12yıl sorunsuz iktidarın gölgesinde yan gelip yatan cemaatin durduk yerde bir kazan sütü dökerek sorunlu  alana girmesine başarı mı, yoksa beceriksizlik mi diyeceğiz?..

“Hizmet hareketi” şu anda zıt bir zihniyetin iktidar olmasını körüklüyor.

Önce görücülükte idiler, şimdi ise söz kestiler.

Hatta o söz kesme, intikam dolu duygularla tabana doğru yayılıp gidiyor.

Dibine de zarar veriyor küpüne de...

Adını koymakta artık beis görmüyorum, bu ülkede her şey olur da sol ile cemaatin ittifak kuracağı aklımızın köşesinden bile geçmezdi. Şimdi görüyoruz ki o da oldu...

Solun aguşunda (kucağında) yerini alan bir cemaat.

İstediği, AK Parti gitsin CHP gelsin.

Temizleme işine gelince, öncelikle delil ve hukuk diyeceğiz...

Hadi delilleri bulduk, varacağımız yer mahkemeler değil mi?

Mahkeme deyince hangisi? Eskiden istiklalinden konuşulurdu, şimdilerde paralelinden konuşuluyor. Yükseğine seçilenlerin bazılarına bakıyoruz, adam mesaisini çarşılarda ucuz peynir ve zeytin aramakla geçiren tiplerden. Meslekle uzaktan yakından alakası yok.

Ancak paralel yapının adamı olduğu için kıymetli....

Bolu gibi bir yerde vergi mahkemesi üyesi iken “bizden” diye mahkeme başkanlığına atadıklarına bono nedir diye sorsanız bilmezdi, kararı üyeler verir o da katılırdı.

Bizden ya(!), yeri geldiğinde kullanılmaya müsait malzeme.

Şimdilerde bu türden çokları cemaatin adamı.

Cemaat bir nevi merdiven, basıp çıkınca cemaat adamı oluyorlar.

Hele de yargıda seçim var ya, hizipleriyle ittifakı ile seçilip geliyorlar...

Geliyorlar işte, kimseler liyakat demiyor, seçildi diyor.

Ne diyor ahali? “Yargıtay seçimini cemaat-sol ittifakı kazandı.”

Hem de üyeler 11 gün sürekli seçim maratonunda; kulislerde, adam ayarlamakla vakit öldürdüler. Taraf oldular, hasım oldular... O havda üyeyi 11 gün seçim için meşgul ettiğinizde, bu demektir ki 11 gün dosya inceleme işi askıya alınacak.

Buna hakkınız var mı?

Barolara bakın, tam bir “çarşaf liste” klasiği...

Barolardaki seçimler çarşaf liste ile oluyor. Liste kazandı mı bunun ne ana muhalefeti var ne de şeffaflığı. Hukukî yapılanmanın göbeğinde tam bir saltanat...

Korkarım aynı saltanat HSYK’ya taşınacak...

Önümüzde HSYK seçimleri var.

Öteden beri tercihimiz çarşaf değil tek bir adaya oy verme şeklinde iken kimler bastırmışsa çarşaf listeyi koydu önümüze. Şimdi bu çarşaf, cemaat-sol ittifakına takılırsa gör gümbürtüyü.

Tespitime göre paraleller tetikte bekliyor, HSYK seçimini kazandıkları andan itibaren çalışmaları kaldığı yerden başlatılacaklar.

Cemaat, bu projenin bir nevi maşası...

İktidar kadrolarından, özellikle Başbakan’dan intikam alma adına cemaatleşen cemaatin düştüğü sefalet, 1950’lerdeki Pilavoğlu (Ticaniler) tarikatının bir benzeridir.

Bu cemaat, merhum Menderes’e olan kızgınlığından sebep, seçimlerde kapı kapı dolaşarak CHP’ye oy istemişti. Sonra da CHP, heykelleri kırıyorlar diye cemaatin kökünü kazıdı.

Şimdi de ne değişti ki?

Bir yıl öncesine kadar “F tipinin kökü kazınacak” diyenlerle cemaatin baronları  ittifak kurarak iktidarı yıkma projesinde kavilleştiler.

Hani derler ya, yal kazanının dibini saatlerce yalayan tosunun kafası sonuçta o kazanda pişer.

Cemaat, Bediüzzaman’a yapmadığını koymayan yasakçı solun dibini çok yalıyor...

Korkarım başı o kazanda pişecek.

Anlatmak istediğim...

Tanzimat’tan beri devletin yapılanmasını tekelinde tutan ve de sürekli dış mihraklar tarafından desteklenen paralel yapılanmayı söküp atmak köprü yapmaya benzemez.

Devlet işçiye iş bulur da, fitneyi girdiği deliklerden çıkarmak için zorlanır.

Görüyorsunuz ki bu yapılanma cemaatleri bile ele aldığı gibi önemli görevler hâlâ ellerinde.

Bu durumda, sen göndereceksin onlar salacaklar.

Hele de seçimin politizeleştirdiği bir yargıdan Paralel Temizleme Tozu hiç çıkmaz...