Pınar Kür, Satı Kadın'ı Bilir Mi?
Muhakkak biliyordur da ben yine de hatırlatmak istedim. Satı Kadın, Kazan doğumlu. Cumhuriyet’in ilk vekil kadınlarından. Eşi İstiklâl Harbi gazisi. Şalvarlı yaşmaklı bir Anadolu kadını. Önce köy muhtarı oldu; sonra vekil. Vekil olunca, Meclis’de başörtüsünü çıkardı.
Meclis haricinde ise aynıydı.
Bilenler bilir, bilmeyenler için tekrar olsun. Satı Kadın’ın Meclis kayıtlarındaki adı, Hatı Çırpan. O yıllardaki Güneş Dil Teorisi aşkının Türk kadınlarının ismine yansıması. Hatti’den mülhem, Hatı. Bu isim değişikliği Atatürk’ün isteği ile gerçekleşiyor. Tabi kıyafet değişikliği de.
Malumunuz artık Meclis’de başörtülü vekillerimiz var. Ben bu konuda fikirlerimi daha evvel söylemişdim. Başörtüsü ile seçimlere girenler ile seçimlerden sonra ortam müsait olunca başını örtenler arasında bireysel cesaret olarak fark görüyorum. Yani Merve Kavakçı ile şu an Meclis’de olan başörtülü vekil hanımlar arasında dağlar kadar fark var bana göre.
Yerel seçimlerde, belediye başkanı olan hanımları gördünüz. Onların ki gerçek başarı hikâyesi. Söke söke, tırnaklarıyla. Birini devlet mağdur etmiş; bir başkasını eşi.
Yani ortada, elleriniz patlayana kadar alkışlanması gereken bir durum var. Çünkü bu seçilen hanımlar, hem kendi mahallelerine karşı hem öteki mahalleye karşı birey olma mücâdelesi veriyor. Çünkü, kendi mahallesinden aynı koltuğa talib olan erkeklerle de yarışıyorlar.
Şuraya gelmek istiyorum kısacası. Başörtülü kadınlar, birey olma hususunda tarih yazıyorlar. Hele de Mihalgazi Belediye Başkanı Zeynep Akgün. “Bu kıyafet bana Osmanlı yadigarı” diyerek şalvarına ve yaşmağına sahiplendi. Hiç kompleksi yok. “Ben Satı’yım, Hatti değil” dedi kısacası.
Gelelim Pınar Kür’e. Böyle bir neticeyi demokrat , özgürlükçü bir yazar hanımın alkışlamasını beklersiniz değil mi? Tam tersine Pınar Kür gibilerin huzuru daha da kaçıyor. Seçim sonrası, ekrana çıkarak hakaretin dozunu artırıyor ve başörtülüler ile playboy kızları arasında bir fark olmadığını söylüyor. İkisi de özne değil nesneymiş. Eylemleri, erkeği baz alıyormuş çünkü.
Burada, bir parantez açmak istiyorum. Aynı Pınar Kür, devamında, Brigitte Bardot ve Audrey Hepburn’den bahsederken yüzünde güller açıyor. Onlar gibi baş bağlama modası varmış eskiden.
Hem erkekler için soyunan kadınlara “nesne” de; hem de zevk nesnesi olmuş kadınlardan bahsederken gülümse. Al sana Pınar Kür modeli bireysellik. Bu yaklaşımı, bir kadın olarak beyninin, yüreğinin neresine sığdırıyor anlayamadım. Parantezi kapatarak devam edelim.
Pınar Kür’e sormak lazım şimdi. Erkeklerin isteği ile Meclis’e giren; başını açan; ismini değiştiren Satı Kadınlar mı birey olmuş kadını temsil ediyor yoksa Zeynep Akgünler mi? Gerçi Brigitte Bardot’dan bahsederken gülümseyebilen bir yazar hanıma, böyle bir soru sormak abesle iştigal.
Pınar Kür’ün temsil ettiği zihniyet, Anadolu kadınını hiçbir zaman birey olarak görmedi. Hepsini hattileştirmek için elinden geleni yapdı.
Olmadı. Olmayınca da benzetmek istedikleri toplumların en ayıplı kesimine benzeterek intikam alıyorlar.
Başörtülüleri, Hitit fahişelerine, playbol kızlarına benzeterek olmuyor bu işler.
Pınar Kür, Muazzez İlmiye Çığ’ın açtığı çığırdan giderek Hititler’e varabilir mi bilmiyorum ama, Anadolu kadınları, seksen yıl sonra “Ben Hatti değilim, Osmanlı’yım” dedi.
Ne haber?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.