Dünyanın 3. Savaşı yaklaşıyor mu?
Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yılındayız.
İkincisi’nin üzerinden de neredeyse 70 yıl geçti... Az zaman değil. Dünya bu kadar süre içinde savaşsız mı yaşadı?
Asla! “Dünya savaşı” olmadı ama, dünya habire savaştı!
Bu arada geçen savaşların hangi birini sayalım? Sıcaklarını mı, soğuklarını mı?
En iyisi çevremizde devam edenlere bakmak.
Suriye savaşı... Suriye’nin savaşı mı, Suriye’de dünyanın savaşı mı? Hiç şüphe yok ki, Suriye’de dünya savaşıyor.
Batılılılar sınırımızdaki savaşın sürmesinden tedirgin olmuyor. Türkiye’nin güçleneceği hiç bir ihtimal onların defterinde yazmıyor. Suriye savaşı Esed’in sonu olursa, Türkiye’nin bölgedeki kudreti katlanacak, otoritesi tescil edilecek.
Öyleyse kıyamete kadar sürsün bu kirli harb! Hemi de İsrail’in rahatı ancak böyle yerine gelir!
Suriye’deki savaşın açık destekçisi Rusya. Rusya’nın desteği olmasa, ne Çin, ne de İran Esed’i ayakta tutabilir. Rusya kaç asırlık oyununu oynuyor: Akdeniz gücü olmak!
Bunu kaç defa Türkiye’yi çiğneyerek yapmak istedi. Balkanlardan ve Kafkaslardan kaç kere sarktı. İstanbul’un burnunun dibine kadar, Türkiye’nin ortalarına kadar yürüdü... Ancak o zaman Batı’nın Türk düşmanları uyandı.
Rusya Suriye ile oynarken Ukrayna meselesi Batı’nın bir karşı hamlesi mi? Bunu söylemek için çok fazla delilimiz yok. Öyle görünüyor ki, ABD ve Avrupa Rusya’nın ergeç Sovyet sınırlarına ulaşacağını kabullenmiş. Kabullenmese, Rusya’nın ilhak politikalarına sert çıkar. Gürcistan’ın başına gelenleri unutmamak lâzım.
O unutulurken Kırım’ın ilhakı, Ukrayna’nın doğu kesiminin Ruslaştırılması...
Adım adım yürüyen bir Rusya! Buna karşılık blöfden başka bir şey yapmayan Batı’nın hükümranları!
“Bir şey yapmıyorlar” demek yanlış. Türkiye’nin güçlenmemesi için her türlü aracı kullanıyorlar. Türkiye’nin istikrarını bozmak için ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar...
Haritaya bakın: Güneyimiz ateş içinde idi, kuzeyimiz de aynı duruma geldi!
Eğer Türkiye güçlü olmazsa, istikrar içinde olmazsa, vay halimize. Lime lime doğranırız, sıfıra müncer oluruz.
Memleketin akil geçinen sebükmağzları demokrasi, özgürlük, diktatörlük, totalitarizm kavramlarını bilir bilmez kullanıyorlar.
Esed yalakaları Türkiye’deki iktidarı antidemokratiklikle suçluyor! Diktatörlüğe kaymakla itham ediyor!
Bu arada, Rusçu basın yavaş yavaş zuhur ediyor. Hemi de Trabzonlu bir hocanın riyasetinde.
Adamlar Ruslar Kırım’ı ilhak etti diye neredeyse zil takıp oynayacaklar. “Kırım” ne demek?
Kırım soykırımla, tehcirle, sürgünle Tatarlardan arıtılmış ülke demek! Tam da 70. Yılındayız bu zulmün. Kırım Türkleri ülkelerinden bire kadar sürüldüler. Yük vagonlarında uzun bir ölümcül yolculuk. Büyük zayiat verdiler. Sovyetlerin Kırım’a uzak bölgelerine dağıtıldılar...
Son 15-20 yıldır vatanlarına dönüp tutunmaya çalışıyorlar... Özyurtlarında ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Rus ilhakından sonra ne olacak?
İşte Kırım’ın efsanevî kahramanı Abdülcelil Kırımoğlu’nun memleketine dönmesine müsaade edilmiyor!
Durup düşünmek, olup biteni görmek, hisse çıkarmak lâzım. Vatanın ve milletin selameti buna bağlı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.