Vizyon Belgesi… Yeni Türkiye… “Tezgâha dikkat!”
Öncelikle…
Haliç Kongre Merkezi’nde ilanına şahitlik ettiğimiz “Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi”ni çok beğendiğimi ifade edeyim.
“Vesayet Rejimini” sona erdirecek “Devrim”lerin müjdesini verir gibi; akıl yüklü bir metin.
Başbakan Erdoğan’ın müthiş hitabetiyle yerine oturttuğu nice mesaj içinde en fazla tuttuğum ise…
Şu “çarpıcı” bölümde:
“Adalet teşkilâtı toplumun adalet beklentilerine cevap verme hedefine göre ‘yapılandırılmadığı’sürece, hiçbir kural veya mahkeme gerekçesi adaleti sağlayamaz.
Hukuki referanslar ne kadar mükemmel olursa olsun, eğer bunu uygulayacak ‘yargı teşkilatı, milletin yansıması mahiyetinde değilse’, demokratik olarak yapılandırılmamışsa, ideolojik bir misyona veya farklı çıkar gruplarının amaçlarına ‘hizmet’ eder. Yargının en üst mercileri ‘TBMM üzerinden’ demokratik meşruiyete kavuşturulmalıdır. Bu şekilde yargı ile millet arasında bir benimseme ve katılım ilişkisi sağlanmış olacaktır.”
•
Yargının “milletin yansıması” haline getirileceğinin ilanı olan bu cümleler geçtiğimiz günlerde yer verdiğimiz şu bölümün “Vizyon Belgesi”ne yansımış hali:
“Seçilmişlerin kullanması gereken siyasal erki kurumlara paylaştıran bu yapının mutlaka değiştirilmesi gerekmektedir. Bu memlekette güçler ayrımı yoktur güçler parçalanması vardır. Yasama ve yürütme milletimizin denetim alanı içindedir ama yargı milletimiz tarafından denetlenememektedir.”
•
Erdoğan, iki saat boyunca “Yeni Türkiye”nin mesajlarını verdi Haliç’te.
Söylediklerini yapabilirse, adliyeye gittiğimizde “İnşallah paralelci veya mezhepçi birine denk gelmeyiz!” yollu kaygılarımız olmayacak…
“Türkiye büyük mesafeler aldı ama hâlâ bu ülkede darbe olmaz diyemeyiz.” çerçeveli cümleler kurmayacağız.
Üniversiteler, liseler hatta ilkokullar, “ideolojik kamplaşmadan” kurtulacak, gerçek birer “öğretim” yuvaları olacak.
Kaliteli, bilinçli ve öncü eğitimciler yetiştirilecek…
Din ve vicdan hürriyeti alanındaki kazanımlar kurumsallaşacak, dahası “Orada baş örtemezsin, burada örtebilirsin!” garabeti ortadan kalkacak…
•
Dünyanın meselesi.
Ne kadar çok iş var yapılacak ve bu işlerin hepsi de yapılmak için Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasını bekliyor gibi.
Sayın Erdoğan, “Vizyon Belgesi”nde dile getirilen “devrimleri” Köşk’teyken gerçekleştirebilir mi?
•
Evet…
Yapabilir.
Bugüne kadar el attığı her işte başarılı olan Recep Tayyip Erdoğan, Köşk’te de inşallah çok başarılı olacaktır.
Bununla birlikte…
Geri dönüşü olmayan bu yolun çok büyük engellerle, tehditlerle dolu olduğunu görmemiz gerekiyor.
Haliç Kongre Merkezi’nde, Sayın Erdoğan’ın açıkladığı Vizyon Belgesi’ni büyük heyecanla karşılayanlardan bazıları, AK Parti’yi “karıştırma” girişimlerine dikkat çekmeden edemiyordu.
Bu girişimler yakın takibimde.
Özellikle “Paralel Medya”nın “Doğan Medyası” üzerinden yürüttüğü operasyona dikkat etmek gerekiyor.
Son vakitlerde sıkça Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün merkezine alındığı “tahlil”lere şahit oluyoruz.
Kafalarındaki hesap;
“Recep Tayyip Erdoğan Köşk’e çıktığında, ‘kalıcı’ Başbakan, mutlaka Recep Tayyip Erdoğan’a karşı iddiası olan bir isim olmalı.
Recep Tayyip Erdoğan ‘partili’ bir Cumhurbaşkanı imiş gibi hareket eder ve Başbakanlık yetkilerini de kullanırsa ‘dükkanı’ kapatıp gitmekten başka çaremiz kalmaz!”
•
Bugünlerde “Doğan medyası üzerinden” sıkça Sayın Gül’e atıfta bulunmaları mânidar.
Sayın Gül’ün özellikle “Yenilikçi Hareket”in oluşumu sırasında sıkça kullandığı “ReelPolitik”kavramını kendileri için bir teminat olarak görüyorlar.
Cumhurbaşkanımızın, “zaman”ında Kalvinizm’i övmüş olmasını “ümit verici” bir nokta olarak değerlendiriyorlar.
“Oturur bir masanın etrafında –paşa paşa- anlaşırız!” diyorlar.
Sayın Gül, elbette onların “zannettiği” gibi bir Devlet Adamı değil.
“Ham hayal” peşinde koştukları aşikâr ama yine de dikkatli olmak lazım; Sayın Gül’ün ağırlığı üzerinden kurdukları “kof” senaryolar, niyetlerini ortaya koyuyor.
Sayın Erdoğan’ı Merhum Özal pozisyonuna düşürmek için ellerinden gelenin fazlasını yapacakları belli!..
•
Sayın Erdoğan, Köşk’e çıktığında inşallah çok başarılı olacak ve Yeni Türkiye’yi yerli yerine oturtacak.
Bu çabaya, bugünlerde ismi Başbakanlık için geçenlerin de “tam destek” vermeleri gerekiyor.
•
Mesele şu:
Başbakanlık için ismi geçenlerden hangileri Sayın Erdoğan’ın “paralel yapılara” karşı tavrını benimsiyor, hangileri benimsemiyor?..
•
Net olarak duymak istiyorum!..