Uçağın Enkazı
Beşşar Esed her gün yüzlerce insanı katlederek adeta Baas rejiminin yaşamayacağı Suriye’de kimsenin yaşamasına razı olmayacağı mesajı verirken onun kopyası Sisi de resmî görevlerinden istifa edip cumhurbaşkanlığına aday olarak Mısır’ın geleceğini rehin alma planı yapıyor. İslâm âlemini bu zalimlerin ve onların arkasında duran emperyalist güçlerle işbirliği içindeki fitne merkezinin Türkiye’yi karıştırma çabalarının meşgul ettiği sırada günlerdir çözülemeyen uçak meselesi var.
Olayın en çok düşündüren yanı uçakla irtibatın aniden kesilmesi ve sonra kayıplara karışması oldu. Çünkü irtibatın kesildiği noktada ve çevresinde düştüğüne delalet edecek bir işarete rastlanamadı. Sonra arama araçları artırılarak arama sahası sürekli genişletildi. Ne var ki iletişim teknolojisinin bu kadar geliştiği bir dönemde onca araç uçak değil iğne arıyormuş gibi hiçbir sonuç elde edemedi. Sanki havada buharlaşıp bulutlara karışmış veya dünya semasında dolaşmaktan bıkmış yolcularını da alıp başka bir âleme uçmuştu.
Teknik cihazları kullananlar uçağın enkazına dair işaretlere ulaşmak için arama çalışmalarını yürütürken kamuoyunu yönlendirme çabası içindeki teorisyenler de iddialarına delil arıyorlardı.
İlk şüpheli her zaman olduğu gibi “terör”dü. Dolayısıyla terör suçlusu yolcu olup olmadığına dair bilgiye ulaşılması için kimlik taraması yapıldı. Ama sahte kimlikle bindikleri sanılan iki kişi dışında bu konudaki iddialarla irtibatlandırılabilecek yolcu bilgisine rastlanmadı. Gerçi bütün şüpheli olayların peşin suçlusu terörün bu işte bir kazancı da yoktu ama yine de öncelikle ondan şüphelenilmesi karanlık planların arkasında duran kirli ellerin ve merkezlerin kamufle edilmesi için her zaman işe yaramıştır.
Terörü mahkûm etmek için tutulacak bir dal bulunamayınca kaptan pilotu şüpheli durumuna sokma yoluna gitti ve onun intihar etmiş olabileceğini ileri sürdüler. Kendi hesapları için insanları topluca imha etmekte sakınca görmeyen karanlık güçler, kaptan pilotun da kendileri gibi insafsız olabileceğini düşünerek böyle bir teoriyi piyasaya sürmüş olabilirler. Oysa intihar etmek isteyen pilot bunu 12 görevli ile 227 yolcunun canına kıymadan da yapabilir ve en azından vicdanı bu türlüsünü tercih eder.
İlginç bir iddia da İran’a kaçırılmış olması ihtimaliydi. Oysa kaçırma olayında uçakla irtibat aniden kesilmez. Çünkü korsanlar bir anda uçağın yönünü değiştirmek için pilotları etki altına almayı başarabilseler de aynı anda merkezle irtibatını kesmeyi başaramazlar. Ayrıca bugün her ne kadar İran dünyevi çıkarları için katil Baas’ın saflarında savaşıyor olsa da bir korsan çetesini himaye ederek ülkesine kaçırılan uçağı gizleme aptallığını da yapmaz. Uçağın kaybolmasını böyle saçma bir teoriyle izah, akıllarını derin dondurucuda korumaya alanların işi olabilir.
Günler sonra, uçağın düştüğüne delalet eden bazı parçaların görüntülerine ulaşıldığı haber verildi. Bunun üzerine uçağın düştüğünün ve tüm yolcularının öldüğünün kesinlik kazandığına dair duyurular yapıldı ve yolcuların ailelerine bu yönde bilgi verildi. Fakat henüz görülen parçaların aranan uçağa ait olduğuna dair kesin kanaate de ulaşılamadığı söyleniyor. O parçaların da Hz. Nuh (a.s.) tufanında batmış bir araca ait olup olmadığı önümüzdeki günlerde açıklık kazanacak.
Bu arada yolcularla ilgili bazı bilgiler uçağın komployla düşürülmüş olduğu teorilerine dayanak olarak değerlendiriliyor. Fakat bu kez şüpheliler ABD’nin “terör” listesine aldığı örgütler değil o listeden yararlanılarak oluşturulan şüphe perdesini kendi kirli işlerinin üstünü örtmekte kullanan global güç odakları.
İHH’nın bir projesi için Afganistan’a giden Bahattin Yıldız ile Faruk Aktaş’ın da yolcularının arasında yer aldığı uçağın dağa çarpması olayı henüz yeterince aydınlatılamadığı gibi Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopterin düşmesi de aydınlığa kavuşmuş değil. Malezya uçağının düşmesi bakalım ne kadar zamanda aydınlığa kavuşacak? Belki de bu âlemde hep karanlıkta kalacak.
Eşkıyaların hüküm sürdüğü ve aşkıyalığın globalleştiği bir dünyada bu tür hadiselere şüpheyle bakılması doğaldır. Ama küçük terör örgütlerinin becemeyeceği böylesine karmaşık, çetrefil olaylarda emperyalist sultanın sürmesi için çalışan global terörden şüphelenmek daha makul.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.