Allah razı olsun Başbakanım...
Şiddetli yağışların sel ve su baskınlarına dönüştüğü Balkanlarda, sular çekildikçe, yaşanan afetin boyutları da gün yüzüne çıkıyor.
Sel ve toprak kaymaları, Bosna Hersek’te 13 bin 200, Sırbistan’da 9 bin 100 ve 600 km2’lik alanda etkili oldu.
Bosna Nehri’nin taşmasıyla tamamen su ve sonrasında çamur yığınları altında kalan Maglay, selden en fazla etkilen Bosna Hersek şehri oldu. Rahmetli Aliya’nın dünyaya geldiği evin de bulunduğu Bosnaski Şamats, neredeyse haritadan silindi. Brçko’da su seviyesi hâlâ yüksek.
Tuzla, Doboy, Olovo, Sanski Most, Biyelyina, Ocak, Yaytse, Priyedor, Kakany, Zavidovici, Oralye ve Zenitsa gibi Orta ve Kuzey Bosna kentleri de selden fazlasıyla etkilendiler.
En fazla ölümün yaşandığı Obrenovats’in yanı sıra, Şabat ve Sremska Mitrovitsa, selden etkilen Sırbistan şehirleri oldular. Hırvatistan’da ise Slavonski Brod ve Jupaniya kentleri selden en çok etkilenen yerleşim yerleri oldular.
Bosna Hersek’ten bir milyon 360 bin, Sırbistan’dan 686 bin ve Hırvatistan’dan 101 bin kişinin şu veya bu şekilde etkilendiği bu sel felaketinde; Bosna Hersek’ten 25, Sırbistan’dan 27 ve Hırvatistan’dan iki kişi de hayatını kaybetti.
Eski Yugoslavya’nın en gelişmiş cumhuriyetlerinden Hırvatistan’da kayıplar en alt seviyedeyken, Bosna Hersek’teki kayıpların fazla olması, oldukça dikkat çekici.
Her ne kadar yağan yağmur miktarı, son 120 yılın en yüksek seviyesinde olsa da, sürpriz değildi. Öncüleri, özellikle 2010 yılı başta olmak üzere, daha önce yaşanmıştı. Saraybosna-Mostar karayolu kapanmış, Gorajde şehrindeki Kayseri Camii de sular altında kalmıştı.
Afetin boyutları elbette küçümsenemez ama özellikle dere yataklarındaki kontrolsüz yapılaşmanın, yüksek can kayıplarının en önemli sebebi olduğu da bir gerçek.
Sel ve toprak kaymalarının ardından, suların çekilmesiyle, özellikle Tuzla ve Zenica-Doboy kantonlarında, yeni sorunlar ortaya çıktı. Sel sularının sürüklediği yığınlar ve hayvan leşleri, endüstriyel ve kimyasal kirlenme tehdidini de beraberinde getirdi.
Maglay, Tuzla, Ocak ve Oraş kentlerinde durum oldukça kötü. Şebeke suları içilemezken, tarım ürünleri de tüketilemiyor. Mevsimin yaza döndüğü şu günlerde, artan sıcaklık değerleri, bulaşıcı hastalık ve salgın riskini de beraberinde getiriyor.
Bosna Hersek’teki bir diğer sorun da, ülkenin 13 bin ayrı bölgesine yerleştirilen 220 bin kara mayını. Bu mayınlar, plastik ya da 2-3 kg ağırlığındaki metalden imal edildiğinden, rahatlıkla toprak altından su yüzeyine çıkıyorlar.
Bugüne kadar, binden fazla insanın yaşamını yitirmesine sebep olan bu mayınların, yeni can kayıplarına sebep olmasından endişe ediliyor. Sava Nehri üzerinden, Tuna Nehri ve Karadeniz’e kadar ulaşma riski taşıyan bu mayınlar, sadece Bosna Hersek’in sorunu olmaktan çıkıp, bölgesel bir sorun haline geldi. Birçoğu Brçko, Oraş ve Bosanki Şamats’dan, Maglay ve Doboy bölgesine sürüklenen bu mayınların tespit ve imhası da oldukça maliyetli: Tam 40 milyon Euro…
Böylesine kritik bir durumda bulunan Bosna için ilk yapılması gereken olan biteni tüm dünyaya duyurmaktı. Bu süreçte, Anadolu Ajansı oldukça önemli bir vazife icra etti. Birçok yerli ve yabancı basın yayın organı, gelişmeleri AA’dan takip etti.
Ardından, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla, Maglay ve Doboy gibi selden en çok etkilenen iki şehre, insani yardım malzemesi ulaştıran ilk uluslararası kurum TİKA oldu. Yardımların, Müslüman Boşnakların yaşadığı Maglay ve Ortodoks Sırpların yaşadığı Doboy şehirleri arasında eşit paylaştırılması, önemli bir mesajdı.
Başbakanlık AFAD, Türk Kızılayı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi de, Brçko, Biyelyina ve Oraş şehirlerindeki Boşnak, Hırvat ve Sırp sel mağdurlara, dost elini uzattılar. Hatta sadece Bosna Hersek değil, Sırbistan’a da yardım malzemesi gönderildi.
Marmara Belediyeler Birliği’ne bağlı tüm belediyeler, yine Boşnak, Hırvat ya da Sırp ayırmaksızın, selden etkilenen tüm belediyelere yapılacak yardımları belediye belediye eşleştirdiler.
Ne var ki Bosnalı Sırp liderler, Türk kuruluşların insani yardım dağıtımasından bile rahatsız oldular. Türk yardım malzemelerinin alınmaması için Doboy’da, yoğun baskı uyguluyorlar. Fakat tarih onların baskılarını değil, Doboy şehrinde kameralara konuşan Sırp kadının şu sözlerini yazacak: “Bize, Sırplardan yardım gelmezken, Türkiye sahip çıktı.”
Bu vesileyle, başta Bosna olmak üzere, tüm Balkanlar’a dost elini uzatan Başbakanımızdan Allah razı olsun.
HATIRLATMA…
BALKAN yazıp, 1866’ya sms göndererek, Başbakanlık AFAD’ın sel mağdurlarına yardım kampanyasına, 5 TL bağışlayabilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.