Habervaktim'de Yazmak Bir Ayrıcalıktır
Bendeniz kırkından sonra yazmaya heves etmiş kendi hâlinde bir insanım. Bundan bir buçuk sene evvel, yazma gayretime şâhit olan solcu bir arkadaşım, "Keşke Habervaktim'de yazsan." dediğinde "Nerdeee" diye iç geçirmiştim. Sonra bu dileğinin sebebini sorunca "Dik bir duruşları var. Prensipleri var. Hem dindarlar hem de hükûmetin yanlışlarını eleştirmekten çekinmiyorlar." demişti.
Doğruydu. "Gelene ağam, gidene paşam" demiyorlardı. Her yanlışa karşı durmayı biliyorlardı. Geçen sene Haziran ayında, "Siz de yazabilir miyim?" diye misafir oldum birkaç kez. Sonra şansımı deneyip "Kalayım bari" dedim. "Kal bari" dediler.
Gerek Gezi Parkı sürecinde gerek 17 ve 25 Aralık sürecinde kalbim Habervaktim ile birlikte attı. Bu memleketi, Patrona Halil artıklarına da yolsuzlukları bahâne ederek içerden çökertmeye çalışanlara da teslim etmeyecek kadar çok seviyorduk. Yolsuzları zâten sevmiyorduk.
"Nerdeee" diye iç geçirdiğimde hâcet kapıları açıkmış demekki. 15 Temmuz'da Habervaktim'de bir yılı doldurdum. Çok nazımı çektiler. Kafamın basmadığı teknik hatâlardan dolayı "Yazıma ne yaptınız?" diye alınganlık yaptığımda idâre ettiler. Yazılarımda Osmanlıca'dan kaynaklanan imlâ farkına uzun süre ses etmediler. En sonunda ortak bir yazı dili ricâ edince ben de onlara uydum.
Hiç sansüre uğramadım. Şahsıma karşı hiçbir itimâtsızlık işâreti görmedim. Hattâ, hakkımda kendilerine ulaşacak bir tezvirât ihtimâlinde benim bir açıklama yapmama gerek olmayacak kadar arkamda durdular. Sağ olsunlar.
Eskiden hattatlar, kalemlerini traş ettiklerinde dökülen talaşı atmazlar biriktirirlermiş. Sebebi, öldükleri zaman teneşirdeki yıkanma var ya işte o yıkanma suyunun ısıtıldığı kazanın ateşine bu talaşlar da atılırmış. Hattatlar bu şuurla yazıya gönül verirlermiş.
Kalem, Kuran-ı Kerim'de bir sûre adı ve üzerine yemin edilen bir nesne. Yazmak, "Yazdım, oldu." denecek basit bir şey değil. "Bugün rüzgâr böyle esiyor, ben de böyle eseyim. Yarına sonra bakarız" sâdece bir kandırmaca. Hâfıza-i beşer nisyân ile mâlüldür ama, yazı kalır ve eni sonu, yazdıklarınız önünüze gelir.
Habervaktim'de, neye inandıysam onu yazdım ve yazmaya devam edeceğim.
Yakında kulağıma gelen bir hâdise sebebiyle Habervaktim'de yazmanın ayrıcalığını bir kez daha yaşadım.
Paralelcilere karşı dik duruşumuzdan rahatsız olan ve şimdilerde kendisini gizleyerek sıkı hükûmet yanlısı görünen bir takım paralelcilerin dedikodusu bir yerlerde tesirli olmuş olmalı ki bir ortamda hakkımızda (eşim ve ben) paralelci olduğumuz söylenmiş. Hani, hayatımızın herhangi bir döneminde herhangi bir yakınlığımız olsa belki ona dayanarak söylemişlerdir diyeceğim ama, böyle bir şey de yok. "Yine de çamuru atalım izi kalsın." diye düşünenlere tokat gibi bir cevap verilmiş. Kalabalıktan birisi anında tepki gösterip "Hadi canım!" diyerek Habervaktim'deki yazılarımı şâhit göstermiş. Karşı tarafın sesi kesilmiş.
Teşekkürler Habervaktim. Dik duruşun ve dik duranlara sâhip çıktığın için…
Teşekkürler aziz okuyucu. Yazılarıma kıymet verip okuduğun ve eleştirdiğin için….Elele, gönül gönüle nice yıllara…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.