Başbağlar… Mahşerde hesap vermek olmasa!..
Bir Yeni Akit sahip çıktı Başbağlar’a…
Yine bir gazete, sadece bir gazete.
Ne hazîn bir durum!..
*
“İslamî Camia” ile buluşmak 1989 yılında nasip oldu.
CHP’li bir yapıdan geldik; koyu “İsmet İnönü”cü, alkol kullanmayana kız vermezlerdi, o kadar yani!..
Oralardan geldik.
Cenab-ı Allah nasip etti, güzel insanlarla tanıştık.
*
Bunca yıldır şahitlik ettiğimiz nice güzellikler var; arada “paralel yapı” gibi arızalar çıkıyorsa da, “İslamî gruplar”ın kahir ekseriyeti düzgün işler yapıyor.
Olumlu yanlarını sıralamaya sütunlar yetmez.
*
“Sıkıntılı yanları” ise…
Nedendir bilinmez; genelinde acayip bir “kompleks” hali görüyorum; -hâlâ- meşruiyet dertleri var gibi, “derin sol” propagandasından fena halde etkileniyor, “değerlerine” alenen sahip çıkma noktasında zaaf gösteriyorlar.
Bakın;
“Darbe girişimi sanıkları”nın nice “berbat” işlere bulaştıklarına dair nice belge döküldü ortaya, nice kayıt, şu, bu…
Adamlar “özeleştiri” moduna geçmedi, yaptılarsa kendi içlerinde yaptılar “özeleştirilerini”, dışarıya karşı birbirlerini aslanlar gibi savunmaktan da geri durmadılar.
İçlerindeki kimi “gazetecilere” bakın, nice berbat ilişkileri ortaya döküldü de ne oldu?..
“Camiaları” aslanlar gibi sahip çıktı onlara, zerre “komplekse” düşmedi adamlar, “batıl davalarına” hizmet eden adamlarını sonuna kadar savunmaktan geri durmadılar.
Satmadılar!..
*
Gelelim bu tarafa…
Ve soralım vicdanlarımıza: “El oğlu, darbecilerine kol kanat gererken…
Biz, 28 Şubat’ın sütü bozuk darbecilerinin zulmüne muhatap kardeşlerimiz için ne yaptık?..
Onlar, bin suçlu adamlarının sülalelerine sahip çıkarken…
Biz, ‘mağdur’ kardeşlerimizin haklarını nice savunduk?..”
*
Görünen köy kılavuz istemez; Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu “yeniden yargılama” talep edildiğinde kaç kişinin ve kaç gazetenin, kanalın, sivil toplum örgütünün ne kadar destek verdiğini gördük.
Yeni Akit’in güçlü vurguları olmasa, gündeme bile gelmeyecek bu talepler…
“Haksızlıkları” ve “talepleri” dile getiren bakıyoruz, yine Yeni Akit’ten.
Demiş ki Muhterem Şevki Yılmaz:
‘Hepimizin telin ettiği Sivas olaylarında hiçbir suçları olmayan Sivas Mağduru mazlum mahkûm kardeşlerimize de yeniden yargı yolu açılmalıdır!
Uğur Mumcu’yu öldürmedikleri halde komploya kurban gidenlere de yeniden yargı yolu açılmalıdır!
Yargısız infaz edilen Salih Mirzabeyoğlu (İBDA-C) ve Metin KAPLAN ve Hizbullah sanığı kardeşlerimize de yeniden yargı yolu açılmalıdır!”
*
Bunları böyle yazmaktan, dile getirmektense; gidip bir yerlere “dünyevi menfaat” peşinde koşmak…
Ne bileyim; rüzgârın yönüne göre hareket edip bir yerlere “kapılanmak”…
Efendim; zamanında kapısında yattıklarınla kapışıyormuş görüntüsü vermek, kimin “büyük mevkilere” yükseleceğini kestirmeye çalışıp ona göre pozisyon almak, birilerinin karşısında “kurşun asker” moduna geçmek, bu arada “bir kısım medya”ya da “şirinlikler” yapmak…
Ekrana çıktığında, “Tam olarak öyle olup olmadığından emin değilim!” civarında laflar etmek, çok şey söylüyormuş havalarıyla hiçbir şey söylememek…
“İcabında” zulme sessiz kalmak...
Bunları yapmak geçer akçe gibi “görünüyor” da…
*
Mahşerde hesap vermek olmasa!..
ÖKSÜZ BAŞBAĞLAR!..
Canımı sıkan bir durum...
Sivas tezgahının ardından “derin yapı”nın baskını sonucu 33 evlâdını kaybeden Başbağlar’ın sesine kulak veren kaç kişi var.
Kaç gazete, bir Yeni Akit’i gördüm, tek gazete, ne hazin!
“Müslüman”ın kanı da, canı da bedava.
Bir “ateistin” burnu kanasa ortalık ayağa kaldırılır ama Müslümanlar “sakallarından” vurulduğunda, tepkiler birkaç beylik lafın ötesine geçmez.
Maktullerin kanlarıı yerde kalır.
Uyurken Müslümanlar,
Kendi kendine ağlar..
Başbağlar!..