AVM’ye gel AVM’ye
Ankara Ticaret Odası, bu yıl da “alışveriş festivali” düzenliyor.
Adına “shopping fest” denilen etkinlikte,
“AVM’ye gel AVM’ye” reklamları ile Başkentliler alışverişe teşvik edilecek yine.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan festival, neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor.
Reklam boyutu örneğin…
Bohçacı kadın çığırtkanlığı bile daha temiz, daha dürüst, daha samimi.
TOBB’un da desteklediği ilkinde “tanıtım yüzü” diye yabancı bir manken getirilmişti ve bir iki saatlik “tanıtım şovu” için 700 bin TL ödenmişti.
Esnafın aidatlarından oluşturulan festival bütçesinden tabi.
Aynı bütçeden şehrin hemen her yeri reklam afişleri ile donatıldı.
Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla, otobüsler ayarlandı…
Süslenip, içlerine birbirinden garip insanlar doluşturuldu…
Brezilya Rio Karnavalı’nı çağrıştıran acayip müziklerin yükseldiği o otobüsler şehrin merkezi yerlerinde dolaştırıldı.
(İçindekiler adına ‘dans’ dedikleri acayip hareketler yapıyordu tabi bu arada.)
Bununla da yetinilmedi…
Yine tanıtım ayağına, Kızılay gibi merkezi yerlerde sokak defileleri düzenlendi.
Para bol nasıl olsa… Ajanslar, mankenler ayarlanmıştı.
Podyumlar kuruldu caddelerde, sokaklarda.
Bangır bangır çalan müzikler altında mankenler yürütüldü buralarda.
Yarı çıplaktı her biri.
Sözde “elbise” olan üzerlerindekilerden daha ziyade açıkta olan “etlerini” pazarlıyorlardı.
Bu yıl ki festivalde bir de “en uzun süreli defile” rekoru denenecekmiş.
Bu şekilde Başkent’imiz dünyaya tanıtılacak; yerli ve yabancı turistlerle Ankara’mızın ekonomisi gelişecekmiş.
Tam bir kepazelik.
***
Alışveriş ihtiyaç ve imkana göre yapılır.
İhtiyacı olan parası da varsa gider alır.
“Festival” adı altında türlü reklam, tanıtım ve çekilişle nefisleri cezbetme yoluyla insanları alışverişe çekmek nasıl bir şey?
Ahlaksızlık değil de nedir bu?
Ve bu ahlaksızlıkla olan yine garibana olmuyor mu?.
Parası olanın reklama mı ihtiyacı var?
Canı istesin yeter, gidip alıyor.
Onlar çok iyi takip ediyor trendleri, modayı; sezonun in’lerini, out’larını.
Bu ahlaksız reklamlar garibana söküyor birtek.
“Kampanya”, “sudan ucuz” temalı reklamlarla gariban can evinden vuruluyor çünkü.
Kimi fırsat diye düşünüp, kimi ise mahalle baskısıyla harcama yapmaya yöneliyor.
Bu insanların pek çoğu da, kredi kartı yoluyla aslında olmayan “para”yı harcıyor.
Garibanın cebinde olan/olmayan üç kuruşuna göz dikiliyor.
Yazık mı değil?
***
Ayrıca bu festivalin küçük esnafa katkısı nedir, bu da tartışılır.
(2012 ve 2013’te düzenlenen festivallerde yerli küçük esnaf bu işten ne kazanmış açıklasınlar da görelim.)
ATO’nun üyelerinin çok önemli bir bölümünü küçük esnaf oluşturuyor.
Oda bütçesinin çok önemli bir bölümünü de bu esnafların aidatları oluşturuyor.
Bu bütçeden ahlaksızca yapılan reklamlarla insanlar AVM’lerin kucağına itiliyor.
Çarka bak çarka!
Yerli küçük esnaf zaten son yıllarda AVM’lerin tehdidi altında.
İş yapamadıkları için dükkan kirası, elektrik, su, telefon borçlarını dahi borçlanarak öder bir hale gelmiş durumdalar;
Borcu borçla kapatıyorlar.
Buna karşın AVM Ciro Endeksi 2014 Mart ayında geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 5.8 artarak 147 puana yükselmiş.
ATO’nun alışveriş festivali ile bu endeks biraz daha yükselecektir.
Yükselsin yükselsin de, böyle mi olmalı bu?
İnanın aklım almıyor.
En çok da, bu işlerin böylesi bir dönemde yapılıyor olması garibime gidiyor.
ATO, TOBB, Büyükşehir Belediyesi…
Muhafazakar yöneticiler eliyle yönetiliyor malum ve ortaklaşa düzenledikleri festival ortada.
Sol zihniyet döneminde yapılmış olsaydı böyle bir festival,
Muhafazakar medyamız yeri yerinden oynatırdı eminim ki.
Ama bugün olunca bu yönleri görmezden geliniyor.
Olmuyor abiler, olmuyor.
Sağın, muhafazakar kesimin bu tür “etkinlikleri”, CHP zihniyetine oranla toplumda çok daha büyük tahribat oluşturuyor.
Bunu anlayıp, gözümüzün önüne bakmalıyız derim ben.