31 Mart Sabahı Kılıçdaroğlu Ya Gidecek, Ya Gidecek!
CHP’nin Mustafa Sarıgül’ü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapmasını, kendi eli ile ilmeği boynuna geçirmesi olarak değerlendiriyorum.
Sarıgül, tıpkı bir dönemin Anavatan Partisi İstanbul adayı Bedrettin Dalan’ın partisinden bağımsız olarak yürüttüğü son seçim kampanyasını hatırlatıyor. Orada da Dalan, kendisini bulunmaz Hint kumaşı zannederek, derebeyi gibi bir kampanya yürütmüş, partisinin amblemini bile kullanmamış, ilçe belediye başkan adaylarını Turgut Özal’a danışmadan kendisi belirlemişti. Bugün de Sarıgül aynısını yapıyor, tüm ilçelerde onun istediği adaylar gösteriliyor. Dananın kuyruğu ise Bakırköy’de kopuverdi. Sarıgül mevcut belediye başkanı Ateş Ünal Erzen’i çizip, kendi adayının adını yazmış. İlçesinde oldukça sevilen Erzen’i ise CHP mecburen gözden çıkarıyor ve Sarıgül’ün adayına evet diyor. Bakırköy kavgası CHP’ye nelere mâl olur bilemem ama ben CHP’den bağımsız olarak bir seçim kampanyası yürüttüğü izlenimi veren Mustafa Sarıgül’ün de akıbetinin tıpkı Bedrettin Dalan gibi olacağını ve seçimlerde Haliç’in sularına gömüleceğini düşünüyorum.
Düşünsenize Mustafa Sarıgül’ün Yeniden Demokrasi Hareketi (YDH)’nin şubeleri hâlâ kapatılmış değil. Onlar CHP’den bağımsız olarak faaliyetlerini sürdürüyorlar. Yani birleşmediler, Sarıgül, CHP ile bir seçim ittifakı yaptı. Şu anda dışarıdan görünen manzara, algı bu.
Şimdi sizi bir zaman tüneline sokup 31 Mart sabahına götürmek istiyorum.
CHP İstanbul’da hezimete uğramış ve Büyükşehir yine AK Parti’ye gitmiş, CHP’de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Mustafa Sarıgül kayıplar. Partili üyeler, İstanbul İl Başkanlığı ve ilçelerdeki YDH şubelerinin önünde şiddetli protesto gösterisinde bulunuyorlar. Anılan merkezler özel harekâtçılar tarafından özenle korunuyor ve protestocular bir deklarasyon yayınlayarak çok iddialı oldukları İstanbul’da neden kaybettiklerini sorguluyorlar.
1- Daha önce yolsuzluklara bulaştığını belgeleyip CHP’den atılan bir şahsın bir kurtarıcı gibi gösterilip, İstanbul’dan büyükşehir adayı yapılması ve CHP’nin bütün inisiyatifinin ona verilmesi.
2- Bugüne kadar CHP olarak bir tehlike olarak gördüğümüz Gülen Cemaati ile seçim ittifakına girerek, onlarla canciğer kuzu sarması bir pozisyon sergilemek. Ayrıca ilçelerde sağcı olarak temayüz etmiş, hatta daha önce belediye başkanlıgı yapmış adaylarla seçime girmek. Yani sosyal demokrat seçmende “Koskoca CHP aday bile bulamıyor, sağcılara muhtaç oldular” hissi uyandırmak ve onların küserek sandığa gitmemeleri. CHP’nin düştüğü duruma bakar mısınız? Ankara’da gösterdiği aday tescilli MHP’li ve partimiz onun etekleri altına sığınıyor. Adamın CHP rozeti bile yok, takmıyor, üstelik bir röportajında “CHP’liler de bana oy verecek” deme durumuna düşüyor. Yani adam resmen CHP ile dalgasını geçiyor. Böyle bir CHP’den başarı beklenebilir miydi?
3- CHP’nin sürekli ABD ve Yahudi lobisi ile dirsek temasında ve onlardan icazetli bir görüntü vermesi.
4- Atatürk’ün partisini bugünkü kötü durumlara düşüren genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun hemen istifa etmesini ve partinin acilen bir kurultay toplamasını istiyoruz.
Bu deklarasyonu okuyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kalp krizi geçirerek Amerikan Hastanesi’ne kaldırıldığı ve sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu açıklanmıştır.
Dostlar, Uğurlu’nun bir ön görüsü olarak okuduğunuz bu satırların gerçek olmasına az kaldı, şunun şurasında 6-7 hafta...
Halep orada ise arşın burada. 31 Mart günü CHP’de gerçek partililer ayaklanacak ve kasetle gelen genel başkan Kılıçdaroğlu, kaçacak delik arayacak!
Aha size üç çizgi... Ya gidecek, ya gidecek, ya da gidecek.