Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Ayşe’ye hürriyet!

Ayşe’ye hürriyet!

Bu imkânsızı istemek, namümkünü taleb etmek gibi bir şey...

Adı Ayşe... Soyadı nedense “Hür”!

Fakat kendisi meclûb!

Memlûk nasıl hür olur? Âzad edilirse!

Onu kim âzad edecek? Derinlerde bir yerlerde onu kine, nefrete sevkeden bir merbutiyet var. Etnik olabilir, mezhebî olabilir, hatta dinî olabilir... Yoksa bu mesnedsiz iddiaları (iftiraları) hiç bir yere bağlamak mümkün değil.

Kendi açıklaması bunun için yeter mi? Siz karar verin: “Babam Pomak deist (Allah’a kabul eden, vahyi reddeden), annem Türk kökenli ateist (tanrı tanımaz). Ben de milliyetsiz ve ateistim.”

Daha önce yazdık: “Ayşe ne zaman hür olabilir?” Merak edenler 13 Şubat 2013 tarihli Yeni Akit’e bakabilirler.

O yazıda bu hatunun orta mektep talebesinin yapmaması gereken fahiş hatalarından bazılarını da sıraladık:

1716’da vefat eden Osmanlı tarihçisi Nâima’yı “Lâle Devri tarihçisi” sanması, Âşıkpaşazade ile Âşık Paşa’yı karıştırması, Osmanlının kızılbaş İran tepkisi Yavuz’dan başlıyor ama, Fatih’le Uzun Hasan mücadelesini (İkisi de sünni ve Türk’dür) Osmanlı’nın “kızılbaş kesme” savaşına dönüştürmesi, Seyyid Ahmet Arvasî için “Nakşıbendi eğitimci” iddiasında bulunması, Irkçıların, turancıların tezlerini “Büyük Doğu” ve “Hareket” dergileri aracılığı ile de yaydıklarını iddia etmesi, MTTB ile Milli Mücadele Birliğini, Millî Gençlik Vakfı ile Ülkü Ocaklarını aynı fikir silsilesi içinde zikretmesi, Maraş’ın alevi yurdu olarak bilindiğini öne sürmesi… Hangi birini sayalım.  

Şu tarihçi müsveddesinin inanmak istediği iddiaya bakın. Hani Afyon’da cephanelik patlamış da 25 evladımız şehid olmuştu ya. Meğerse onlar Şırnak’ta şehit düşmüş de, 10 gün sonra Afyon’a getirilmiş!

Hep beraber kuvvetli bir “yuh” çekmenin zamanı! Yuh, ervahına yuh!

İşte o yazıdaki hükmümüz: “Hür hatuna cehalet isnad etmek istemezdim ama, daha ötesini söylemek zorundayım: Kusura bakmayın size “echel” diyeceğim!”

Meğer bu hususta yalnız değilmişim. Onun için “bilginin ilk aşaması kendini bilmektir” diyenler olmuş.

Bu kendini, haddini, mikdarını bilmez müsvedde, Okmeydanı olayları üzerine hemen balıklama alevilik meselesine yeniden atladı.

Ülkücülerle derin devletin Malatya, Sivas, Çorum ve Kahramanmaraş katliamları, 1995 Gazi olayları/katliamları, Ümraniye’deki öldürmeler…

Türkiye’nin sünni devleti, alevileri habire kırıyor! Yazısından çıkarılabilecek sonuç bu. Bundan ne yarar umuyor peki? Onu bir türlü fâş etmiyor!

Yazısında katliamlar sırasında kalabalığı kızıştıran, silahla sağa sola ateş eden sivil giyimli, tanınmayan tiplerin varlığından söz ediyor…

İyi ya işte. Bu tahrikçiler, provokatörler kim olabilir? İlle Türkiye’nin sünni devleti mi? Yoksa, Türkiye’de sünni-alevi çatışması çıkarmak isteyen yabancı güçlerin ajanları mı?

Ayşe hanımın zihni hür olsa, bunu araştırabilir. Fakat araştırmadan hükmü veriyor. Son olaylar sırasında ölen Uğur Kurt’un ailesi, ayşehürgillere söylenmesi gerekeni söylemiş: Bizden uzak durun, onun katili sizsiniz!

Bunun üzerine bizim söyleyeceğimiz bir şey yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi