Hayırlı Olsun
Bugün (01.07.2014 salı) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı için adaylığını açıkladı ve ilk konuşmasını yaptı. Biz de tv.den canlı yayında izledik. Allah Teâlâ’nın lütfu keremine şükrettik.
Bir zamanlar orada kimler oturmadı ki!
Camiye gitmeyi “irtica” sayan, yabancı bir devlet adamı gelse de büyük camilerimizi gezmeye kalksa, kendisi “laikliğe aykırı olur” diye camiye girmeden dışarda bekleyenler mi dersiniz… katıldığı İslam Ülkeleri toplantısında başta Kur’an okunacak diye onu duymamak için salona geç girenler mi dersiniz… ne adamlar gelip geçmiş oralardan. Şimdi onların yerine çok güzel Kur’an-ı Kerîm okuyan, az çok mealini bilen, beş vakit namazlı, hanımı ve çocukları tesettürlü bir İmam Hatipli gelecek inşallah. Hadi hayırlısı.
Yıllardır dindar bir kadro yetiştirmek için çalıştık İmam Hatiplerde. Ne çilelere, ne fedakarlıklara katlandı millet. Ne badireler atlattık hep beraber. İşte Allah Teâlâ’nın ihsanı ile hem başbakan, hem de Cumhurbaşkanı dindarlıktan öte, bir de İmam Hatipli olacak.
İkide bir “İmam hatipli” dememizden kimse kusura bakmasın, İmam Hatipler bu memlekette dindar neslin motoru olmuştur. Bir zamanlar sadece onlar vardı maarif meydanında. Sonraları çok yardımcıları oldu hamdolsun. Ama “kıdem hakkı bakidir.” Onun yeri bam başka…
Başbakanın konuşması iyi hazırlanmıştı. Kendisi de iyi sundu doğrusu. Zaten hitabet yönü iyidir. Ama işin içine bir de samimiyet girince, acı hatıralar gözleri yaşarttı. Hepimiz kendimizden bir parça bulduk o muhtevada. Duygulandık, gözyaşlarımızı sildik şükrederek.
Hele dua ile başlaması ve bitirmesi, herkesi kucaklaması, milletine değer vermesi, helallik dilemesi, gurur ve kibirden uzak başarıyı bir Allah’tan bir lütuf bilmesi, yoldaşlarının hakkını teslim etmesi ve benim içimi ürperten o cümlesi; “biz sancağı buraya kadar taşıyabildik. Arkamızdan gelen neslin o sancağı gerçek burcuna taşıması dilekleri… muhteşemdi.
Basit particilik duygularından öte bakabilirsek şunu görürüz: Karşımızda sözüne sadık, güven veren, milletin ruh köküne bağlı, halkından yana, düşkünlere sahip çıkan, çok ama çok çalışan, ülkesi ve insanı için diyar diyar dolaşan bir lider var. Zaman zaman yanlışlar yapsa da iyi niyeti ortada ve yer yer yaptığı duygusal konuşmalarla gönül alan, duygu dolu, çelik iradeli, ince gönüllü bir insan. Ben onun bu yönlerini seviyorum.
Bizim davamız İslam’dır. Onu öğrenmek ve yaşamak, sonra davet ve cihat ile yaşatmak, nihayetinde de onu bütün dinlere, nizamlara, ideolojilere üstün kılarak hayata hakim kılmak, böylece bütün küfür ve fitneyi yeryüzünden silip süpürmek. Bu hedefe ne kadar yaklaşabilirsek o kadar kardır.
İşte bu yüzden biz Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını önemsiyoruz. Başkentin o en yüksek tepelerinde bir gün gerçek sancağımızı dalgalandırmada onu ve benzerlerini birer vesile, vasıta, adım, merhale, aşama olarak görüyoruz. Bu yüzden seviyor, destekliyor ve dua ediyoruz. Yoksa başka bir çıkar hesabımız yoktur dünya adına.
Allah onu bizim davamıza vasıta kılsın. Dine ve millete hizmette muvaffak eylesin. O makamları ümmetin imanı, ahlakı, kültürü ve medeniyeti için istihdam ettirsin.
Benim zikrettiğim davama sahip kardeşlerime o davanın tahakkuku hatırı için, davama sahip olmayanlara da ülkenin barışı, birlik ve dirliği, büyüyüp gelişmesi ve dünyada hatırı sayılır bir millet/devlet olması için Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermeye davet ederim.
Geliniz, ikinci sandık zahmetine gerek kalmadan işi ilk oylamada bitirelim inşallah, ne dersiniz?