Serdar Demirel

Serdar Demirel

Ruhani’den Esed’e tebrikler

Ruhani’den Esed’e tebrikler

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, resmi temaslarda bulunmak üzere Türkiye’ye geldi. Önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sonra da Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüşmeler yapıp beraber kameraların karşısına çıktılar.

Başbakan Erdoğan’la beraber basın mensuplarının sorularını cevaplarken, Suriye’de Devlet Başkanlığı seçimlerini kazanan Beşşar Esed’i tebrik edip etmediği soruldu.

Hazret, demokrasi dedi, halkların özgür iradesine vurgu yaptı ve bu üslûbun Esed’in meşruiyetine bir yol açacağını düşünerek Esed’i tebrik ettiğini sırıtarak doğruladı. Normal bir ülkeden, herhangi bir liderden ve onun meşru seçim zaferinden bahseder gibi konuştu. Demek ki Suriye’nin bugünkü içler acısı durumunun onun vicdanındaki inikası bu.

Ekran başında sinirlerim geriliyor. Başbakan Erdoğan’ın da suratının düştüğünü görüyorum. Zira bu sözler Türkiye’de söyleniyor. Yani 1 milyondan fazla Suriyelinin sığınmak zorunda kaldığı ülkede. 200 binden fazla insanı katleden Suriye diktatörü hakkında. Sırf özgür seçimler yapılsın diye sokağa çıkmış insanları katleden celladı paklama uğruna.  

Sanki insanların özgürce gidip sandıklarda oylarını kullandığı birinin seçimden zaferle çıkmasını kutluyor. Sanki bu sözleri sarfederken kâtil Esed’in o ân dahi kendi halkını katletmeye devam ettiğini bilmiyormuş gibi pişkince cümleler kuruyor.

Terörizme karşıyız diyor, aşırılara karşı Türkiye ile ortak mücadele edelim diyor. Güzel de, Hizbullah ve İran’ın gönderdiği askerlerin Suriye’de ne işi olduğuna dair de bir şey söyle. Oradaki basın mensupları da bunu sormuyor. Askerlerinin Esed askerleriyle beraber Suriye halkını katletmesinden en ufak bir nedamet duyduğu hissini vermiyor.

Ondan önce de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le beraber yaptığı basın toplantısı vardı. Nükleer silahlarla ilgili sorulan bir soruya da, Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılması gerektiğini söyledi.

“Biz, Ortadoğu’nun sadece nükleer silahlardan değil, konvansiyonel silahlardan da arındırılması gerektiğine inanıyoruz” dedi. Sanırsınız karşınızda nükleer silahlara sahip olmak için bütün dünyayı karşısına alan ve dişine kadar konvansiyonel silahlara sahip İran’ın Cumhurbaşkanı değil de bir Green Peace üyesi konuşuyor. Oysa birçok kişi Hasan Ruhani döneminden yeni ve dürüst, takiyyeden uzak bir üslûp ve kabul edilebilir açılımlar bekliyordu.

Bunun mümkün olmayacağını, zira İran derin devlet yapısının, İran dış siyasetinin temel parametrelerini belirlediğini, seçilmiş cumhurbaşkanına düşen görevin ona verilen yol haritasını takip etmek olduğunu biz yazıp çizmiştik.

Şu hususu açıklığa kavuşturalım. Başından beri iki ülkenin iyi ilişkiler kurmasını, iktisadi ve siyasi işbirliği oluşturmasını hep savunmuş birisiyim. Bizim İslâm tasavvurumuz bize, onlarınki de onlara demişim.

Geçmişte Türkiye İran’a karşı ideolojik kaygılarla yanlışlar da yaptı. Evet ama Yeni Türkiye döneminde yanlışları yapan ise, İran oldu. Çünkü Türkiye’nin kök değerlerine daha fazla vurgu yapmasını, Sünni dünyasına yönelik birleştirici projeler geliştirmesini mezhep ve ulus devlet perspektifinden geliştirdiği stratejisine aykırı gördü.

Böyle olduğu için de, Şiilerin çoğunlukta olduğu bir avuç nüfusu olan Bahreyn halkının rejim değişikliği taleplerini sonuna kadar desteklerken Suriye ve Mısır’da Sünni toplumun değişim taleplerini desteklemedi. Suriye’de bizzat asker gönderip savaşa müdahil oldu.

Konjonktürel zorlamalar karşısında Türkiye İran’la iyi ilişkiler geliştirebilir. Geliştirsin de. Ancak İran’ın Nusayri azınlık diktasını, ırkçı Baas ideolojisine rağmen Sünni dünyasına tercih etmesini tarih unutmayacaktır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Serdar Demirel Arşivi