Diyarbakır anneleri ve Lice olayları
PKK’da çocuk militan krizi yeni değil. 2011 yılına kadar ölen PKK’lıların künyelerinde kod adı, gerçek adı, ana baba adı, doğum yeri ve yılı, örgüte ne zaman ve nereden katıldığı, ölüm tarihini yayınlardı. Son senelerde örgüt ölen gençlerin künyelerinden doğum yılını ve örgüte katılış yıllarını çıkardı. Çünkü ölenlerin büyük kısmı 15-16 yaşlarında çocuklardı ve PKK yaptığı işin bırakın kanunlara, insanlığa uymadığını biliyordu.
2008-2009’dan beri militan sıkıntısı çeken örgüt, Türkiye, Suriye ve İran’da devşirdiği çocuk militanlarla eylem yapıyordu. 2013 yılı başına kadar çatışmalarda ölen çocuk militan sayısı hayli fazladır. 27.04.2010’da Şemdinli-Gerdiya’da ölen Çukurcalı İhsan Acar, daha 15 yaşındaydı mesela. 2012’de ölen Ayşe İşçi 16 yaşındaydı. 16 Ekim 2012 günü ölen Kuzey Suriyeli Ramazan Casim (Erdal Serekani kod adlı) 16 yaşındaydı. 2012’de bir çatışmada ölen Diyarbakırlı Erdal Cacan (Serxwbun Amed kod adlı). Dilşer kod adlı Şırnak doğumlu Cabbar Yiğit 1990’da doğmuş ve 2004’te örgüte katılıp 2006’da bir çatışmada ölmüştü.
Çatışmalarda ölen çocukların sayısını arttırabiliriz.
PKK, bölgede yıllardan beri çocukları dağa kaçırıp militanlaştırıyordu. Kim bilir kaç aile, gecenin bir yarısı gelen militanların, bir çocuğu dağa kaldırmasının trajedisini yaşadı? Gece yarısı gelen eşkıya, sorgusuz sualsiz kim bilir kaç çocuğu dağa çıkardı? Kim bilir arkada kaç ana-baba gözü yaşlı kaldı ve kaç ana-baba çocuğundan yıllarca haber alamadı?
2013 başında ilk adımları atılan çözüm sürecinden sonra, 19 Mayıs’tan beri ilk defa aileler, dağa kaçırılan çocuklarını geri istiyorlar. 2013’ten önce hiçbir aile böyle bir çıkış yapmaya cesaret edemezdi. Cesaret edeni PKK sustururdu.
Diyarbakır’da önce 4-5 annenin başlattığı, şimdi 130’u bulan anne direnişi, yıllardan beri olması gerekenin ilk adımı. PKK’lılara karşı Kürt halkının direnişini haber veren bir işaret fişeğidir bu direniş.
Arkasında herhangi bir siyasî güç veya kurum (Demirtaş’ın “MİT parayla konuşturuyor.” laf-ı güzafına kendisi bile inanmadı ki, millet nasıl inansın?) olmadan; sadece evlat sevgisi ve acısıyla, yürek yangınlarını dışarı vurdu anneler. Bu anneler, sadece son zamanlarda dağa kaldırılan çocukların ıztıraplarını yansıtmıyorlar; son 15 yıldır dağa kaldırılan ve çatışmalarda ölüp giden çocukların hesabını soruyorlar. Durumun aleyhlerine döndüğünü gören PKK, BDP, HDP ve KCK yeni yeni eylemlere yönelmeye başladı. Lice eylemleri bunu bir göstergesidir.
Kürt halkı Diyarbakır annelerinin duygularını yaygınlaştırabilirse, PKK militan bulma sıkıntısı çekecektir. Dağa kaldırılan her çocuk için atılacak bir anne çığlığı, PKK ve yandaşlarının hepsinin korktuğu bir şeydir. İşte bu korkudur ki, PKK ve yandaşlarını yeni tedbirler almaya sevk etmiştir. Bugün Lice, yarın Şırnak, öbürgün Şemdinli ile devam edecek bir eylem süreciyle PKK Diyarbakır annelerinin sesini kısmaya çalışıyor.
***
Meselenin bir başka boyutu da eşkıyanın yurt dışına çıkması meselesinde odaklanıyor. Hani bu eşkıya yurt dışına çekilmişti? Çocukları dağa kaçıranlar, yol kesenler kimler? İktidar bu “yurt dışına çıkma” meselesinde, izahta zorlanacak bir durumda.
Lice ve benzeri yerlerde “Kalekola ne gerek var?” diyenler de var. Dağda, çocukları dağa kaldıran eşkıya varsa, devlet de oralarda kalekol yapar arkadaş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.