Doğrusunu hemen söylediğinizden eminim: “Tamburam kebap oldu/Ciğerim kebap oldu!”
İktidar partisinin seçim şarkısı, hemi de Meclis’te tartışmaya yol açtı!
Sebebini anlamak zor.

Belki de “bu ancak bize yakışırdı” kavgası… MHP’lilerin hırçınlığı böyle yorumlanabilir. Hatta bu partinin tarihçi vekili “dombra”yı “tambura” sananlara da itiraz etti.
Gerçekten anlamak zor...

Nogaylar, Kafkaslarda mukim Türk soylu bir halk. Kazaklarla yakınlıkları fazla. “Dombra”nın Kazak ezgileri ile benzerliği boşuna değil.

Dombra da Kazak milli çalgılarından… İki telli, adeta bizim bağlamanın küçüğü gibi. Bozkırların efendisi Kazak atlıların ritmi sanki bu sazın içinde mündemiç gibi. Dombranın üzerinde gezinen eller hızlandıkça, Kazak atlarının rüzgâr gibi geçtiğini hissediyorsunuz.
Birden herkes müzik ve saz üstadı kesildi. Tarihçi vekilin dediği gibi tanbura ile dombra arasında bir alâka yok mu gerçekten?

Olmaz olur mu! Kök aynı. Tambura dombraya yakın bir çalgı. Tambur ise, ciddi değişim geçirmiş, icabında yayla da çalınan, klasik musıkimizin vazgeçilmez bir sazı.
Basınımız meseleye öyle atladı ki, ortalık toz duman. Bakındı Hürriyet’in haberine: “Dombra şarkısı, Nogay Türklerine ait ve Cengiz Han Marşı olarak da biliniyor. Göktürk’lerin savaş marşı olarak tanınıyor”.

Yahu arkadaşlar, “Cengiz Han marşı” nasıl oluyor da Göktürklerin savaş marşı olarak tanınıyor? Cengiz’le Göktürkler arasında yüzyıllar var. Göktürk müziği ile ilgili ciddi bilgi yok ve bugüne ulaşmış bir ezgi de bilinmiyor. Belki de Anadolu’nun bir yöresinde söylenen her hangi bir türkünün ezgileri, Göktürklerden mirastır!
Mevzuya Samanyolu’nun atlamaması beklenmezdi elbette.
Türkilerle ilgili olduğundan mı? Yoksa hak ve hakikat aşkından mı?
İkisi de değil ama ikisi içinmiş gibi yapılıyor.
Şu anda iktidarın yıpratılması bu grubun birincil işi. Her vesileyi, fırsatı kullanmaktan geri kalmıyorlar.

Pedagoglar, psikologlar, falcılar, yalcılar buluyorlar… “Tayyip Erdoğan konuşurken çocuklarınızı televizyondan uzak tutun” haberi imal ediyorlar.  Televizyon zararlı, bilhassa çocuklar için. Ama bütün televizyonlar… Az zararlılar var, çok zararlılar var. Bu da programlarla ilgili. Fakat, Başbakanı öcüleştirmek bu grubun tarihinde görülmüş değil. Bu açık bir husumet.

Peki dombradan ne çıkacak mevzu ile ilgili?
“Efendim, bu mütegallibe parti, telif haklarını dikkate almadan bir müzik eserini gasb etmiş. Kendi amaçları için kullanıyor!”
Vay be!
Anlayacağınız, “Damburam kebap oldu”! Hemen bestekârını bulmuşlar. Aynı zamanda söz yazarı imiş…
Aynen kendileri gibi konuşuyor. Nogay ama, Kazakistan’da yaşayan bir müzikçi. “Beste de benim, güfte de. Benden izin almadılar. Bunu bildikleri halde yaptılar” iddiasında.
Bundan ne çıkar?
Heyecana gerek yok!
Hak sahibi bu konumunu isbat eder, hakkını söke söke alır. Şarkıyı parti marşına dönüştürenler de bundan başka bir şey söylemiyor.
Öyleyse?
Efendim zamanlama önemli!
Eğer, AK Parti bu marşı bir seçim öncesi veya referandum sırasında yapsa idi, mevzu bu şekilde asla gündeme gelmeyecekti. Belki de, aynı değerli yayın grubumuz, yine Aslanbek’i bulur, bu şarkının Türkiye’nin iktidar partisi tarafından seçilmesinden duyduğu memnuniyeti izhar ettirirdi!
“Zaman’la her şey değişir” dedikleri boşuna değil!
Tamburam kebap oldu/Ciğerim kebap oldu
Ben bu dertten ölmezdim/Nazlı yar sebep oldu!