Ersoy Dede

Ersoy Dede

Tehlikeli Oyun Sahnede

Tehlikeli Oyun Sahnede

Çözüm süreci başladığında Türkiye’yi problemsiz bırakmayacaklarını biliyorduk. Kendi açık yaralarımız hakkında da bilgi sahibi olduğumuzdan, yeni problemin ne olacağı konusunda da az-çok fikrimiz vardı.. Sorun gruplarımız belli. Fazla seçenekleri yok.. Ermeni ya da topyekün azınlıklar meselesi, laik-antilaik, Alevi-Sünni, Kürt-Türk... Zaman zaman başka sorunlar da çıkarmaya çalıştılarsa tutmadığını görüp hemen çark ettiler.. Ama bu topraklarda saydığım bu problemlerin yol açabileceği arıza konusunda deneyimlerimiz var.. Var da ne oluyor peki?.

HER SEFERİNDE DÜŞTÜK BU TUZAĞA

1978’de Malatya’yı ve Maraş’ı atlatmışız, 1980’de Çorum’u yaşamışız, Sonra gelmiş 1993’de Sivas’ta bataklığa saplanmışız.. 1995’te Gazi’de çamura batmışız.. Bütün bu süreçler yaşanırken memleketin saydığım diğer kavga nedenleri de yaşamaya devam ediyordu. Hani biri bitip diğeri başlamış değildi.. Bu problemler üzerinden kavgayı körükleyen taşeron örgütler susmuş, susturulmuşsa da başka metotlarla Türkiye’de hareketlilik devam etti.. Örneğin Asala bitti belki 80’lerin ortalarına doğru. Ama 1915 Trajedisi üzerinden içerideki sosyal kavga sona ermedi.. Sorsan hepimiz bu işlerin tezgah-tertip olduğunu biliriz. Sorsan herkesin dilinde bir ‘’üzerimize oynanmak istenen oyunlar’’ klişesi vardır.. ‘’E be kardeşim, madem öyle de ne geliyorsun tezgaha o vakit?’’ demezler mi adama?..

ULUSLARARASI TEZGAH

Okmeydanı’nda son derece tehlikeli bir oyun oynandı geçen gün.. Bir genç cemevinin bahçesinde vuruldu. Arkadaşları vurulan gence yardım etmek istedikleri sırada cemevine gaz bombası atıldı.. Genç öldü.. Cannes Film Festivali’nde Nuri Bilge Ceylan, kendisine verilen büyük ödülün teşekkür konuşmasında bunu dünya medyasının manşetlerine taşıdı.. Hiç Nuri Bilge Ceylan filmi izlediniz mi, bilmiyorum. Ama hep en büyük ödülleri o alıyor.. Herhalde siz sinemadan filmden sanattan falan anlamıyorsunuz. En büyük ödülleri o alıyor ve siz bir çırpıda onun iki filminin adını bile hatırlamıyorsunuz.. Çok ayıp size.. Avrupa’nın bir köşesinde dünya basını bu konuya fokuslanmışken Almanya Köln’de de sokaklarda, kendilerini ‘’Alevi’’ olarak tanımlayan binlerce kişi hangi gizli servisin emriyle bilmem Türkiye’nin ne kadar antidemokratik, baskıcı bir ülke olduğunu anlatıyorlardı batı basınına.. Türkiye içinden servis edilen haberleri hiç saymıyorum.. Yav arkdaş, büyük tezgahı gördüğünüzü söyleyip duruyorsunuz her entel muhabbetinde. Peki o vakit neden yapmıyorsunuz gereğini?.. Neden yüksek sesle şu soruları sormuyorsunuz;

1) Yüzleri maskeli küçücük çocukların tomanın karşısında ellerinde bilyelerle ne işi var?

2) Geçen yıl mayıs ayından beri, sokaklarda neden sadece aleviler ölüyor?

3) Suriye iç savaşına kadar ortalarda görmediğimiz DHKP-C yeniden nereden çıktı?

Arkadaş, şu soruları bir soralım hele.. Alalım yanıtlarını sonra yine devam ederiz muhalefete. Bakın 10 yaşında çocuklar çıkmış polisin karşısına taş-bilye atıyor.. İstiyorlar ki o çocuk bir şekilde ölsün ki, istenen gerilim kendi kendine meydana çıksın.. Çünkü anlaşıldı ki biz çocuklarımız konusunda hassasız. Onların burnu kanasa yakarız dünyayı.. Şimdi gösterilerde bir çocuğun başına yanlışlıkla bir iş gelse hoop haydi bakalım Gezi’ye..

BU OYUNU BOZALIM

Başta yaptığım tespiti yarım bırakmayayım. Bizim bir takım problemlerimiz var. Ne geliyorsa başımıza bundan geliyor.. Bu ihraç kavgaların bizde temeli olmasa tutmaz.. Acilen bizim kendi açık yaralarımızı kapatmamız lazım.. Başbakan’ın 24 Nisan mesajı çok önemliydi.. Kendini oyun kurucu zannedenlerin oyunlarını bozdu. Ellerindeki argümanı aldı. Demokratikleşme süreci de öyle.. Demek ki, hızla Alevi meselesi üzerinde bir şey yapılmalı. Ki kavgaya ihtiyaç duymayalım. Ama sadece siyasi iradeye değil aynı zamanda kendilerini alevilerin temsilcisi gibi gören dernek ve vakıflara da büyük rol düşüyor.. Eğer oyunu görüyorsanız, gelin hep beraber bozalım. Kalın sağlıcakla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi