Ayhan Demir

Ayhan Demir

Kırım’da Neler Oluyor?

Kırım’da Neler Oluyor?

Rusya, Suriye’de olduğu gibi, Ukrayna’da da Batı’ya meydan okuyor. 2008 yılında Gürcistan Savaşı’nda görüldüğü üzere, kırmızı çizgilerini korumak adına, silahlı mücadeleye girmekten geri durmuyor.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra her açıdan zayıflayan Rusya, elinin uzandığı yerlerde kendi tarafındaki azınlıkları kullanarak, iç çatışmalar çıkarma yoluna gitti. Gürcistan’da Abhaz ve Osetlerin kışkırtılması ve Azerbaycan ile Türkiye’ye karşı Ermenilerin desteklenmesi bu siyasetin bir neticesiydi.

Bugün Suriye ve Ukrayna’da da benzer bir hikaye yaşanıyor. Rusya’nın, Suriye ve Ukrayna’da, Batı’yı karşısına almasının iki önemli sebebi var: Suriye’nin Tartus kenti Akdeniz Donanması ve Ukrayna’nın Akyar (Sivastopol) kenti Karadeniz Donanması’na ev sahipliği yapıyor.

Ukrayna, ülke topraklarının tamamı Avrupa’da yer alan en büyük ülke konumunda. Sınırları, Macaristan’dan Rusya’ya; Karadeniz’den Polonya’ya dayanıyor. Ayrıca Ukrayna, hava ve uzay araçları üreten ve geliştiren bir ülke.

Ukrayna’da yaşananlar, Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Türkiye-Ukrayna işbirliği, Karadeniz’deki Rusya hakimiyetini kıracak önemli birlikteliklerden birisiydi. Ukrayna’nın parçalanması ve Kırım’ın Rusya’nın kontrolüne geçmesi, Karadeniz’deki dengeleri Türkiye aleyhine bozacaktır. Hatta Kırım, Anadolu, İstanbul ve Boğazlar için en önemli tehdit üssü haline gelecektir.

Kıpçak Türklerinin, öz vatanı olan Kırım’ın zorla ellerinden alınarak, sürgüne gönderilmeleri ve devamında bölgenin Ruslaştırılması da bu tehdide yönelik bir hamleydi.

Ukrayna ve Kırım meselesi ele alındığında, üzerinde durulması gereken bir diğer husus, Avrupa’nın Rusya ile enerji başta olmak üzere birçok alandaki işbirliğidir. Özellikle Almanya, Ukrayna’da, kendisine her durumda kazandıracak bir pozisyonda durmaya çalışıyor. Örneğin, Gazprom, bütün stratejik enerji projelerini Almanya üzerinden yürütüyor.

Ukrayna’nın, Rus doğalgazını Avrupa’ya taşıyan güzergahtaki en kritik ülke olduğunun altı da çizilmeli. Avrupa’ya ulaşan gazın yüzde 85’inin Ukrayna’dan geçtiği düşünülürse, bu ülkenin Rusya açısından önemi daha iyi anlaşılabilir.

Geçmişte, Britanya, İtalya ve Fransa, sömürgeleri üzerinden enerji kaynaklarına ulaşırken, Almanya bu sorunu otoriter milliyetçi yöntemlerle çözmeye çalışıyordu. Ancak gelinen nokta itibariyle, bu üç ülkenin sömürgeleri kalmadı.

Almanya ise İkinci Dünya Savaşı’nda yaşadıklarından ders almış bir şekilde Rusya ile siyasi, ekonomik ve tarihi bağlarını geliştirdi. Rusya’yı işgal ederek enerji kaynaklarına ulaşmak yerine; Polonya’dan başlayan, kuzeyde Baltık ve güneyde Balkanlar’a uzanan, Doğu Avrupa pazarını bu ülke ile paylaşıyor.

Avrupa, enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü Kuzey Avrupa, Rusya ve Afrika’dan temin ediyor. Kuzey Avrupa’nın enerji kaynakları sürekli artan talebi karşılayacak düzeyde değil. Afrika, Libya, Cezayir ve Nijerya örneklerinden de görüldüğü üzere, siyasal istikrar vaat etmiyor. Bu sebeple, Avrupa için oldukça sorunlu bir bölge.

Mevcut şartlar altında Avrupa için Rusya’ya enerji bağımlılığı kaçınılmaz. Ancak, TANAP gibi projelerin devreye girmesiyle oluşturulacak, güney enerji hattı bu tekeli kırabilir.

Mevcut tablo, İngiltere başta olmak üzere, AB ve ABD’nin pek hoşuna gitmiyor. Bu sebeple, AB ve ABD ittifakı, Ukrayna olayları ve Kırım meselesinde, Rusya’nın hamlelerine itiraz ediyorlar. İtirazlarında üç dayanak noktası var: Meşruiyet durumu, yaptırım ya da ambargo tehdidi ve NATO ile G-8 tehdidi.

ABD’nin, BM’den karar çıkmasını beklemeden İngiltere ve birkaç müttefikiyle birlikte Irak işgaline girişmiş olması, bu meşruiyet durumu sorgulamasını geçersiz hale getiriyor.

Yaptırım ya da ambargo tehdidinin de, yukarıda izah etmeye çalıştığımız enerji bağımlılığı sebebiyle, pek bir geçerliliği yok.

Ukrayna, tıpkı Gürcistan gibi, NATO üyesi değil. Dolayısıyla bu aşamada NATO’nun tek yaptırımı, Rusya ile ilişkileri askıya almaktan öte gidemez. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in açıkladığı, ‘NATO-Rusya ile iş birliğinin tümden gözden geçirilmesi’ kararı da bu öngörüyü doğruluyor.

ABD’nin, Rusya’nın G-8 zirvesine davet edilmemesi ve üyeliğinin askıya alınması gibi bir kozu da var. Başkan Obama’nın ‘durumdan sorumlu olanların bedel ödemesini sağlamak için yürüttükleri çabalar’ ifadesi bu kozun gündemde olduğuna işareti. Ne var ki şu saate kadar AB ve ABD’nin, kuru tehditler dışında, Rusya’ya karşı hiçbir fiili yaptırımı olmadı. ABD ve AB yetkilileri konuşmaya devam ederken, Rus askerleri Kırım’da cirit atıyorlar.

Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü muhafaza gayretindeki Kırım Türkleri ise, oldukça sıkıntılı. Tek umutları Türkiye. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Ukrayna ziyareti ve Kırım Türklerinin efsanevi lideri Mustafa Abdülmecit Kırımoğlu ile görüşmesi yerinde bir hamleydi. Ancak bu kadar ile kalmamalı. Kırım’daki Rus hakimiyeti ve dolayısıyla Anadolu üzerindeki Rus tehdidini bertaraf edici tüm tedbirler alınmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Demir Arşivi