Ersoy Dede

Ersoy Dede

Erdoğan’ı kim, neden istemiyor?

Erdoğan’ı kim, neden istemiyor?

Bir kaç aydır yaşadığımız kavgaların temelinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu artık biliyoruz değil mi?.. Bu işin Türkiye üzerine emelleri olan yabancı servislerle yerli işbirlikçilerin tertibi olduğu çıktı ortaya.. Birkaç sefer yazdık, yine yazalım..  Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını istemiyorlar. Kraliçe istemiyor.. Derin Ortadoğu koalisyonu istemiyor. Faiz lobisi istemiyor. İçerde de Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasını istemeyen güçlerle varılmış zımni mutabakatın sonuçlarını yaşıyoruz iki yıldır. Kavganın diğer bütün unsurları tâli unsurlar.. Bakın puzzle’ın parçaları nasıl da birleşiveriyor hemen.. New Yorker Dergisi’nden Seymour Hersh’in iddiasının üzerine Türkiye’de kimler atladı?.. Bir bakın yapın analizinizi, geçirin süzgecinizden, yazının devamını okumanıza gerek kalmayacak..

ERDOĞAN’I DURDURMAK

Erdoğan hakkında bugünden itibaren ne çıkarsa Köşk’e çıkmasının önü kesilir?.. Cevabı aranan soru bu.. Nerede aranıyor bu sorunun cevabı?. Pensilvannia’da aranıyor mesela.. Westminster’da aranıyor.. Tel Aviv’de aranıyor.. Mit Karargâhı’nda paralel yapıyla işbirliği yapan masada aranıyor.. Emniyet ve Yargı içindeki paralel yapılar içinde aranıyor.. Herkes iki elinin arasına başını almış ve Erdoğan’ı neyin durduracağını araştırıyor.. Hırsızlık – yolsuzluk suçlamasının sivrisinek vızıltısı gibi bile gelmediğini gördüler.. Adının içinde “AK” olan ve yolsuzluğa karşı verdiği mücadeleyle tarih yazan bir kadroyu ancak “yolsuzluk” suçlamasıyla alt edebileceklerini düşündüler.. Tabir yerindeyse çuvalladılar.. Özel hayat ile ilgili hiçbir iddiaları da bekledikleri karşılığı görmeyince paçaları tutuştu.. Köşeye sıkışan kedinin can alıcı hamlesini yapması gibi çıtayı yukarı çıkardılar ve biriktirdikleri bütün dosyalardan bir büyük kurgu oluşturmak için kolları sıvadılar.. Bu süreçte Başbakan’ın farklı farklı pek çok yerde kullandığı “istiklâl mücadelesi” ya da “bu karar milli değil” türü ifadeleri, birileri gibi “duygusallık” ile açıklamayın.. Bilakis duygusallıktan tamamen uzak “rasyonel” söz ve tanımlamalardır onlar.. Gelin alt alta toplayalım sondan başlayarak, ne demek istediğimizi daha iyi anlatmış oluruz bu sayede..

SAVAŞ SUÇLUSU

Türkiye’nin Suriye’deki terör unsurlarıyla ilişkili olduğu iddialarını uluslararası basına çıkarma görevi Yahudi kökenle gazeteci Seymour Hersh’e verilmiş anlaşılan.. Guta’daki kimsayal saldırının, Esed’in o vahşi, akıl almaz katliamının, Türkiye’nin işbirliği ile radikal unsurlar tarafından yapıldığını iddia ediyor Hersh. Hersh’e göre, ABD istihbaratı bir süredir Türk yetkililerle ilgili gizli bilgiler ediniyor. ABD yönetimi, Ankara’nın MİT ve jandarma aracılığıyla El Nusra’yla işbirliği yaptığını da biliyordu.. Geriye doğru devam edelim.. Adana’da MİT’e ait ve Bayır Bucak Türkmenleri’ne yardım taşıyan tırlar durdurulduğunda, dışarıya haber servisi; “El Kaide’ye giden silahları taşıyan tırlar durduruldu” diye yapıldı. Devam.. İHH Ofisleri basılarak bölgede El Kaide ile Suriye’de insani faaliyet yapan bir Türk STK’sını ilişkilendirme çabaları kuvvetlendirildi. Dahası, Dışişleri’nde yapılan kozmik toplantının, ihtiyaç duydukları bölümü dünya kamuoyuyla paylaşıldı.. Daha da geri gidelim. Uludere Trajedisi eğer kimin eseriyse sahiplenmeyi bırakın adam gibi yargılanmadı bile. 34 kişinin ölümündeki sorumluluk doğrudan Erdoğan’a bırakılmaya çalışıldı.. Siz de zorlarsanız hafızanızı başka başka detaylar hatırlarsınız eminim.. Buradaki verileri bir araya getirerek yapılmak isteneni söyleyeyim size.. Erdoğan’ı savaş suçu işleyen bir kişi olarak gösterip uluslararası mahkemede yargılatmak istiyorlar.. İşte bu yüzdendir verilen “İstiklâl mücadelesi”..  İşte bu yüzden bugün, hiçbir zaman olmadığı kadar durmamız lâzım “Uzun Adam”ın arkasında.. Muratlarına eremesinler diye.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi