“Delik Çamaşırlı Bizim Nihat, ipek şortlu İthal Kemal!..”
Son vakitlerde sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine elimden geldiğince destek veriyorum.
İhanetleri belgeli “Şer Odakları”nın bu alanda “hakimiyeti elde etmeye ne denli yaklaştıklarını” gören dostlarımız da bu çalışmalara büyük bir arzuyla katılıyor.
Ensar Vakfı Ankara Şubesi’nde Avukat Ercan Poyraz’ın önderliğinde Ekonomi Kulübü’nün faaliyetleri dizisi devam ediyor.
Alanında etkin, yetkin isimlerle sık sık bir araya geliyoruz.
Kulübün üye sayısı hızla artıyor.
İktisat Profesörü Ünsal Ban önderliğindeki DESAV’ın yani Dünya Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı’nın çalışmaları da son sürat.
Gazetemiz Yeni Akit ve diğer “memleketin daha da gelişmesini isteyen” medya organlarında “Gezi Zekâlılar”ın ülkemize verdikleri korkunç zararları ayrıntılı tablolarla ortaya koyan raporumuz yer aldı.
Güzel başlangıç.
Kısmetse yakın vakitte DESAV ismini sık sık duyacaksınız.
¥
Bugün...
Dünyanın en büyük havalimanını ülkemize kazandırma yolundaki dev adımı atan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının ortaya koydukları 2023 ve 2071 vizyonuna “Sivil Toplum” katkısını vermenin tam vaktidir.
Tabii bunu yaparken de “dostane uyarılarda” bulunmayı ihmal etmemenin.
Boşluk yok, yola devam!..
SAYIN NİHAT ZEYBEKÇİ İLE ÜÇ SAATLİK SOHBET
Efendim.
Bu hafta Ensar Vakfı Ekonomi Kulübü’nde Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekçi ve AK Parti’den bir grup değerli milletvekilini misafir ettik.
Prof. Dr. Ünsal Ban, Prof. Dr. Metin Doğan, Denizli Milletvekillerimizden Ramazan Yenidede, TRT’deki nefis edebiyat sohbetleriyle gönlümüzde taht kuran Hayati İnanç gibi seçkin isimler de aramızdaydı.
Geçmişten bugüne ve yarına uzanan geniş bir sohbet halkası kurduk.
Sayın Nihat Zeybekçi ile “eski günleri” andık.
Zor günleri...
Bunlar büyük zorluklarla yetişmiş değerlerimiz...
Sayın Bakan, “23 Nisan Albümü”nde yer alan bir fotoğrafını tarif ederken dedi ki;
“O fotoğrafta 2-3 yaşlarındayım. İç çamaşırıyla... O iç çamaşırı delik. O vakitler yok ki... O günün delik çamaşırlı Nihat’ı, yani birilerine göre ‘Göbeğini kaşıyan Nihat’, bugün Ekonomi Bakanı. Hatırlarsınız değil mi; bir vakitler Türkiye’ye, hükümet ülkeyi yönetemediği için Ekonomi Bakanı göndermişlerdi!..”
¥
(Evet, Kemalist solcularla Kemalist sağcıların ‘ÇATI’sına bir koltuk yerleştirmiş ve üzerine de ithal bakanı oturtmuşlardı!... İthal Bakan Kemal Derviş’i!... Şimdi ise Ekonomi Bakanı bizden biri. Bu memleketin insanı. O iç çamaşırı yırtık çocuk, şimdi Ekonomi Bakanı. Alanındaki yetkinliği, geniş tefekkür ufku ile izleyenleri saatler boyunca sürükleyen bir İmam Hatipli Bakan!..)
¥
Sayın Bakan, o günlerde Halk Bankası’nın, Ziraat Bankası’nın, Vakıflar Bankası’nın nasıl batırıldığını ve bunların bugün nasıl memleketin en seçkin en verimli müesseseleri haline geldiğini anlattıkça anılar depreşiyor.
O günlerde...
O Meclis’in Basın Locası’ndan bağırmak istemiştim;
“Çekin artık elinizi bu milletin yakasından!.. Yeter artık, yeter, yeter, yeter, başımızı öne eğdirdiğiniz! Yeter, yeter, yeteeeer!..”
O gün kendimi frenlemiştim, balataları yakarcasına frenlemiştim.
Sabretmiştim, ilk genel seçime kadar!..
Öyle bir ülkeydi o...
Her ay IMF Şefi gelir, bizdeki “sözde ulusalcılarla sözde milliyetçileri” denetler...
Ev ödevlerini harfiyen yerine getirip getirmediklerine bakar...
Eğer beğenirse, minicik kredi dilimlerini serbest bıraktırır...
Serbest bıraktırdığı o kredi dilimlerinin de hangi alanlarda kullanılacağına karar verirdi...
Bizim sözde ulusalcılarla sözde milliyetçiler de, “Ağam, paşam” çekerlerdi çaresizce!..
“Çatı”larına çöken dış güçler karşısında boyunları kıldan inceydi; memleketin bir yerinde felaket meydana gelse, yardım için 10 milyon dolarcık göndermek için “şeflerinden” izin isterlerdi!..
¥
Bakan Zeybekçi, Türkiye’nin nerelerden nerelere geldiğini ve hangi noktalara doğru emin adımlarla ilerlediğini ortaya koyan yüzlerce rakam sıraladı.
Son iki yılda yaşananların, dışarıdaki şer odaklarıyla koordineli bir şekilde yürütüldüğünü şüpheye zerre alan bırakmayacak biçimde gözler önüne serdi.
¥
Toplantımızda yaklaşık beş yüz kadar “çatır çatır üreten” iş adamı vardı.
Her dudakta aynı dua:
“Allah bu millete o günleri bir daha yaşatmasın!”
Amin!..