Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

50/D’li araştırma görevlilerinin çilesi

50/D’li araştırma görevlilerinin çilesi

Montaj kasetler internette ve TBMM grup toplantılarında uçuşup Türkiye’nin enerjisi boşa harcanırken, gelin bugün üniversite meselelerimizden birine parmak basalım. (Haaa!... Sahi yaaa!... Yargı ve emniyetteki “paraleller”  konuşuluyor da, üniversitelerdeki paraleller niye mevzu edilmiyor? Üstelik üniversitelerde tek paralel yok, çok paralel var. Ulusolcu paraleller üniversitelerde mevzi ve mevki değiştirip ne yapıyor zannediyorsunuz?)

Üniversitelerin sorunları ve üniversitelilerin çileleri bitmez.

Yıllardan beri yazıyoruz; yazdıklarımızdan bir kaç kitap çıkar ama şu üniversite sorunları maalesef bitmedi; bitmiyor; bu gidişle de bitmeyecek!...

Bilimsel nitelik konusu bir yana akademik personelin derdi elvan elvan. En büyük öğretim üyesi grubu olan Yardımcı Doçentlerin başta maaşları olmak üzere halledilmeyen sorunları var.

Şimdi yeni bir mağdur kitle daha doğdu: Üniversitelerde 50/d kadrosunda çalışan Araştırma Görevlileri.

Bu garibanlar Lisansı bitirip Yüksek Lisansa başlar ve aynı zamanlarda 2547 sayılı Yüksek Öğretim yasasının 50/d maddesine göre enstitülerde Araştırma Görevlisi olarak göreve başlarlar. Devletlülerimiz bu kadroda görev yapmayı burs olarak görür. Bu gençler 30’lu yaşlarda; yani “yolun yarısına 5 kala” doktoralarını bitirirler. Ondan sonra...

Ondan sonra başlar asıl ıztırap...

Bu arada kimisi evlenip-barklanmış; çoluk-çocuğa karışmış; taksitlere girmişlerdir.

Bir yandan Yüksek Lisans ve doktora tezlerinin yoğunluğu, öbür yandan hayat gâilesi...

YÖK geçen yıl doktorasını bitirerek kapının önüne konulan gençler için çözüm bulmuş ve 6 ay kadar kadrolarında çalışmalarına izin vermişti. 1 Şubat 2013 günü toplanan YÖK Genel Kurulu, 2013.1.135 sayılı kararının a şıkkıyla 2013 Haziranında doktoralarını bitirenlerin 31 Aralık 2013 tarihine kadar  bu görevlerinde çalışmalarına karar vermişti. İyi güzel...

İyi, güzel de... Bu sorun sadece geçen yılların sorunu değil ki. Sonraki senelerde doktoralarını bitirenler ne olacak?...

Kamu uygulamalarında bir sene öyle, bir sene böyle yapılmaz ki. Alırsınız bir karar... Her zaman uygularsınız. Bu işler Gene Kurul Kararı ile ve geçici çözümlerle halledilmemeli; her zaman geçerli yönetmelikler ve hatta kanun maddeleriyle kesin bir çözüme kavuşturulmalı.

Ne yani?.. Herkes İTÜ Araştırma Görevlileri gibi isyan bayrağı mı açsın?...

Yukarıdaki Genel Kurul kararında yer alan geçici maddeyle doktorasını bitiremeyip üniversitelerle ilişiği kesilenlere, görevlerine dönme hakkı veriliyor ama bugün doktorasını başarıyla tamamlayan gençler, tezlerini savundukları gün kapının önüne konuluyor.

Bu durumda olan pek çok genç var. YÖK bir planlama yapıp strateji belirlemeli ve doktorasını bitiren 50/d’lileri sokağa bırakmamanın yollarını aramalıdır.

Önce yapılacak iş, bu durumda olan gençlerin tespiti yapılmalı ve ihtiyaç varsa kendi üniversitelerinde; yoksa ihtiyacı olan üniversitelerde görevlendirmek için doktoranın son 6 ayında girişimlerde bulunulmalıdır.

Bu durumdaki gençlerin Yardımcı Doçent olarak görevlendirilmesi için, hiç bir engel çıkarılmamalı (seçim sath-ı mailine girildiğinden kadro vermemek gibi mesela); atama şartlarını yerine getirmiş gençler, derhal öğretim üyesi olarak görevlendirilmelidir.

YÖK, 50/d’li Araştırma Görevlilerini deli etmeden çözümü bir an önce bulmalı ve hayata geçirmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi