“Bizi aldatan bizden değildir!..”
Hafta sonu Alanya’daydık.
Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş ve Konya Şube Başkanı Himmet Bayar’ın organize ettikleri sohbet programına katıldık.
Bol sohbet, bol gözlem.
“Birileri”nin adeta “intihar saldırısı”na giriştiği bu günlerde, şer gibi görünen gelişmelerin hayırlara vesile olduğunu görüyorum.
Vefa, itimat, dürüstlük, ihanet, fitne, tezgâh, kumpas, yalan, dolan, riya, kul hakkı, istismar, tedbir gibi kavramlar etrafındaki tefekkür gayretinin iyice artması dikkat çekici.
Ne güzel gelişmeler.
•
Hazret-i Peygamber (S.A.V.) sevgisinin bile alabildiğine istismar edildiği bir zaman diliminden geçiyoruz.
“Yıkmak” için şer odakları ile “işbirliği” yapmaya hazır olduğunu ilan eden, İsrail’i bile “dost” edinmeye çalışacak kadar ileri giden, 28 Şubat’ın darbeci holdinginin “gönlüne girmenin” yollarını arayan bir üst yönetim ve bu üst yönetimin etki alanındaki binlerce kardeşimiz…
•
Gecesini gündüzüne katarak, icabında ailesinden geçerek ve hatta yukarıdan talimat geldiği için sevmediği ile evlenerek hizmet üretmeye çalışan “tabandaki” gariban şaşkın.
Bir hareketin mensubu olarak “etiketlenen” ve bütün ilişkilerini bu hareket etrafında şekillendiren bu kardeşlerimizin işleri gerçekten çok zor.
Aralarında “Nur” talebelerinin de bulunduğu Müslümanlara iki yüz yıldır kan kusturan bir zihniyetle aleni işbirliği…
Cami, ezan, tesettür, iffet düşmanı bir zihniyetle işbirliği nasıl olacak?..
•
Böyle durumlarda ne diyeceğini bilemiyor insan.
Ne demeli, nasıl demeli, hiç konuşmamak işleri “vakit”e bırakmak mı en iyisi?..
Bunları düşünürken, bir hediye geldi.
Bir kardeşimiz bendenize bir çalışmasını hediye etti…
Mü’min Ahlâkı…
Bir kenara çekildim ve okumaya başladım:
“Mü’min… İman eden ve güven veren.”
•
“ ‘Bizi aldatan bizden değildir!’ sözü ile sonsuz güven ikliminde birbiriyle kaynaşmış bir toplum tarifi yapan bir Allah Elçisi’nin izindedir mü’minler.”
*
“Dostluk…
Şahsi menfaat hesaplarından uzaksa, dost…
Konuştuğunda doğru söylüyor mu?...
Emânete sahip çıkıyor mu?..(O ‘vakit’ dost.)
Gerçek bir dost yâr olur, bâr olmaz, yük hafifletir, yük olmaz!..
Gerçek dost yıldızlar gibidir, karanlık çöktüğünde ortaya çıkar…
Karartmaz!..
Satmaz!..
•
“Allah (C.C.) bilir gözlerinizin içini ve gizlediklerinizi!”
İNTERNET YASAĞI
Üç, dört yıldır bu alanda da faaliyet gösteriyorum.
Bir grup iletişim talebesiyle birlikte bazı internet haber sitelerinin sevk ve idaresini yürütüyoruz.
An itibarı ile bir milyonun üzerinde okuyucuları var kardeşlerimizin.
Bu dünyayı bilenler arasında olduğumu rahatlıkla ifade edebilirim…
Dünyanın en büyük arama motorundan news kaydı almak için neler yapmak lazım, haberin daha çok okunmasını sağlamak için metni nasıl dizayn etmek gerekir, habere özgünlük katmanın “kolay” yolları nelerdir, özgün metin, özgün içerik ne işe yarar, backlink nedir, ne gibi avantajlar sağlar, vesaire…
Arkadaşlarımızla birlikte birçok bilgiyi edindik, edinmeye devam ediyoruz…
İnternet haberciliği, “doğru”, “etkili” ve “namuslu” bir şekilde kullanıldığı halde müthiş faydalı.
Bir de işin “ahlâksızlığına” yönelirseniz millete, devlete bir “terörist”in verebileceğinden çok daha fazla zarar verirsiniz.
Klavyenin başındaki, altına aldığı yüz “beygir”lik araçla sokaklarda güç gösterisi yapan “eşek” olur yerine göre.
İki dakika içerisinde ortalığı perişan edebilir, hayatları kaydırabilir, adamı rezil iftiralarla insan içine çıkamaz hale getirebilir.
İftiraya uğrayan şahıs için yapılabilecek fazla bir şey de yoktur; internet dünyasından anlayan bir avukatı bulacak, o avukat işi gücü bırakıp yüzbin yere yayılmış pisliği teker teker temizlemeye uğraşacak…
Bu arada telefonlar telefonlar, “Abi, doğru mu hakkında yazılanlar!..”
Şimdilerde bu rezilliğin bir nebze ortadan kaldırılabilmesini temin etmeye matuf bir düzenleme geliyor…
“Pislik” söz konusu olduğunda, sitenin tamamı da değil, sadece o “kirli link” kapatılacak… “Yahudi soykırımına ilişkin rakamlar abartılı!” dedi diye Vakit gazetesi hakkında –mahkeme kararı olmaksızın- kapatma kararı veren Almanya’yı alkışlayan tipler bugünlerde ayakta….
İnternette sansüre karşı çıkıyorlarmış!..
•
Bunlar gibi “alçak” olsam hepsi hakkında birer iftira haberi koyardım…
Ve sonra da…
“Alın size özgürlük!” derdim.
Çok şey yapardım da…
Müslüman’a yakışmaz!..