Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

“Allah Bir” Dediğine İnanılmaz!

“Allah Bir” Dediğine İnanılmaz!

Allah kimseyi bu rezil duruma düşürmesin! Bu halk nezdinde güvenilmezliğin en son kertesidir!

Güvenilirlik, inanılırlık... Eminlik, mutemetlik... Sözü odun gibi de olsa dosdoğru olmak... Menfaati için (kendisinin, camiasının, kurumunun) yanlışla doğruya yer değiştirmek... Hakk’ın hatırını âli tutacağına kendi hasis çıkarının gereğini yapmak.

Alttan alta sürdürülen mücadele, didişme 17 aralıkta savaş ilanı ile yeni bir boyut kazandı. En güçlü olduğu yerden vurmak, en güçsüz noktayı hedef almak... 17 aralık buydu. Adalette yuvalanan yapı, 17 aralıkta pimi çekilmiş bomba gibi patladı. Adalet kullanılarak başlatılan saldırı elbette başlangıçta şaşkınlığa sebep oldu..

Yolsuzluk, beytülmale el uzatmak halkın affetmeyeceği şeylerdendir. Fakat, operasyon yolsuzluk için değil, daha derin hedefler için yapılmıştı. Bunun fark edilmesi güç olmadı. Yolsuzluk yapanların cezasını çekmesi, ama asıl gözetilen hedefin ıskalanmaması Türkiye’nin büyük çoğunluğunun kararına dönüştü. Öyle olmasa idi, neler olabileceğini tahmin etmek güç değil. 

Halk, savaşı gördü. Kirli savaşın temiz sonuçlar vermeyeceğini hissetti. Halkın ferasetine güvenmek lâzım. Savaş ne adına veya kimin adına başlatıldı? Sadece dershaneler mi kurtarılmak isteniyordu?

Yaşanan süreç, işin boyutlarını ortaya çıkardı: Dershane meselesi görünür, zahirî bir meseledir. Hedef büyüktür, karanlıktır. Hedefi büyük yapan, dünya sisteminin Türkiye ile ilgili değişmez tutumudur. Türkiye’nin ayakları üzerinde durması. Dünyaya sözünü dosdoğru söylemesi. Bunu belli ölçüde İslâm dünyası adına yapması...

19. yüzyıl sonunda Abdülhamid siyaseti nasıl İngilizler’de korkuya sebep oldu ise, yüzyıl sonra aynı korku ABD-Avrupa ekseninde ortaya çıktı. 

Abdülhamid’e isnad edilenler... “Kızıl Sultan”lığa kadar varan ithamlar... Bütün bunlar dışarıda kotarıldı, “Jön Türk” denilen dışarıya kaçmış sömürge aydınları tarafından içeriye zerk edildi. 

Son Büyük Osmanlı padişahı kendi ülkesinde kötü adam, müstebit, korkak vs. sıfatlarla muttasıf hale getirildi. Mehmet Âkif gibi, Bediüzzaman gibi şahsiyetler bile buna inandı. 

Abdülhamid’e yapılan suikastı hatırlayalım: Neredeyse 110 yıl önce, 21 temmuz 1905’de Ermeni komitacıları Cuma selâmlığı sırasında Sultan Hamid’e bombalı bir suikast düzenlediler. Ayrıntıları üzerinde iyi düşünülmüş bir suikast... Padişah ölecek, Ermeni komitacıları emeline nail olacak...

Bu terörden memleket için hayırlı netice beklenebilir mi? Bekleyenler vardı: Tevfik Fikret gibi!

Ne dedi biliyor musunuz?

Ey şanlı avcı, damını bihûde kurmadın.
Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın

(Ey şanlı avcı, tuzağı boşuna kurmadın/Attın fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın!)

Vursalar, öldürseler ne olacaktı? Osmanlı mülkünde büyük bir kargaşa, kaos yaşanacaktı. Her şey altüst olacak, dış müdahale için altın bir fırsat doğacaktı. 

Abdülhamid, belki de hissetti, belki de ilahî bir güç onu bir an duraklattı...

Tevfik Fikret’in şiirinin adı “Bir lahza-ı teahhür”. Yani bir anlık duraklama...

Abdülhamid bütün insanlar gibi hatadan beri değildi. Ülkesine, devletine büyük hizmetler yaptı. Kendi zaafları, hatalarına rağmen, onun yaptığını daha önce yapan olmadığı gibi, daha sonra da görülmedi.

Gelelim günümüze...

Halk Abdülhamid’i, Menderes’i, Özal’ı biliyor. Türkiye’nin yakın döneminin mimarlarının akıbetini hatırlıyor... Hataya düşmemek için yeterince tecrübeli. Bu tercübe normal şartlarda olacakların olmasını engelliyor. 

Biz devletin vatandaşını dinlememesinin mücadelesini verirken, birileri 7 bin kişiyi dinlemiş. Ne adına? Hukuk adına mı? Devlet adına mı?

Bu ortaya çıktığı günün akşamı cevabı gecikmiyor: Başbakan’a uzanan bir kaset!

Bu bir itiraf aslında. “Biz o 7 binde görünmeyenleri de dinledik!” “Biz tahmininizden daha büyüğüz!”

Gerçek olan kaset mi, birilerinin hukuku kullanarak yaptığı ahlâksızlık mı?

Halk ahlâksızlığı görüyor, ahlâksızlıktan ahlâklı bir sonuç çıkmayacağını da. 

Birilerine güven sıfırlanıyor.

Halk sözüdür bu: “Allah bir dediğine inanmayacaksın!”

Neden? Çünkü onu da bir kasıtla söylüyor, gerçek düşüncesi, inancı bu değil!

Allah düşmanımızı bile bu duruma düşmekten korusun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi