Serdar Arseven

Serdar Arseven

Kur’an’ın Gölgesinde!..

Kur’an’ın Gölgesinde!..

“Hayret Ediyorum!..

Ne oluyor bu insanlara?..

Ne oluyor bunlara da, kokmuş bataklıkta yuvarlanıp duruyorlar ve o yüce, ulvî daveti duymuyorlar!..

Hayatı yükselten ve mübârek kılan ve berraklaştıran daveti.” (*)

*

İnsanın bu yerküre üzerinde katettiği merhale ruhlu ve cana yakın bir âlemde seyahatten ibarettir.

Sevimli ve dost bir âlemde.

Müm’in ruhunun huşu ile yöneldiği, tek yaratıcıya yönelen âlemde.

Buyurdu ki Yüce Allah:

“Göklerde ve yerde kim varsa, onlar da gölgeleri de sabah akşam, ister istemez Allah’a secde eder. Yedi gökle yer ve bunların içinde bulunanlar onu tespih ederler. O’nu hamd ve tespit etmeyen hiçbir şey yoktur.”

*

Bu ne huzur, bu ne ferahlık, bu ne cana yakınlık ve bu ne güvendir ki; şu canlı, geniş, şumüllü ve kâmil tasavvur onu kalbe aktarmaktadır.

“Kur’an’ın gölgesinde” yaşarken, insanın beşer tarafından kendisine takdir edilen bütün kıymetlerden daha üstün olduğunu gördüm.

O Allah’ın rûhundan bir nefha ile vücud bulan bir varlıktır.

Buyurdu ki Yüce Allah:

“Artık onu tamamlayıp da rûhumdan ona üfleyince, derhal ona secdeye kapanın.”

*

İşte, O, bu nefhadan dolayıdır ki, yeryüzünde Allah’ın halifeliğini yapmaktadır.

Buyurdu ki Yüce Allah:

“Hani, Rabbin meleklere, ‘Muhakkak Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti.”

*

Yeryüzünde bulunan herşey insanın emrine verilmiştir.

Buyurdu ki Yüce Allah:

“Yeryüzündeki her şeyi sizin emrinize musahhar kıldı.”

*

Allah, insanı şeref ve üstünlüğündeki bu değer sayesinde âlemin hayranlığını, sevgisini kazanan ve onu etrafında toplayabilen bir unsur yapmıştır.

Ondaki câzibe ise, kendisindeki yüksek nefha-i ilâhiyeden gelmekte idi. Allah ondaki bu nefhayı, akîdenin mihveri kıldı.

*

İnsan…

İnsan, kıymetli bir kervanın rehberlik ettiği kafileden bir ferttir.

Hz. Nuh’lar, Hz. İbrahim’ler, Hz. İsmail’ler, Hz. İshak’lar, Hz. Yâkup’lar, Hz. Yusuf’lar, Hz. Musa’lar, Hz. İsa’lar ve Hz. Muhammed (A.S.) kervanı.

Buyurdu ki Yüce Allah:

“Ve şüphesiz ki bu, tek ümmet halinde sizin ümmetinizdir. Ben de ‘Rab’binizim. Bana karşı takvâ üzere olun.”

"

Her şey bir hikmete binâen yapılmıştır.

Şu kadar var ki, o derin gaybın hikmeti çok defa insanın kısa görüşüne arzedilip açıklanmaz.

Buyurdu ki Yüce Allah:

“Olabilir ki, bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur. / Hoşlanmadığınız bir şey hakkınızda hayırlı olabileceği gibi sevdiniz bir şey de hakkınızda fena olabilir.”

¥

Şüphesiz ki mevcûdât, âlet ve kanunların sağır ve kör işleyişine bırakılmış değildir. Hâdiselerin ve hayat akışının gerisinde dâimi surette onu tanzim eden bir irade ve mutlak emir mevcuttur… Allah istediğini halk eder.

İşi yapan Allah’ın kudret elidir.

Bizim hâdiselerde acele etmeye ve “Şu şöyle olmalıdır.” deyip Allah’a yol göstermeye (!) hakkımız yoktur.

¥

İlâhi nizam, insanın elinden tutar.

Yeryüzündeki “telâşlı doktrinler”, bir tek nesilde işleri halletmeye çalışanlar büyük hatalara düşüyor.

Bunlar muvâzeneli adımlarla giden fıtratı geride bırakıyor ve onun olgun adamlarına ayak uydurma sabrını gösteremiyor.

Fıtrata ayak uyduramayan yapmacık ve “telâşlı doktrinler”, fıtratın tokmakları altında ezilip yok oluyor!..

¥

Halbuki İslâm, fıtratla beraber “sâkin ve vakur bir yürüyüş” tâkip eder.

Fıtratı bir taraftan iterse öbür taraftan destekler; eğrileceği vakit onu kırmadan, parçalamadan doğrultur.

O fıtrata karşı, irfan, basiret ve güven sahibinin gösterebileceği sonsuz sabrı gösterir.

Hedefe olgunluk ve sabırla varmayı prensip edinmiştir.

Elbette ki bu merhalede tamamlanmayan şey, ikinci, üçüncü, onuncu, yüzüncü, bininci merhalede tamamlanacaktır.

Vakit sonsuz, hedef açık, bu büyük hedefe varan yol ise uzundur.

Ulu bir ağacın güverdiği günden itibaren toprağa kökler saldığı, dallanıp budaklandığı ve dallarının birbirin kucakladığı gibi; İslâm da yeşerir, aheste aheste gelişir, şekillenir. Ve bu gelişme tam bir itminan içinde cereyan eder. Sonunda ise Allah neyin olmasını murad etmişse o olur!..

Buyurdu ki Yüce Allah:

“Allah’ın sünnet-i ilâhiyesinde kat’iyyen bir değişiklik bulamazsın. / O Allahtır, şüphesiz Hak olan. Ve O’ndan gayri ibadet ettikleri şüphesiz ki batıldır. Yüce ve büyük olan Allah… Ancak O’dur.”

¥

(*) : Şehid Seyyid Kutup

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi