Hangi Kalede Kaç Köşe?
Başbakan bir kez daha gazetecilere “ters köşe” mesajı vermiş. Ankara karman-çorman. Herkesin cevabını aradığı soru, Başbakan’ın aday olup olmayacağı değil. Asıl soru; “ters köşe ne demek?”. Eğer bir kalede iki köşe varsa sadece, ters köşenin ne olduğunu tek seferde tahmin edebiliriz, değil mi?. Başbakan; ya cumhurbaşkanlığına aday olacaktır, yahut olmayacaktır. İlk günden beri üzerine yapılan yorumlara bakıyorum da, meselenin iki köşe üzerinden değerlendirildiğini zannedenler, cevabı da burada arıyor.. “Demek ki Başbakan ‘ters köşe olacaksınız’ dedi, o halde aday olmayacak”. O kadar çok köşe var ki bizim kalemizde, hangi hamlenin bizi ters köşeye yatıracağını öyle ilk seferde tahmin etmek bu kadar kolay olmasa gerek.. Ancak farklı nedenlerle bu köşede defalarca yazdım, bir kez daha altını çizeyim. 2023 ile ilgili vizyonu 2002’de ortaya koyan, 2013’e gelindiğinde ise öncelikli hedefleri 2071’e revize eden bir siyasal hareketten söz ediyoruz. Topu topu 2015 ile ilgili planlarını, bu perşembeye bıraktıklarını düşünmek, 12 yıldır yaşanan sessiz devrimi hiç anlamamak demektir.. Dahası Başbakan’ın son İstanbul konuşmasında vurguladığı çok önemli bir husus vardı.. Onu ısrarla atlıyor herkes ya da anlamak istediği gibi anlıyor. Dedi ki Başbakan; “kişilere bağlı değil bizim davamız, Ahmet gelmiş, Mehmet gelmiş farketmez”… Ne için söyledi bunu?. Cumhurbaşkanlığı için mi?. Başbakanlık için mi?.. AK Parti Genel Başkanlığı için mi?. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay yahut YÖK Başkanlıkları için mi söyledi?. Sistemsel bir mesele üzerinde kafa yoran bir liderin, salt kendi siyasi geleceği üzerine planlar yaptığını düşünmek bana en iyimser sözle “ahmakça” bir analiz gibi geliyor..
•
Deniyor ki; “neden sürekli olarak adaylık ilan takvimini ileri atıyor?”.. Öyle ya, en kolayı o değil miydi?. Koyardı ismini masaya.. Karşısına kim çıkarsa çıksın devirebilecek olmanın verdiği özgüvenle işini yapmaya devam ederdi. Ama farklı nedenlerle birkaç kez tekrarladığı bir husus var. Yok saymayın. “Burada devlet yönetiyor Erdoğan”… Kimsenin sırtında yumurta küfesi yok. İsterse elinden devlet nişanı aldığı Muhammed Mursi’ye karşı darbeci Sisi’nin yanında saf tutmuş bir İslam İşbirliği Teşkilâtı’nın Başkanı’nı aday yapsın muhalefet.. Fark etmez ki onlar için. Ama Erdoğan’ın durumu farklı.. Bir de hiç kuşkusuz AK Parti dışında muhalefetin tamamı Cumhurbaşkanlığı seçimini yeteri kadar ciddiye almıyor. Bu yüzdendir ki bu kadar kolaylıkla bir isim üzerinde uzlaşabiliyorlar. Ve bu kadar kolay, tüm kurum ve yapılarıyla, vizyonuyla-misyonuyla koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, hiç tanımadıkları, adını bile doğru telaffuz edemedikleri bir isme emanet edebileceklerini düşünüyorlar.. Hafife alıyorlar bu meseleyi biraz.
YAZIK OLDU EKMELEDDİN EFENDİ’YE
İlk ismi açıklandığında dedim ki; “benim bildiğim Ekmeleddin İnsanoğlu bu tuzağa düşmez”.. Bunu şöyle anlamayın. Erdoğan’ın karşısında seçimlere girmez ya da kazanamayacağı bir yarışa başlamaz anlamında değil. Öyle önemli bir isme sahip ki, bunu proje simsarlarının eline bırakıp berhava etmez diye düşünmüştüm. Oysa ki hakikaten Türkiye’de siyaset yapmak isterse Ekmeleddin İhsanoğlu, bihakkın yapabileceğinden hiç şüphem yok. Ben kendisini sadece, İslam dünyasının en çok ihtiyaç duyduğu anda o yüzlerce milyon insanı yalnız bıraktığı, yüzbinlerce Müslümanın katledilmesine göz yumduğu, sessiz kaldığı için eleştirdim.. Velhasıl Ekmeleddin İhsanoğlu için siyaset anasının ak sütü kadar helal.. Ama bugünkü koşullar, biraz farklı.. Ne diyordu Orhan Veli Kitabe-i seng-i mezar’da; “Yazık oldu Süleyman Efendi’ye”.. Kalın sağlıcakla.