Kabataş ve Başörtüsü Düşmanlığı
Kabataş Rezilliği ile ilgili ortaya çıkan manzarayı gördünüz.. Dün bu sütunda sizlere açık açık yazdık.. Nereden ve kimler tarafından, hangi merkezlerce servis edildiği tartışmalı montajlanmış kesilip kırpılmış görüntülerden yola çıkarak eğilip bükülmeyin dedik.. Bunu söylerken bir bildiğimiz var kuşkusuz.. Ama tüm bu bildiklerimden farklı olarak ifade etmem gerekiyor ki, bu rezalet, öyle iki dakikalık bir kamera kaydıyla; ‘bir yalanlarını daha çıkardık’’ türü bir bakış açısıyla örtülemeyecek kadar önemli.. Biz bu memlekette başörtüsüne hakaret, başörtülünün aşağılanmasını “Kabataş’’ üzerinden mi okumaya başladık?.. Bu yüzden mi acaba ‘Kabataş koca bir yalandı’ yaygarası kopartılıyor? O ittifak medyasının anlamadığı ya da unutturmaya çalıştığı şu ki, Kabataş Rezilliği, simgesel olarak başörtüsüyle ortaya çıkmış ya da kendini göstermiş olabilir.. Ama özünde sınıfsal bir ötekileştirmenin sadece dışavurumudur..
BU ÜLKE NELER GÖRDÜ NELER!
Kabataş Rezilliği, Merve Kavakçı için; “bu hanıma haddini bildiriniz’’ talimatından, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, sıra kapaklarına vurarak ‘’dışarı, dışarı’’ diye tezahürat yapılmasından ayrı düşünülecek bir durum değildir.. Kabataş Rezilliği, sağlık karnesindeki fotoğrafı başörtülü diye tedaviye kabul edilmediği için hastane kapısında ölen Medine Bircan’dan ya da ‘’Eğitimi engellediği’’ iddiasıyla polis tarafından dövülerek okuldan atılan ve bu sırada karnındaki bebeğini düşüren Nuray Canan’dan ayrı düşünülemez.. Bırakın bugünü ya da 28 Şubat’ı.. İskilipli Atıf Hoca için ‘’İngiliz ajanı, vatan haini’’ iftirasını atanlarla Kabataş Rezilliğinin altında imzası bulunanlar akrabadır.. Bu kadar net ve kategorik bir ayrımın yaşandığı bu ülkede, Kabataş konusundaki tereddüt ne ki? Elbette böyle bir potansiyel var diye, doğrudan kimseyi suçlu ilan edemezsiniz. Ama bir de gerçek var ortada.. En islamcısının İhsan Eliaçık olduğu bir ortam için, başörtülü bir kadının, başörtüsünün çağrıştırdığı fikrî ve siyasi anlamı hedef alarak saldırıya uğraması, hiç de beklenmedik bir durum değil..
RAHAT BIRAKIN
Değerli okurlar, sadece Kabataş Değil, 1 Haziran 2013 tarihinden itibaren yaklaşık iki ay boyunca, içinde başörtülü bir kişinin olduğu arabalara yönelik taşlı sopalı saldırılar yapılmadı mı? Başbakan’ın ölmüş annesine kadar ağza değil akla bile alınmayacak küfürler edilmedi mi? Facebook’taki paylaşımları yüzünden kardeşler, akrabalar birbirine düşman olmadı mı? Polis arabaları, ambulanslar yakılmadı mı? Kamu binaları tahrip edilmedi mi? İş makinesiyle Başbakan’ın çalışma ofisine yürünmedi mi? Camilerden bira kutuları toplanmadı mı? Kabataş size neden ‘’uzak’’ görünüyor ki?.. Gelin bir şey yapalım.. Zehra Hanım’ı bir rahat bırakalım.. Kabataş’ta yaşadıkları yetmedi mi ki hâlâ incitmeye devam ediyorsunuz?.. Dahası bugün böylesine pervasızca yazı ve haberlerinizle taciz edebiliyorsanız, Kabataş’ın yaşanmadığını kimse iddia edemez.. Zira bu haber ve yayınlar ne ise Zehra Hanım için Kabataş da aynısı.. Bir farkı yok.. Kalın sağlıcakla.