ABD Başkanı Barack Obama, ABD’nin Ukrayna’daki kriz konusundaki görüşlerini iletmek üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i telefonla aradı (3 Mart 2014).

Tabii konuşma basına, “Başkan Obama’nın Kırım’ı ilhak etmemesi konusunda, Başkan Putin’i uyardığı” şeklinde yansıdı.

Acaba iki başkan arasında aşağıdaki gibi bir konuşma cereyan etmiş olabilir miydi?

-Hello (merhaba)! Bay Başkan Putin,

-Zdravstvuyte (merhaba) Bay Başkan Obama,

- Bay Başkan, konuşmayı sizden başka dinleyen var mı?

-Evet, my small brother (İsrail Başbakanı’nı kast ediyor) da dinleyecek, sakıncası var mı?

-No problem, “kambersiz düğün olmaz”.

-Kırım’ı ilhak etmeyeceğinizi umarım, Sayın Putin.

-Hayır bir yanlış anlama var. Biz ilhak etmiyoruz, onlar bize iltihak ediliyor. Eee bildiğiniz gibi “gelene dur demek şark konukseverliğine sığmaz”. Üstelik siz bu tür oldubittileri bizden daha iyi yaparsınız öyle değil mi Sayın Başkan?

-Şey öyle de. Yine de siz kabul etmeyin,

-Bu bir tehdit mi, temenni mi?

-İstediğiniz gibi algılayabilirsiniz!

-Yani,

-Yanisi, eğer siz Kırım’ı ilhak ederseniz, biz de Güney’e doğru inmek zorunda kalırız,

- Güney’e derken?

-Mesela, sizin kankalarınızdan birine kadar desem?

-Venezuella’yı mı kast ediyorsunuz?

-Niçin olmasın! Kırım’a karşılık Venezuella! Siz Kırım’dan hatta Ukrayna’dan sıcak denizlere ulaşacaksınız. Biz de Venezuella’dan petrol denizine kavuşacağız. Yani anlayacağınız, Siz Güney Amerika’yı bize bırakacaksınız. Biz de Asya’yı size bırakacağız. Ayrıca, Arzı Mevut da my small brother’e, Okey mi?

-Oldukça zekice ve de zevklice de!

-De’si ne Mr Putin,

-Avrupalı dostlarınız buna ne der?

-Siz bırakın o şa....,ları onların bir şey yapacağı yok. Baksanıza hepsi kervan katarında eşeğin peşine düşmüş develer gibi, küçücük bir Yunanistan’ın peşine takılmış kalmışlar. Onlardan gürültüden başka bir şey çıkmaz.

-(karşılıklı gülüşmeler),

-Peki Sayın Başkan hepsi tamam da, bir de Türkler var. Bu işe onların tepkisi ne olacak? Zira Onlar, Tatarlarla Osmanlı’dan beri özel olarak ilgileniyorlar.

-Haklısın Mr Putin, ancak Türkler’in sırtına bir yumurta kefesi biz koyduk (PKK’yı kast ediyor), bir tane de siz yüklediniz (DHKP-C’yi kast ediyor). Üstelik bir de Suriye sorunu var.

-(Small brother bağırır) 24 Nisan’ı unutuyorsunuz.

-(Başkan Obama) Eğer gerekirse onu da devreye sokarız.

-(Başkan Putin) Desenize Türklerin kendilerinden başkası ile uğraşmaya mecalleri kalmayacak!

-(Small brother araya giriyor) Baylar hemen havaya girmeyin. Siz tam olarak “Van Minütçü”yü tanımamışsınız, onun sağı solu belli olmaz.

-(Başkan Obama) Endişelenmeyiniz, sevgili dostlar, Erdoğan’ı bana bırakınız.

-(Putin) Öyle olsun! Bay Başkan. Söz Erdoğan’dan açılmışken bir konu hakkındaki görüşünüzü öğrenebilir miyim?

-Lütfen Bay Putin, sizi dinliyoruz,

-Önümüzdeki aylarda Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi var, kafanızda bir isim var mı?

-Şey, var tabii, olmaz olur mu!

-Bu isim Başbakan Erdoğan olabilir mi?

-Erdo...hey!!! kim var arada? Galiba konuşmamızı üçümüzün dışında biri daha dinliyor. Mr Putin acaba sizin danışmanlarınız veya KGB’den biri olabilir mi?

-Hayır, Ben yalnızım, aradığınızdan kimseyi haberdar etmedim. (Gülerek) ayrıca dinleme işi sizin uzmanlık alanınız, bütün Avrupa’yı yıllarca dinlemişsiniz.

-(Başkan Obama sertleşerek) şakayı bırak bay Başkan, galiba Türklerden biri (beni kast ediyor) dinlemede.

-(Small brother panikleyerek) Oh olamaz!!! Close please close!!!

Kolayca tahmin ettiğiniz gibi, yukarıda yapıldığı varsayılan konuşma tamamen bir mizansen (kurgu)’den ibarettir. ABD ve Rusya Devlet Başkanlarının isimleri hariç, konuşmada yer alan ifadelerin ve içeriklerin tamamı hayal ürünüdür.

Ayrıca, konuşmayı İsrail Başbakan’ı dinlemiş midir bilinmez ama, benim dinlemediğimden kesinlikle emin olabilirsiniz.

Şey aklıma gelmişken, merak ediyorum da, acaba Kırım gittiğine göre, Venezuella’nın sonu ne olur dersiniz?