Gizli Sırlarımız Hangi Ülkede?
Başbakan Erdoğan’ın basına kapalı toplantıda isimlerini açıkladığı resmi konutundaki dinleme işini tertiplediği ortaya çıkan kişilerle ilgili ilginç bilgiler ortaya çıkıyor.. Başbakan’ın; “yurt dışına kaçtılar” dediği bu isimler, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nca başlatılan soruşturma neticesinde tespit edildi. Bunların ikisi Başbakanlık Koruma Dairesi’nde görevli olan iki polis müdürü.. Bunlardan biri ise çok daha önemli.. Halen yurt dışında olan bu polis müdürü dijital sistemler üzerinde uzman. Ve buraya lütfen dikkat edin, Başbakanlık Koruma Dairesi bünyesinde Başbakan Erdoğan’ın korunması için oluşturulan özel bir birimi kurup faaliyete geçiren isim.. Bitti mi? Hayır. Aynı kişi, Başbakan’ın Başbakanlık binasındaki makam odasında yapılan incelemede bir prizin içine yerleştirilmiş halde bulunan gizli dinleme cihazının tespiti için kurulan özel ve dar ekibin de içindeydi.. Akıl alır gibi değil.
CASUSLUK FAALİYETİ
Bakın masamızda duran bazı detaylar var.. Eminim devlet bu detayları nasıl bir araya getireceğini herkesten çok daha iyi biliyordur. Ama o, devlet olduğu için bunu elinde çok güçlü veriler olmadan dünyaya duyuramaz.. Fakat biz kaygılarımızı dillendirebiliriz.. Artık çok belirgin bir tablo ile karşı karşıyayız. Bir ülkede Başbakan’ı ya da Cumhurbaşkanı’nı dinliyorsanız, istihbarat başkanını izliyorsanız, istihbaratın dış operasyonlarını faş ediyorsanız milli olamazsınız.. İş ki milli olmadığınızın farkındaysanız bu halledilebilir.. Gelin ben size kimin sizi nasıl kullandığını anlatayım. Nedamet getirin, dönüp işimize bakalım.. Yok eğer siz taşeronluk yaptığınızı biliyorsanız o halde vatana ihanetten yargılanacaksınız.. Bu çok açık ve net..
ALO FATİH
Günlerdir bir “Alo Fatih”tir gidiyor.. İşi böyle karikatürize ederek bizi büyük resimden uzaklaştırmaya çalışıyorlar.. Fatih Altaylı’nın çıkıp “temiz medya” tiradı falan atmasıyla meseleyi “basına baskı” düzlemine çekmeye çalışıyorlar... Beyler, iş öyle basına baskıyla izah edilecek durumda değil. Bu ülkenin Başbakanı’nın ses kaydı var ortalarda.. Birileri Başbakan’ın Fatih Saraç ile konuşma kaydını yayınlayarak, görünür pencereden “ülkede basına baskı var” yaygarası kopartıyor. Fatih Altaylı da bu tuzağa düşüyor. Oysa o kaset, “elimizde başka kasetler de var”ın hükümet çevrelerine duyurulmasından ibaret.. Kasetin içeriğinde hiç bir şey var mı? Yaptınız mı suç duyurusu Fatih Saraç’a ya da Başbakan’a?.. Eğer birşey varsa o kasetlerde neden yapılmıyor gereği? Çünkü o kasetlerde birşey yok sevgili okurlar.. O kasetler tamamen Egemen Türk Devleti ile aşağılık komplocu yapılar aracılığıyla yabancı gizli servislerin pazarlık kartı.. Başbakan’ın; “Bu bir İstiklal Mücadelesidir” derken ne demek istediğini anlıyor musunuz? Ey kaset tezgahlarıyla Türkiye’nin dibini dinamitlemeye çalışan aşağılık komplocular, kimin uşağı olduğunuzu açıklayın ve devletiniz, vatanınız lehine bu iğrenç tertibi faş edin.. Tarihe geçin.. Ya da bu tezgahın maşalığını yapmaya devam edin ve tarih olun.. Bu ayrım bu kadar belirgin..
DİNLEMELER, 7 ŞUBAT VE TIR
Başbakan dinleniyor ve izleniyor, Cumhurbaşkanı dinleniyor.. Bana söyler misiniz, hangi kozmik sırlar şu anda hangi gizli servisin elinde? Mossad’ın mı? CIA’in içindeki bir neocon tesirindeki yapının elinde mi? Ne “Alo Fatih” i beyler? MİT’in dış operasyonlarını faş eden gücün sahiden tek derdinin Bayır Bucak Türkmenleri’ne giden battaniyeler olduğunu mu zannediyorsunuz? Onlar “MİT’i teslim aldık” mesajı vererek, pazarlık masasına elleri güçlü oturmak istiyorlardı.. Çok şükür ki olmadı.. Kalın sağlıcakla.