Yeni Akit’in reklamının göndergeleri
Yeni Akit, yoğun bir reklam kampanyasına yaslanmaz. Önceki reklamı 2010’da yayınlanmıştı galiba. O zaman gazetede münâvebeli olarak yazacak 15 Profesörün duyurusu yapılmıştı. 15 kişinin arasında fakir de vardı.
Yeni Akit, 25 Mart’ta yeni bir reklam filmi döndürmeye başladı. Tam da zamanın ruhunu okuyan bir reklam.
Görüntüde dizden aşağı iki bacak... Bacakların birisinde ütülü bir pantolon ve ayakta şık bir ayakkabı var; diğerinde askerî bir pantolon ve ayakta da postal...
İki ayak yürüyor; aynı hizaya gelip durduğu anda “Gelene hocam, gidene paşam demedik” cümlesi geliyor.
“Gelene ağam, gidene paşam demedik” deyiminin aktüel dönüştürümü olan bu reklamda, Türkiye’de son zamanlarda yaşanan “vesayet değişmesi”ne çarpıcı bir vurgulama yapılıyor.
Bundan birkaç sene öncesine kadar, Türkiye’nin en çok konuştuğu konu “askerî vesayet” idi. İktidarın bu buz dağını çözmesi ve sivil-demokratik gücün tesirini arttırmaya başlaması, toplumda bir rahatlığa yol açmaya başlamıştı. Yani darbeci paşalar gitmiş, demokrasinin üstündeki kara bulutlar kaybolmaya yüz tutmuştu. Üstelik o paşalar 312 General Davası ile, Yeni Akit okuyucularının önceki gazetesi olan Vakit’e linç girişiminde bulunmuşlardı.
Tam “Postallı vesayet devri bitti” derken, bu defa “paralel vesayet” devri başladı.
Türkiye geçen yazdan beri, “paralel vesayet”in gün yüzüne çıkan teşebbüsleriyle meşgulken ve 17 Aralık’tan itibâren paralellik kriminal bir vaziyet arzetmişken, Yeni Akit, bu reklamla, paralel sembol olan “hoca”yı devreye soktu.
Hoca ve asker!...
Pantolon ve asker elbisesi!...
Ayakkabı ve postal!...
Yürüyor, yürüyor, yürüyor ve aynı hizaya gelip duruyor.
Bir ayakkabılı bacak öne geçiyor; bir postallı... Sonunda ikisi de aynı hizada duruyor...
Gövde gösterilmese de ayakkabılı ve postallı bacak, farklı şahıslara ait değil; aynı şahsa ait. Bu kurgu ile, askerî ve paralel vesayetin merkezinin aynı olduğu tespiti yapılıyor.
Reklam cümlesindeki “gelen” ve giden” kelimeleri ile askerî vesayetin gittiği, paralel vesayetin geldiğine dikkat çekiliyor. Ayrıca “gelen” kelimesi ile kullanılan “hocam” kelimesinin birlikteliği ve ilk hecede bir harf değişimiyle yapılacak ses ilişkisinin bulunduğu îmâ, çok zekice. “Gelen Hoca” ses olarak size kimi hatırlatıyor?
Reklamda, halk arasında yaygın olan “Gelene ağam, gidene paşam demedik” deyimine atıfta bulunularak, toplumsal karşılığı bir ifadenin kullanılması, akılda tutulabilirlik açısından son derece isabetli olmuş. Tabii bunda Yeni Akit yazarlarının, 28 Şubat’ta da dik duruşunu yansıttığını da ilâve etmek gerek. “Ayakkabılı-postallı vesayet”e karşı duruş kararlı, kısa ve keskin bir cümle ile ifade edilerek, gazetenin üslubu, reklama yansıtılmış.
Reklamdaki görüntü ve sözler, edebiyat bilimi terimi ile tam bir “sehl-i mümteni”dir.
Bu cenahta bu kadar zekice kurgulanan ve bu kadar başarılı reklamlar olmaz; daha çok “kör gözüne parmak” üslubu tercih edilirdi. Bu reklam, mütedeyyin-muhafazakâr camianın reklam dilini değiştirecek gibi görünüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.