limanlarındaki gemilere Osmanlı Sancağı çekilir. Bu coşkuyu gören sömürge yöneticileri bile Türk subay ve erlerine saygı göstermek zorunda kalır. Bazı Avrupa çevreleri tarafından, Sultan Abdülhamid'in, Japonya ile ilişki kurma teşebbüsü, Japonlar’ı İslam’a davet olarak yorumlanır.

Ertuğrul’un yol boyunca hiçbir zorlama olmadan coşku ile karşılanması, zaten rahatsız olan İngiltere’yi daha da telaşlandırır. Zira bu coşku tamamen halkın içinden gelmektedir ve eğer seyahat tamamlanırsa bırakacağı tesirin çok büyük olacağı kesindir. 

On bir ay denizde yol alan Ertuğrul, Japonya’da  şanına layık bir şekilde karşılanır ve ağırlanır.

Bir kolera salgını da atlatarak, 15 Eylül 1890'da Yokohama'dan İstanbul'a hareket eder. Ancak, Kobe'ye giderken Kashinozaki Feneri’ni geçtiği sırada kayalıklara çarparak batar. Mürettebatın, sadece 69’u kurtulur.
  
Kaza, Japonya’da büyük bir üzüntüye sebeb olur. Hiyei ve Kongo adlı iki Japon harp gemisi, kazazedeleri alarak yola çıkar. Osmanlı devleti, kazazedeleri teslim almak için İstanbul’dan bir gemiyi Port Sait'e gönderir. Ancak Japonlar, imparatorlarından kendilerinin götürmeleri konusunda emir aldıklarını ifade ederek reddederler ve Devlet-i Aliyye’nin gemisi ile İstanbul’a doğru yola çıkarlar.

Yol buyunca Ertuğrul’u çoşku ile karşılayan Müslüman halkın, kazazedeleri taşıyan Japon gemilerini nasıl bir hüzünle seyrettiğini varın siz hesab edin. O kadar üzgündürler ki Ertuğrul’a gösterdikleri saygının aynısını, gazileri taşıyan Japon gemilerine de gösterirler.

Gemiler İstanbul’a ulaşınca, Japon subayların ve erlerin, azınlıklar tarafından  rahatsız edilmemeleri için bahriyeden subaylar ve erler görevlendirilir.    
   
Japonya’da, şehitler için Japon halkı tarafından üç anıt dikilir.

Önce, Oshima halkı tarafından, taştan bir kitabe inşa edilir. Wakayama Valisi’ne, burada bir kabristan yapılmasındaki çalışmalarından dolayı ikinci rütbeden Osmani Nişanı verilir. 

Anıt ikinci kez ise 1929 yılında Türk-Nippon Ticaret Derneği’nin yardımıyla yeniden düzenlenir. Ertuğrul Anıtı'nın üçüncü kez düzenlenmesi de 3 Haziran 1937'de gerçekleşir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi