En Birinci Üstad; Anne
“Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle, ben kendi şahsımda katî ve daima hissettiğim bu mânâyı beyan ediyorum:
Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum. Ezcümle: Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur’un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi, o validemin şefkatli fiil ve halinden ve o mânevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum.” (Lem’alar, Yirmi Dördüncü Lem’a)
Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi annesi, çocuğun güzel ahlâk kazanabilmesine yardımcı olacak ilk öğretmendir. He anne, evladının kendisine ve toplumdaki insanlara yararlı bir insan olabilmesi için büyük çaba harcar. Yıllar boyu bu amaçla maddi manevi pek çok özveride bulunur. İnsan da verilen emeği takdir etmeli ve bu özveriye sevgi, saygı ve hürmetle karşılık vermeli.
Anne çocuğunu dünyaya getirebilmek ve büyütebilmek için büyük zorluklar göğüsler. Rabbimiz bunu hatırlatır ve annenin çocuğu üzerindeki emeğine dikkat çeker: "… Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. "Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır." (Lokman Suresi, 14)
Allah, kullarından, anne babaya karşı her zaman hoşgörülü, anlayışlı, şefkatli ve saygılı davranışlar sergilemelerini ister; "Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) emrettik..." (Ankebut Suresi, 8)
"Anne cennet kapılarının ortasındadır." (İbn Hanbel, V, 198) buyuran Peygamberimiz(asm)’ın annelere nasıl davranılması gerektiği konusundaki bir başka hadis-i şerifi şöyle rivayet edilir:
Bir adam, Peygamberimiz(asm)’a gelip, şöyle der: “Ey Allah’ın Resulü! Kendisine iyilik yapmaya kim daha layıktır?”
Allah Resulu; “Annen, annen, sonra annen, sonra baban, sonra yakınlık derecelerine göre diğer yakınların,” buyurur. (Ebu Hureyre (ra), Buhari)
İnanan insanlar, anne ve babalarının maddi yönden de en ufak bir eksiklik hissetmemeleri ve sıkıntısız, rahat bir yaşam sürmeleri için tüm imkânlarını kullanırlar. "Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir." (Bakara Suresi, 215) buyruğu gereği, hayır olarak infak edecekleri mallarında anne ve babalarının da hakkı olduğunu bilir, Kur’an’a uygun davranırlar. İhtiyaç içerisinde olan anne babalarının ihtiyaçlarını en güzel şekilde karşılamaya, onların huzur ve güven içinde yaşamalarını sağlamaya çaba gösterirler.
İnsanlar yaşlandıkça çocuklaşır. Yüce Allah da özellikle çocukluk dönemine işaret ederek kişiye, anne babasının gösterdikleri sevgiyi, şefkati ve özveriyi unutmamasını emreder. Onlar yaşlandıkları ya da muhtaç duruma geldiklerinde de alçakgönüllü davranmalı ve güzel söz söylenmelidir.
"Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: "Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge." (İsra Suresi, 23-24)
Üstad bu konuda şöyle bir örnek verir; “Âhiret kardeşlerimden Mustafa Çavuş isminde bir zat vardı. Dininde, dünyasında muvaffakiyetli görüyordum, sırrını bilmezdim. Sonra anladım ki, o muvaffakiyetin sebebi: O zat ise, ihtiyar peder ve validelerinin haklarını anlamış ve o hukuka tam riayet etmiş ve onların yüzünden rahat ve rahmet bulmuş, inşaAllah âhiretini de tamir etmiş. Bahtiyar olmak isteyen, ona benzemeli.” (Mektubat, Yirmi Birinci Mektub)
Annelerine sevgi ve saygı gösteren, davranışları ve konuşmaları ile çocuklarına örnek olan anne babalar da -Allah’ın izniyle- sevgi, saygı ve dayanışma içinde birbirine bağlı aileler oluşturur. Kur’an ahlâkının yaşandığı evlerde, anne babaya itaatli, Allah'ın buyruğu gereği onlara "öf" bile demeyen, kötülüklerden uzak duran vicdanlı çocuklar yetişir. Bu ailelerin anne babaları, çocuklarının hayırlı insanlar olmaları için çaba harcayan, birbirlerine de sevgi ve saygı gösteren, davranışları ile örnek insanlardır.
"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Nisa Suresi, 36)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.