El Kaide Bu Kadar Güçlü mü?
Yeryüzünde devam eden tüm savaşların neredeyse tamamı Müslüman ülkelerde vuku buluyor. Bir cephede adı El Kaide ile ilintilendirilen gruplar, diğer cephede Batı yanlısı diktatörler ya da Batının kendisi savaşıyor.
Batı ve El Kaide. Savaşın olduğu her yerde varlar. Mesela Somali’deki Eş Şebab, Suriye’deki muhalif gruplar, Irak’taki IŞİD, Mısır’daki Müslüman Kardeşler ve Filistinli silahlı grupların dahi El Kaide ile bağlantılı olduğu iddia edilir.
Medyaya bakarsanız El Kaide Pakistan, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Nijerya, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kuzey Afrika’da ve daha bir çok yerde faaliyet gösteriyor.
Peki tüm bu yazılanlar doğru mu? El Kaide bu kadar büyük bir örgüt mü?
El Kaide’nin 11 Eylül saldırılarının olduğu 2001 yılına kadar Afganistan’da sadece 200 üyesi bulunuyordu. Amerikan eski Savunma Bakanı Leon Panetta birkaç yıl önce Afganistan’da sadece 25 ile 50 arasında El Kaide mensubunun kaldığını söylemişti.
Ünlü yazar Eric Margolis’e göre bir örgüt ve tehdit olarak El Kaide isminde bir örgüt var. Ancak bir isim olarak El Kaide ve “terörizm”, Batı’nın Ortadoğu, Asya ve Afrika’da kendisine karşı savaşan herkesi tanımladığı ve bu grupları yok etmek amacıyla kullandığı bir terimdir. Nerdeyse hiçbir yerde olmayan El Kaide, adeta her yerde bulunur hale getirildi.
Soğuk Savaş döneminde Batı karşıtları komünist olmakla itham edilirlerdi. Tıpkı bunun gibi şimdilerde nerede Müslüman bir direniş grubu varsa El Kaideci olarak yaftalanıyor. Böylelikle direnişçiler meşru bir sebep için savaşsalar bile El Kaide ile bağlantısı varmış gibi gösterilerek tüm meşruiyetlerini kaybetmiş oluyorlar ve birden terör örgütü haline getiriliyorlar. Sonrası malum; Hemen askeri müdahalede bulunuluyor ya da merkezi hükümete destek veriliyor.
Niyetim cehaletle dini birbirine karıştırıp önüne geleni katleden örgütleri temize çıkarmak değil. Bunların ve El Kaide’nin yaptıklarının savunulacak bir tarafı yoktur.
Ancak Batının ve medyasının insanların algısıyla oynayarak Müslümanları terörle ilintilendirme, onların hak arayışlarını illegal sayma, politik ve insani haklarını vermemek için bahane olarak kullanmasına karşı gelmek gerekiyor.
Son bir yılda olup bitenlere bir bakalım;
Mısır’da seçimle gelmiş Cumhurbaşkanı’nı devirmek için önce Müslüman Kardeşlerin El Kaide ile işbirliği yaptığı tezleri ortaya atılmıştı. Sonunda bu asılsız iddia medya desteğiyle dünyada kabul gördü ve Mursi devrilerek yerine Fas’lı Yahudi Mahlika Tahtani’nin oğlu Abdulfettah El Sisi darbe yapıp Cumhurbaşkanı oldu. Şimdilerde Batıya olan minnetini insanları idam ederek ödüyor.
Somali’deki Eş Sebab örgütü de başka bir örnek. Bu örgüt El Kaide daha ortada yokken bile merkezi hükümetle savaş içindeydi. Şimdilerde o da El Kaideci.
Irak ve Suriye’de nev zuhur, ne idüğü belirsiz IŞİD bile El Kaide’nin şubesi yapıldı. Halbuki bu örgütün Amerika tarafından desteklendiğine dair bir çok delil mevcut. Bu delilleri Amerikan gazetelerinde bile bulabilirsiniz.
En son Adana’da durdurulan MİT tırları da El Kaidecileştirme operasyonunun bir parçasıydı.
Bunlara benzer daha bir çok örnek verilebilir. Önümüzdeki dönemde belki yeni direniş grupları çıkacak ve onlar da bir şekilde El Kaide’nin bir kolu olarak gösterilmeye çalışılacak. Çünkü Batının “Bütün Müslümanlar terörist değildir ama teröristlerin nerdeyse tamamı müslümandır.” tezinin kabul görmesi, kukla hükümetlerin iktidarda kalması ve İslamiyetin güçlenmemesi için herkesin El Kaide ile bağlantılı olması gerekiyor ki Müslümanların hak arayışları terörizm sayılsın.
Kabul etmesi zor ama bu taktik maalesef işe yarıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.