Sisi ile Netanyahu’nun Ortak Savaşı
Siyonist başbakan Netanyahu savaşa sadece kendi ordusuna ve istihbaratına güvenerek girmedi. Çünkü Kasım 2012’deki savaşta direniş ona ağır ders vermişti. Fakat direnişin o zamanki zaferinde Muhammed Mursi yönetiminin önemli rolü olduğuna inanıyordu. Dolayısıyla Mısır’daki şartların kendi lehine dönmesiyle iyi bir fırsat ortaya çıktığını ve bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyordu.
Mısır cuntası Filistin’deki direnişe, özellikle de İslâmî Direniş Hareketi (Hamas)’a karşı savaşını işgal yönetiminden çok önce başlatmıştı. Bu amaçla hizmetindeki medya vasıtasıyla yoğun bir iftira kampanyası yürütüyordu. Fakat savaşı sadece, çoğu tamamen akla ve mantığa ters yalanlara, iftiralara dayalı karalamadan ibaret değildi. Siyasi ve stratejik açıdan da yoğun bir engelleme ve zorlaştırma çalışmaları yürütüyordu.
Sisi’nin Gazze’ye yönelik savaşının en önemli boyutunu ise bölgeyi çok sıkı kıskaca alma amaçlı uygulamalar oluşturuyordu. Bu amaçla başta Gazze’nin hayat damarları sayılan tünellerin tamamını ortaya çıkarıp imha etmek için yoğun çalışma yaptı. Tünelleri imha için içlerine zehirli gaz veya kimyasal içerikli su sıkma gibi son derece vahşi yöntemlere başvurmaktan çekinmedi. Üstelik önceden uyarı yapmaksızın bu vahşi uygulamalara başvurduğundan bazı tünellerde korkunç bir şekilde can verenler oldu.
İşgalci siyonist saldırı başlatmak için son aşamaya geldiğinde Sina tarafındaki askerlerini azaltarak işgalcilerin buranın hava sahasını rahatça kullanmalarına müsait ortam oluşturdu.
Siyonist saldırganların Filistinlilere yönelik saldırılarını kolaylaştırmak için şartları hazırlarken her taraftan kuşatmaya alınan ve üstüne ateş yağdırılan Gazze halkının dünyaya açılan tek kapısı olan Rafah sınır kapısını çoğunlukla kapalı tuttu. Bazı zamanlarda açacağını duyurup insanların geçiş için toplanmalarına sebep olurken açmayarak psikolojik işkence yaptı. Tıpkı siyonist işgalcilerin Filistinli tutsakların ailelerine çocuklarını ziyaret imkânı vereceğini bildirerek cezaevlerinin kapılarına toplanmalarına sebep olduktan sonra ziyaret kararını iptal ettiğini bildirerek psikolojik işkence yapması gibi.
Diktatör Sisi kapıyı açma kararını uyguladığı zaman da genellikle beş saatliğine açacağını bildiriyor. Fakat bunun iki saati prosedür işlemleri için kullanılıyor. İki saati de alınan belgelerle ilgili resmi işlemlerin tamamlanmasına ayrılıyor. Dolayısıyla kapı aktif olarak sadece bir saat kullanılıyor.
Mısır’ın yeni Firavun’u sadece işgalcilerin saldırılarında yaralananların tedavi için Mısır tarafına geçirilmelerini engellemek amacıyla Rafah kapısını kapalı tutmakla kalmıyor. Bu insanların Gazze içinde tedavi edilebilmeleri için gönderilen ilaçların ve tıbbi malzemelerin içeri sokulmasına da engel oluyor.
Bu konuda da çok çeşitli eziyet ve tabir yerindeyse kazıklama yöntemleri geliştirmiş. Ülke dışından getirilenleri çoğunlukla içeri sokmayarak yardım etmek isteyenlerin gönderecekleri ilaç ve malzemeleri Mısır’daki bayilerden almalarını şart koşuyor. Bunun için de siparişleri yazılı alıyor. Ama gönderilen paketlerden hiç ilgisi olmayan ilaç ve malzemeler çıkıyor. Örneğin bu sıralarda Gazze’de anestezi malzemeleri ve cilt yaralanmaları tedavisi için kullanılacak ilaçlara birinci derece ihtiyaç duyulduğu için bu kategoriye girenler sipariş ediliyor. Paketlerden doğum kontrol hapına varıncaya kadar ilgisi olmayan garip ilaçlar çıkabiliyor. Hatta bazılarının kullanım tarihleri de geçmiş oluyor.
Bazı yardım konvoyları ısrarlı mücadelelerle yardım malzemelerini Mısır’a sokmayı başarıyorlar. Onların da tam Rafah sınır kapısına kadar gelmelerine imkân tanırken orada durduruyor. İçeri girmelerini engelliyor. Orada kendilerine işkence ediyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde Avrupa’daki Filistinli Doktorlar Birliği’nin gönderdiği konvoyda bulunan doktorlar istihbarat raporlarına varıncaya kadar kendilerinden istenen tüm belgeleri çıkarttıkları halde Rafah kapısından geçmelerine izin verilmedi.
Bundan dolayıdır ki İsrail’in 10. Kanal televizyonu Sisi hakkında çok anlamlı bir söz söyledi: “Biz Başkan Sisi’nin sadece İsrail dostu olduğunu ve siyonizmi benimsediğini sanıyorduk. Anlaşıldığı kadarıyla o aynı zamanda Yahudi Evi Partisi’ne katılmış.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.