Yorgan gitti, kavgası ise devam ediyor!
Öncelikle 12. Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Erdoğan’ı bu başarısından ötürü tebrik ediyorum.
Sayın Erdoğan’ın ilk turda ipi göğüsleyeceğinden cumhurun kahir ekseriyeti gibi ben de âcizane % 90’a yakın bir oranda emindim.
Zaten seçim sonucuna ilişkin tahminlerimde Başbakan için % 49-54, Ekmeleddin Bey için % 37-42 ve Demirtaş için de % 4-6 civarında bir oy beklediğimi belirtmiştim.
Görüldüğü gibi ilk iki adayda tam isabet kaydederken, Demirtaş’ta ters köşeye yatarak 90’dan golü yedim.
Demirtaş’taki yaklaşık % 3,5’luk beklenmedik bu oy artışının bana göre iki temel nedeni var;
Birisi aşırı sol seçmenin dindar bir adaya oy vermeyerek, Demirtaş’ı tercih etmesi, diğeri ise Demirtaş’ın meydanlardaki başarısıdır.
Diğer yandan, Başbakan’ın Çankaya’ya çıkacağının netleşmesinin ardından, Ak Parti ve Hükümetin geleceği ile ilgili medyada çok şeyler yazılıp çiziliyor.
Ak Parti MKYK’sı 27 Ağustos’ta Genel Başkan seçimli olağanüstü kongre kararı almak için toplandığı saatlerde, Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ak Parti’ye döneceğini basın aracılığı ile açıkladı.
Bu açıklama kafaları karıştırdı. Ak Parti’de kriz fırsatçıları bu defa hedefe ulaşacakları hissine kapılarak ortaya atladılar. Sayın Gül’ün istifa ederek kongrede aday olacağı masalını uydurarak ortalığı bulandırmaya bile kalkıştılar. Ancak hemen söyleyeyim, bu defa da avuçlarını yalayacaklarından şüphem yok.
Ay sonundaki kongrede hem Genel başkan hem de Başbakan seçilecek. Olağan üstü bir durum olmazsa bu yılsonu veya gelecek yıl yapılacak genel seçimde Ak Parti bu genel başkanla seçime girecek. En azından şimdilik, Sayın Abdullah Gül’ün de Ak Parti’ye döndüğü takdirde, kendine verilecek her görevi gocunmadan yerine getireceğini düşünüyorum.
Öte yandan, eğer bir gün Ak Parti’ye bir alternatif çıkacaksa bunun da tıpkı Erbakan döneminde olduğu gibi yine Ak Partili kadrolar tarafından oluşturulacağını söylemek de sanırım çok uçuk bir kehanet olmaz.
Hemen herkesin merak ettiği husus ise, 27 Ağustos’ta kimin Genel Başkan olacağıdır. Siyasette bir günün bile uzun bir süre olduğu düşünülürse, tahminler bizi yanıltabilir. Hiç şüphesiz bu kararı verecek olan da yine Sayın Başbakan’dır. Başbakan bu kararı verirken, hem kendisi ile uyumlu çalışacak, hem de Ak Parti’yi en azından şu an ki konumundan daha geriye götürmeyecek bir kişiyi Genel Başkan olarak yerine oturtacaktır.
Peki, bu kişi kim olabilir?
Benim gönlüm Sayın Gül’den yana idi, ama en azından şu an için bu pek mümkün görünmüyor. Sayın Gül dışındaki adaylara gelince aklıma gelen iki isimden ilki Ak Parti’de iki numaralı koltuğun sahibi ve Başbakanın Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklayan Mehmet Ali Şahin’dir. Şahin aynı zamanda pazar günkü balkon konuşmasında Başbakan’dan sonra ilk anons edilen isimdi. Diğeri ise ismi uzun süredir gündem de olan ve Başbakan’ın Askeri Şûraya katıldığı günlerde mitingler yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’dur. Sayın ŞAHİN’nin ılımlı kişiliği Cumhurbaşkanı ile uyumlu çalışmasında bir avantaj sağlarken, Sayın DAVUTOĞLU’nun hırsı Ak Parti’yi geleceğe taşıma adına öne çıkmaktadır. Üçüncü isimler de zayıf da olsa ihtimal dışı değildir.
Değinmek istediğim diğer bir husus da Sayın Başbakan’ın balkon konuşmasıdır. Konuşmaya, bana göre öne çıkan hususlarla ilgili bir iki cümle ile temas etmek istiyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki balkon konuşması benim için tatminkârdı. Nedeni de 28 Ağustos’ta seçilmiş biri olarak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişinin, bazı azınlıkların kışkırtmasına kapılmayıp, her kesimi kucaklayıcı ve Devletin Başına yakışır bir üslup kullanması idi. Gerçekten de Başbakan tam bir Devlet adamı vakar ve duruşu ile cumhura hitap ederek, koltukta oturduğu sürece hizipçilere ve tetikçilere prim vermeyeceğini dost düşman herkese net bir şekilde gösterdi.
Bana göre bundan sonra Türkiye’nin önün açılmıştır.
Gelelim yazıya başlık olan “yorgan” meselesine. Hani Nasrettin Hocamız fıkrasının sonunda der ya “Yorgan gitti kavga bitti” diye. Bizde yorgan gitti, kavga ise daha yeni başlıyor. Beni takip eden okuyucularımın kolayca tahmin edebileceği gibi buradaki yorgan, Ekmeleddin Bey’in daha ilk turda kaybettiği 12. Cumhurbaşkanlığı’dır.
Geçen haftaki yazımda “el elin eşeğini türkü çağırarak arar” dediğim MHP ve CHP’liler, şimdilik hezimetin sorumlusu olarak seçime katılmayan % 24’lük kesimi göstererek bunalımdan sıyırma çabasındalar. Ancak bu özellikle CHP için sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü madalyonun gerçek yüzü önümüzdeki günlerde Baykal ve sırada bekleyen diğer aç kurtlar tarafından Kılıçdaroğlu’na gösterilecektir. Yani anlayacağınız sevgili okurlar gelecek birkaç hafta içinde kurultay tam tamları eşliğinde “CHP de son bahar şenlikleri” başlayacaktır. Şimdiden ön sıralarda yerinizi ayırtmanızı hararetle tavsiye ederim.
Bakalım, şimdilik % 24’lük seçim kaçaklarına yüklenen yorgan kavgasını kim kazanacak?
Bir tahminim var ama söylemeyeceğim. Çünkü nefsimin gurura kapılıp beni alt etmesinden korkuyorum!
Hadi! Size iyi seyirler…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.