Ahmet Varol

Ahmet Varol

Zihinlerin işgali

Zihinlerin işgali

Zihinlerin işgali insanların hadiselere doğru bakış açısıyla bakmalarını ve doğru teşhis koymalarını önler. Dolayısıyla zihinlerin işgali toprakların işgalinden tehlikelidir. Çünkü toprakların işgaliyle belki mülklerinize el konur, ama zihinlerin işgaliyle anlayışlara ve kişiliklere el konmaktadır. O yüzden çağımızda emperyalizmin hizmetindeki medya organları, ellerine otomatik silahlar verilerek cepheye sürülen askerlerden tehlikelidir.

Zihinlerin işgalinde bilgilerin eksik veya hatalı verilmesi yönteminden sıkça yararlanılmakla birlikte en çok da kavramların kasten çarpıtılması yönteminden yararlanılıyor. Ondan dolayı biz daha önce de muhtelif yazılarımızda isimlerin ve kavramların hatalı ve çarpıtılmış halde kullanılması yöntemine karşı uyarılarda bulunmuş, özellikle İslam dünyasındaki gelişmelerle bağlantılı olarak kullanılan isim ve kavramlar üzerindeki çarpıtmalara işaret etmeye çalışmıştık.

Bugün Irak’taki gelişmeler tamamen IŞİD boyasına çekilerek dünya kamuoyuna yansıtılıyor. Sanki sahnede sadece IŞİD tehlikesi ve onun köşeye sıkıştırdığı Nuri el-Maliki yönetimi varmış gibi bir kanaat  oluştu. Bu durum her iki tarafın da işine yarıyor. IŞİD dikta rejimlerinin korkulu rüyası gibi dünyaya yansıdı ki bu da onun sahiplenilmesinin, ona destek verilmesinin zihinsel zeminini oluşturuyor. Cezayir’deki GIA tecrübesi unutulduğu gibi IŞİD’in Suriye’deki direnişin hırpalanmasında kullanıldığı gerçeğinin üzerine de örtü çekildi. Nuri el-Maliki’nin fitne temelli ve uluslararası emperyalizmin çıkarlarına hizmet amacıyla oturtmak istediği dikta rejimi için verdiği savaş IŞİD tehlikesine karşı verilen savaşa dönüştü. Maliki zulmüne karşı direnenlerin haklı ve meşru mücadelesi de buhar oldu. Dolayısıyla Maliki zulmü, herhangi bir noktayı geri aldığı zaman onu IŞİD militanlarından kurtarmış oluyor.

Mısır’daki Sisi cuntasının hizmetindeki yargı organlarının verdiği siyasi amaçlı cezalar her ne kadar hukuk açısından eleştirilse de sonuçta dünyaya yargı kararları olarak yansıtılıyor. Oysa ortada yargı filan yok. Bu cezalar tamamen cuntanın oluşturduğu eşkıya çetesinin kararlarıdır. Böyle bir çetenin başı haramilerinden birine önlük giydirip onu doktor ilan etse o da karnından şikâyetçi olanı masaya yatırıp ameliyat etse sağlık hizmeti vermiş mi olacak? Mısır’da da idam kararlarını verenler cuntanın haramilerinden başkaları değildir ve mahkûm ettiklerinin arasında hedef aldıkları teşkilatlarla hiçbir ilgileri olmayan insanların bile bulunması ceza kararlarının kendilerine dikte edildiğini onların da “mahkeme” diye lanse edilen binada bu kararları kamuoyuna açıkladıklarını gösteriyor.

Zihinleri işgalde en maharetli olanın ise uluslararası siyonizm olduğunu itiraf etmek zorundayız. Son günlerde Filistin’deki işgalcilerin üç askerlerinin kaybolmasıyla ilgili olarak medyaya yansıyan haberlerdeki üslûp işgalcilere bilerek ya da bilmeyerek nasıl hizmet edildiğini çok net bir şekilde gözler önüne seriyor.

“Yahudi yerleşimcilerin üç çocukları kaçırılmış!” Ya, öyle mi? Demek ki siyonist işgalciler ana kucağındaki çocukcağızları toplayıp askere götürmüş. Filistinli gençler de onların bu minicik yavrularını kaçırmışlar? Eğer öyleyse Filistinli gençleri sorgulamadan önce; “Neden ağızları süt kokan bu çocukları askere götürdünüz ve onları her gün Filistinlilerin evlerini basmakta, üzerlerine iğrenç şekilde saldırmakta, eşyalarını dağıtmakta, okula giden on yaşındaki çocuklarını sokaklarda sürükleyerek karakollara götürmekte kullandınız?” diyerek işgalci siyonistleri sorgulamanız gerekmez mi?

İşgalcilerin askere gidecek, işgal ordusunda görev alacak ve ev basacak çağa gelmiş çocukları gayet masum, onlara dokunmak büyük suç; ama Filistinlilerin o askerler tarafından sokaklarda sürüklenerek karakollara götürülen çocuklarının sinek kadar değeri yok öyle mi?

Siz böyle düşünürseniz elbette Filistinliler de sizin askerlerinizi kaçırır ve karşılığında kendi öz yurtlarına sahip çıkmaktan dolayı esir edilen binlerce evlatlarının özgürlüklerine kavuşturulması için pazarlık yaparlar. Bu onların hakkıdır ve hiç kimse böyle meşru ve haklı mücadelesinden dolayı Filistin halkını mahkûm edemez. Edenler mazlumların değil zalimlerin, katillerin safındadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi