ERGENEKONU ANLAMAK
Medya dezenformasyonu altında öyle bir hale geldik ki, artık hiçbir şeye inanamıyoruz.
Gördüklerimiz, yaşadıklarımız bize bir illüzyon gibi geliyor.Hiç bir şey gerçek değil.En somut olaylardan bile nem kapıyoruz.
Hakikat diye bir şeyimiz kalmadı, her şey ve herkesten şüpheleniyoruz.
Ergenekon davası bugüne kadar bildiklerimizin bir çoğunu berhava etti.Bilgilerimizin bazılarının yanlış olduğunu anlamak, tüm bilgilerimizden şüphe etmemize yol açtı.Neredeyse kendi varlığımızdan bile tereddüde düşeceğiz. Var mıyız, yok muyuz, yaşadıklarımız gerçek mi, yoksa bir rüya mı gördük,belli değil.
Aslında birileri böyle düşünmemizi istiyor olabilir.
Hiçbir şeye inanmayan, hiç kimseye güvenmeyen bir toplum…
Böyle bir toplumu top bile harekete geçiremez.Şüphe kurdu bütün aksiyonunu yer, bitirir.Dünya yıkılırken, o, niçin-lerin, neden-lerin pençesinde kıvranır durur. Zihinleri iğdiş etmenin bir yolu da budur.
Bazen bu sınırsız bilgi kirliliğinin esas hedefinin bu olduğunu düşünüyorum.Bizi hareketsiz,atıl,hedefsiz hale getirmek..
Halbuki hayat bazen çok sade ve basittir.Olayları anlamak için uzun tahlillere,anlamsız analizlere ihtiyaç duymayacak kadar basit.Düz, dolambaçsız bir mantıkla –hayatı-rahatlıkla anlayabilir, anlamlandırabiliriz.. Ama öyle bir hale geldik ki hiçbir olaya tam teşhis koyamıyor, dolayısıyla hiçbir zaman harekete geçemiyoruz.
Saldırıya uğrayan bir kişi kendini müdafaa eder.Meşru savunma veya nefsi müdafaa hukukun en temel ve en eski ilkelerinden biridir.Bunu biliriz ama kendini savunurken saldırganı bertaraf edenin hangi mülahaza ile hareket ettiğine dair onlarca komplo teorisi üretiriz.Tamamen insiyaki ve insani bir davranışın altında, örgütleri, ülkeleri, iç-dış odakları ararız.Bu zihniyet deformasyonu bizi hayattan da, hakikatten da koparır.
Son Ergenekon operasyonu bizi böyle bir noktaya götürüyor.Neredeyse başına kiremit düşen, yüzünde sivilce çıkan, ayağı kayan örgüt bağlantısı arıyor.En basit gerçekler girift, karışık analizlerin konusu oluyor.Ergenekon zihinleri berraklaştıracağına daha da karıştırıyor.
Bu kadar büyük bir davanın zihinsel kodlarımızda bazı sarsıntılara sebep olması normaldir.Ahtapot gibi her yere sızan bir örgütten etkilenmemek zaten anormal olurdu.Ama Ergenekon’a bir zamanlar Yahudilere yüklenen misyona benzer bir misyon yüklemek abestir.Bir örgütü olduğundan çok büyütmek, o örgütün gölgesinde yürüyen başka örgütlerin, yasa dışı yapılanmaların işini kolaylaştırır.Onlara rahat hareket etme imkanı sağlar.Doğru ile yanlışın birbirine karışmasına vesile olur.üstelik bir şeyi olduğundan büyük görmek yargılama sonucunda ortaya çıkan her sonucu - toplumsal tatmin açısından- yetersiz hale getirir.
Onun için,Ergenekona operasyon yapılırken,zihinlerimize de operasyon yapılmasına fırsat vermemeliyiz.