Anti İslâm kapitalistler!
Neden olmasın?
Vardır ve kapitalistlerin büyük çoğunluğu, herhalde bu zümredendir. Dünyanın patronlarının büyük ekseriyetinin ABD ve Avrupa menşeli olduğu dikkate alınırsa, bu şaşırtıcı gelmez.
Bizi bu faraziyeye sevkeden nedir peki? Kendilerine “anti-kapitalist müslüman” diyenler! “İslâm”ın, “müslüman”ın önüne bazı sıfatlar koyarak tanımlama yapmak çok yeni bir şey değil. Fakat çok eski de olmamalı!
Bence bu bir modern dönem salgını. 20. Yüzyılın kompleksli “müslüman”ları, kendilerini bir yerlere beğendirmek, bazılarının nezdinde meşruiyet sağlamak için çok sık bu yola başvurdular.
İlerici müslümanlar...
Devrimci müslümanlar...
Demokrat müslümanlar...
Bunlardan birkaç tanesidir ancak.
Bunlar ilericilerin müslümanı mı, müslümanın mı ilericisi midirler? Veya demokratın müslümanı mı, müslümanın demokratı mıdırlar?
Yani tanımlanan İslâm veya müslüman mıdır, diğerleri mi?
Ya da şöyle mi: İslâm artı... şu veya bu mu?
Her halükârda böyle tarifî müslümanlık kabul edilebilir değil.
Kabul edilir değil ama var! Gezi olaylarından beri kendilerini her fırsatta gösteriyorlar. Kime?
Şimdi de “yeryüzü sofrası” kurmuşlar, toplu iftar yapmışlar. Polis Taksim’e yakın yerlerde sofra kurmalarına mani olmuş, onlar da Tünel’e yakın yerlerde yapmışlar iftarlarını.
Burada, son yıllarda yaygınlaşan lüks otellerde verilen zenginlerin birbirini ağırladığı ziyafetlerine bir tepki görülebiliyor. Varlıklıların lüks mekânlarda büyük para harcayarak yaptıklarına “iftar” denilebilir mi? İftar daveti için zenginleri seçmek, gerçek anlamda bir ayırım, işin özüne ters. Davetin muhatabı öncelikle fakirler olmalı.
“Zengin müslümanlar fakirleri unuttu, kazancını azamileştirmek ve lüks tüketimden başka bir şey düşündükleri yok” derseniz, buna “hayır” demem. Dindarlık iddiası olan zenginler çoğalıyor. Her yerde kendilerini belli ediyorlar. Bazı ahvalde onları diğer kapitalistlerden ayırmak kolay olmuyor. Hatta bazıları İslâm’ın liberalizmle, kapitalizmle bir potada eritilebileceğini bile düşünüyorlar.
Elbette böyle bir İslâm yok. Kur’an’ın ölçüleri, Peygamber’in hayatı bize serbest ticaretin, rekabetin bir yere kadar olabileceğini, Allahsız kazancın asla terviç edilemeyeceğini gösteriyor.
Tamam, bunu dile getirmek ve kitlelere doğru mesajı vermek şart. Fakat bunun üslubu, yeri ve zamanı asla önemsiz değildir.
Ramazan bizi daha fazla kaynaşmaya, birbirimizi tanımaya ve sevmeye yönlendiriyor. Halkın ibadeti şölene dönüştüren uygulamaları herkesin malûmu. Gidin selatin camilerin etrafına, orada lokmasını paylaşan sofrası açık müminler göreceksiniz. Katılın aralarına. Siz de samimiyetle koyun lokmanızı ortaya...
Gösteriye dönüştürülmüş eylemler, kapitalistlere mahsus işlerdir. Onlar iftarı bile reklam konusu yaparlar! Yaptıklarını cilâlı sözlerle ilân ederler.
Anti İslâm kapitalistlerin tuzağına düşmeyin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.