CHP’yi ne yapsak da nasıl kurtarsak?
CHP ne yapsa boşuna. Cemaatlerle ittifak kuruyor, tarikatlere yakınlaşmaya çalışıyor; Milli Görüş’ten, Ülkücü camiadan aday buluyor, başörtüsü açılımı yapıyor, MHP ile ittifak kuruyor, ABD’nin desteğini alıyor, ama olmuyor.
Olmayacak da... Seçimden seçime yaptığı bu hamlelerle bir yere varacağı yok. Çünkü sicili bozuk!
Bu ülkede Kur’an’ı yasaklayan parti, CHP... İslam’ı söküp atan, Allah’ın yasalarını devlet ve toplum hayatından uzaklaştıran parti, CHP... Hilafet’i kaldıran parti, CHP... Vakıf mallarını talan eden parti, CHP... Milletin dilini, alfabesini, kültürünü, geleneğini, imanını, ibadetini ve tüm hayat biçimini bozup, imha edip, yerine Batı’dan kopya ettiği küfri değerleri dolduran parti, CHP... Toplumun köklerini söküp atan, köksüz ve öksüz bir millet üreten parti, CHP...
CHP’nin bu millete yaptığı kötülüklerin hepsini yazmaya kalkışsak, gazetenin tüm sayfalarını verseler sığdıramayız. İşte öylesine sicili bozuk bir parti elbette “müzmin muhalefet”i oynamaktan, “başarısızlık koleksiyonu” yapmaktan öteye geçemez.
Son yerel seçimlerde de durum değişmedi; CHP, tüm seçim ittifaklarına rağmen avucunu yaladı. Tabiî, parti içinden kıpırdanmalar başladı bile. Mesela Şahin Mengü, “dibe vurduk Kemal Bey dibe!” diye feryada başladı. CHP’nin “sahilde de kaybetmeye” başladığını, Trakya’da AKP oylarının artıp CHP oylarının düştüğünü, “Büyükşehirlerde cemaat ve MHP oyları çıkıldıktan sonra CHP’nin oylarının yüzde 21-22 bandında olduğu”nu söylüyor.
Tabiî, her zaman olduğu gibi, Genel Başkanlık tartışması da ufaktan ısınmaya başladı. CHP’nin başarısız Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başarısız İstanbul BB adayı Mustafa Sarıgül’ün Genel Başkanlığı hakkında şöyle diyor: “Sarıgül önemli bir aktördür. İstanbul’da seçimlere girdi, yüzde 40 oy aldı.... Bir başarısı var. O başarısını sürdürmek isteyecektir. Genç, birikimli birisi. Yolunun tıkanması doğru değil. Tam tersine, gerekirse yolunun açılması lazım. Siyasette daha aktif görevler de talep edebilir. O aktif görevlere gelmesi lazım. Sadece o değil, Mansur Yavaş için de bu geçerlidir.”
Yani? Yakın gelecekte yerini, Mansur Yavaş payandalı olarak Mustafa Sarıgül’e bırakmaya hazırlanıyor anlaşılan. Seçim öncesi ittifakların gereği bu muydu acaba? Bakalım Mustafa Kemal’den Mustafa Sarıgül’e ne değişecek?
Sakarya’da seçimi kaybeden CHP adayının, partisinin seçim ittifaklarını eleştirirken kullandığı bir cümle bence çok önemli. “Projelerimizi ve milletimize karşı yaklaşımımızı, karşımızdaki kitleye tam olarak anlatamadığımız ve özlenen kucaklaşmayı gerçekleştiremediğimiz görülmektedir” diyor. Sakaryalı partili iyi bir damar yakalamış. Kendilerine yardımcı olalım. CHP başarmak, halkla kucaklaşmak istiyorsa şunları yapacak:
Önce, başka Kılıçdaroğlu olmak üzere, partinin A takımı ve Meclis grubu toplu olarak Kocatepe Camii’ne gidecek, tecvitli olarak Kur’an okuyup canlı yayında hatim indirecek. Ardından, iki rekat namaz kılacak. Sonra da bu zamana kadar milletin inanç, kimlik ve kişilik değerlerine aykırı ne yaptılarsa tek tek sayıp, her biri için milletten af, Allah’a tevbe edecekler. Sonra ise asgari şu adımları atacaklar:
1- CHP, kendini hâlâ Mustafa Kemal’e nisbet etmekten vazgeçip, Kemalizm’e karşı söyleme geçecek. Söylemi eyleme dönüştürüp, ülkenin rejimini/sistemini belirleyen Kemalist ilkeleri ve devrimleri iptale dönük bir politikaya yönelecek. Meclis’e, bütün devrim yasalarının iptaline dair yasa teklifi verecek.
2- Şeyh Said, Bediüzzaman, İskilipli Atıf Hoca ve daha pek çok İslam alimine yapılan zulümleri bir bir itiraf edip, bundan özür dileyecek ve itibarlarının iadesi için TBMM’ne teklif verecek. İstiklal Mahkemeleri’nin zulümlerini tek tek sayıp, parti olarak o günkü tutumlarından dolayı özür dileyerek, İstiklal Mahkemelerinin kararlarını tanımadığını ilan edecek; İstiklal Mahkemeleri’ni lanetleyerek kararlarının iptaline ilişkin yasa teklifi verecek.
3- Camileri sattığını, yıktığını, ahıra, depoya, işyerine, parti merkezine vb. çevirdiğini, vakıf mallarını talan ettirdiğini itiraf edip, bundan özür dileyecek ve geçmişini lanetleyecek.
4- Kemalist rejimin müslüman toplumdan aldığı her ne varsa, her birinin topluma iadesine dair çalışma başlatacak. Mesela Hilafet’in tekrar kurulması için yasa teklifi verecek. Şeriat mahkemelerinin açılması, İslam hukukunun uygulanması, anayasanın kaynağının Kur’an olması, Medreselerin açılması, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi ve bunun gibi, toplumu özüne döndürecek çalışmalara öncülük edecek.
Bunları yaparlarsa, belki o zaman milletin güvenini kazanırlar da, birkaç kuşak sürecek “samimiyet testi”nden sonra, belki milletin tercihini kazanırlar. Yoksa, CHP, belli bir güruhun seçimden seçime siyasallaşan sosyal tatmin aktivitesinden öteye geçemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.