Özeleştiri ve biz
özeleştiri bir özgüven işaretidir.Herkes özeleştiri yapamaz.Nerede hata yaptım diye sorabilen insan, aslında takdir ve tahsini hak eden insandır.
Hz.ömer’in,” bugün Allah için ne yaptın” suali nefis muhasebesinin veciz ifadelerinden biridir.İnsanın kendini sıgaya çekmesi, hatalarını, kusurlarını İslam’ın süzgecinden geçirmesi büyük erdemdir.
Kesin inançlılar kolay, kolay özeleştiri yapamazlar.E.From, mutlak doğruları cebinde taşıdığına inanan, yaptığı her şeyin doğru olduğu saplantısını taşıyanları –kesin inançlılar-olarak tarif etmiştir. E.From’un kesin inançlıları yazık ki bu toplumda mebzul miktarda var.Partilerin, liderlerin, cemaatlerin, tarikatların, ideolojilerin etrafı kesin inançlı ahmaklarla dolu.Bunlar kendileri muhasebe yapmadıkları gibi etrafındakilere de özeleştiri yapma imkanı vermezler. Ceplerinde taşıdıkları hazır reçeteler, hiçbir şüphe duyulmayacak kadar mutlak doğruları barındıran fikirlerdir çünkü.
Partileri, fikir hareketlerini bu hastalıklı tipler izmihlale götürür. Bir hareketi, bir fikri, bir topluluğu bekleyen en büyük tehlike düşüncenin donması, doğmalaşmasıdır.Yeni sosyal açılımlar karşısında pozisyon alamayan ideolojiler tarih sahnesinden silinirler.
İslam muhasebeye, düşünmeye, her gün yeniden hayatı anlamaya büyük önem vermiştir.Düşünür, değerlendirirseniz mutlaka bir çıkış yolu da bulursunuz.Tövbe müessesesi insanın kendisiyle yüzleşmesini, yaşadıklarını gözden geçirmesini, hatalarından rücu etmesini sağlayan bir müessesedir. Tövbe ediyorum demek Allah’tan ve toplumdan özür dilemek demektir. Şurada, şurada hata yaptım, Yaradana ve Yaradılana karşı suç işledim demektir.Dolayısıyla en çok muhasebe yapması , en çok aynaya bakıp yaşadıklarını gözden geçirmesi gereken Müslümanlardır.
Hatadan korkmamak gerekir.Görebildiğimiz, teşhis edebildiğimiz, kendi kendimize itiraf edebildiğimiz her hata bizi kemal yolunda zirvelere doğru taşır.Tasavvufta ikinci merhale nefsi levvame mertebesidir. Bu aşamaya gelen nefis, kendi kendini levm eden, yaptıklarını eleştiren nefistir.İçindeki ses kendisini her gün muhasebe yapmaya, hatalardan arınmaya, günahlardan kurtulmaya teşvik eder. Bu ses şikayet eden bir sestir. Yapılan iyi işlerden bile mutmain olmayan, onları Allah’ın kudret ve uluhiyetine layık görmeyen bir sestir.o sesi duymak için Allah’a yönelmek,Allah’la kurbiyeti, dostluğu ve makamların en yücesi olan kulluk makamını hedeflemek gerekir. Zira İmam-ı Rabbani en yüce makam kulluk makamıdır demiştir. Kişi mesafeleri aşdıkça Allah’ın yüceliği karşısında aczini idrak eder,büyüdükçe küçüklüğünü anlar,tam bir teslimiyetle Allah’a yönelir,Kul olur. İçinde hiçbir kibir, ucup, büyüklük, enaniyet kıpırtısı kalmaz.Eleştiriye açık hale gelir.
İslam büyüklerinin tam bir mahviyet içinde bulunmalarının sebebi budur. Onlar her gün yaptıklarını, yaşadıklarını vicdanlarında taşıdıkları terazi ile tartmışlardır.ömer helak oldu diye iki de bir korku içinde ürperen Hz.ömer’i düşünün.En mukaddes insan ve en üstün peygamberin övgüsüne mazhar olmuş, bir Hz.ömer bile akibetinden emin olamamıştır. Ama biz eminiz,partilerimiz, liderlerimiz, cemaatlerimiz hata yapmazlar.Onlara teslim olan kurtulmuştur. Okumaya, düşünmeye, aramaya hele, hele özeleştiriye gerek yok.çünkü her hakikat zaten parti ve liderlerimizin şahsında tecelli etmiştir.Onlar mutlak doğruların tecessüm etmiş, cisimleşmiş halidir.Aksini söyleyen merduttur.
Bu kafayla daha çok debelenir, dururuz..