Yeryüzünün varisleri gariplerin yüzyılı
20’inci yüzyıl janus yüzyıllardan birisidir. Yüzey ve dip dalgaları farklı yönlerden esmektedir. Yüzeyde küfür, dinsizlik ve ideoloji dipte ise iman ve din dalgalanmaktadır. 20’inci yüzyıl diktatörler yüzyılıdır. Bu anlamda hadisin ihbarına konu olmaktadır. Hadis diliyle, 20’inci yüzyıl İslam tarihinin dördüncü dilimine yani cebabire ve decacile dönemine tekabül etmektedir. Decacile veya deccaller dinsiz ideolojiyi çağrıştırdığı gibi cebabire/cebbarlar ifadesi de zorbalığı ve diktatörleri çağrıştırmaktadır. 20’inci yüzyıl katıksız diktatörlük yüzyılıdır. 20’inci yüzyıl takvim üzerinden değil de olaylar zinciri üzerinden Birinci Dünya Savaşı ile başladığına göre, henüz aşılmış ve tamamlanmış sayılmaz. Yıkılma ve enkazının kaldırılması aşamasındayız. 20’inci yüzyıl 1914 veya 1918’de başladığına göre 21’inci yüzyıl kimilerine göre 1979 yılında kimilerine göre 1989 yılında kimilerine göre ise yeni başlamaktadır. Dolayısıyla Birinci Dünya Savaşının yüzüncü yılında diktatörler yüzyılını geride bırakmaktayız. Bu aşamada yeryüzü gariplerin iktidarıyla buluşmaya ve tanışmaya hazırlanıyor. Bir müjde olarak Enbiya Suresi 105’inci ayette şöyle buyrulmaktadır: “Andolsun ki; zikirden (Tevrat’tan) sonra Zebur’da, arza salih kullarımızın varis olacağını, yazdık…” İşte arzın sahipleri Tevrat, Zebur ve Kur’an diliyle salih kullar ve onların son nesli olan gariplerdir. Gariplerin şafağı söküyor. 20’inci yüzyıl gariplerin dirilişine sahne olmuştu. 21’inci yüzyıl ise ayakları üzerine kalkışlarına sahne olmaktadır. Bunun aşamalarını Fetih suresi 29’uncu ayeti şöyle anlatır: “Muhammed Allah’ın elçisidir. Onunla birlikte olanlar da inkarcılara karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler. Onların rüku ve secde ederek Allah’tan bir lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Yüzlerinde secde izlerinden (meydana gelen) belirtiler vardır. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da (şöyledir): Filizini çıkaran, onu güçlendiren, kalınlaşan ve böylece gövdesinin üzerine duran ekin gibi ki ekincilerin hoşuna gider. (Bu benzetme) inkarcıları onlarla öfkelendirmek içindir. …”
*
Şimdi o gariplerin filizleri ayakları ve gövdeleri üzerine yükselmektedir. Diktatörlerin yüzyılının enkazının altından bastırılmış gariplerin yüzyılı fışkırmaktadır. Ergün Göze’nin dilimize çevirdiği Diktatörler Yüzyılı kitabının muhtevası hadiste belirtilen cebabire veya melik-i cebriye dönemini anlatmaktadır. Arthur Conte adlı yazar, kitabında 20’nici yüzyılı, diktatörler yüzyılı olarak tasvir etmektedir ki bu tanımı ve teşhisi yerinde ve hakikate uygundur. 20’nci yüzyıl aynı zamanda gariplerinde yüzyılıdır. Hakka inananlar Mekke dönemindeki gibi yalnız, biçare ve garip kalmışlardır. Dolayısıyla ya dışlanmışlar ya sürünmüşler ve sürülmüşlerdir. Menzil ve durakları hapisler olmuştur. Lakin garipler, kimsesizler veya bozulanı düzeltenler ve yıkılanı tamir edenler ve salih kullar onca çileden sonra yeniden ayakları üzerine doğruluyorlar. Muhammed Kutup, gureba/garipler, biçareler ve kimsesizler hadisine dayanarak önümüzdeki dönemde Müslümanların bir kez daha zaferle randevusu olduğuna temas etmiştir. Hadiste gariplerin dirilişi şöyle tasvir edilmektedir. İslam garip olarak zuhur etmiş ve başladığı gibi yine garip olarak dönecektir. Gariplere müjdeler olsun. ‘Onlar kimdir ya Resulllah?’ sualine karşı da Efendimiz: “İnsanların bozduklarını düzelten, ıslah eden kimselerdir” buyurmuşlardır. Bunlar salih kimselerdir.
*
Bisetten sonra her kabileden veya oymaktan iman edenler tanınmamak için dinlerini gizlemişler ve bilinmeleri halinde de kabileleri tarafından dışlanmışlardır. Bu halleriyle peygamberimizin tarifiyle gariplik ve gurbet dönemi yaşamışlardır. Medine’ye hicrete kadar da durumları aynı kalmıştır. Gariplerin ikinci zuhurları ise hadiste beyan edilen İslam’ın beşinci dönemine yani peygamberlik metodu üzerine hilafete tekabül etmektedir. Adeta 20’inci yüzyıl onların Mekke devresi olmuştur. 21’inci yüzyıl ise Medine devresine tekabül etmektedir. Bediüzzaman da talebelerinin muhtelif zamanlardaki sorularına karşılık, çekilen sıkıntıları, maruz kalınan zulümleri göstererek adeta Peygamberimizin (S.A.V.) Mekke devrinin bir numunesinin yaşanmakta olduğunu söylemiştir (Bediüzzaman Said Nursi ve Hayru’l-Halefi Ahmet Hüsrev Altınbaşak, s: 1236, Hayrat Vakfı İlmi Araştırma Heyeti).
Bugün Gazze açık hava hapishanesi olduğu gibi garipler diyarı haline gelmiştir. İngiliz yazar Michael Herzog Gazze’deki çarpışmaların nedenini Hamas’ın yalnızlığına yani garipliğine ve mali olarak iflasına bağlamaktadır (http://www.theguardian.com/commentisfree/2014/jul/10/gaza-air-strikes-necessary-force-israel-hamas-bankrupt). Ürdünlü yazar Salim Felahat ise Mekke’de Müslümanlara uygulanan ambargonun 3 yıl sürdüğünü buna mukabil Gazze’ye uygulanan ambargonun 9 yılı bulduğunu ifade etmektedir. Küresel anlamda garipler dirilirken garipler diyarı olan Gazze de direnişini sürdürmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.