Tehlikenin farkında mısınız?
Köşk’teki veda resepsiyonunda Hayrünnisa Hanım’ın bazı yazarlara söylediği sözler tartışılıyor iki gündür.. 28 Şubat’ta bile bu kadarının yaşanmadığından asıl intifadayı kendisinin başlatacağına kadar bir dolu söz. İnanılır, akıl alır gibi değil. Abdullah Gül, 28 Ağustos sonrasına dair tamamen dengeli, her kelimesi üzerinde saatlerce düşünülmüş, aralara ince ince mesajlar serpiştirilmiş öyle ölçülü bir sohbet toplantısı yaptı ki.. Bugün bana nasıl yorumlarsın deselerdi ancak şöyle derdim; “… Gül yeni bir hareket başlatma niyetinde değil, 21 Ağustos MKYK’sından çıkan kongre tablosuna tamamen destek olacak, partisine fikren ve fiziksel olarak destek verecek ama Ankara’da genel merkez koridorlarında değil, bir Eski Cumhurbaşkanı hangi şartlarda destek verirse o şekilde vs…” Resepsiyonun ertesi günü sabah bir meslektaşım, görüş almak için bana; “Peki Hayrünnisa Hanım’ın açıklamalarını nasıl yorumluyorsun?” diye sorduğunda açıkçası çok da anlamamıştım.. Abdullah Gül bile, interaktif bir söyleşide can yakan cümlelere bire bir muhatap olmamak adına soruları önceden alıp, cevaplarını gruplayarak verirken eşi beyanat vermiş meğer basına.. O geceye dair hatıram şu; basınla yaptığı söyleşiyi zaten biliyorsunuz.. Orada gündemdeki konuları konuştuk. Yazıldı-çizildi.. Onun dışında ise Hayrünnisa Hanım’ı, basına mülakat verirken görmedim. Nokta. Gül çifti ile selamlaştım, Abdullah Gül ile tamamen siyaset dışı bir minik-zarif söyleştik, (zaten yorucu bir hafta geçirdiğini düşünerek) nezaketen cevap vermek zorunda kalmasın diye Hayrünnisa Hanım’a hâl-hatır bile sormadım. Ama buna rağmen Hayrünnisa Hanım’ın, bunca lafı söylediğini de öğrenmiş olduk… (-ki yalanlanmadığına göre doğru kabul etmek lazım) anlaşılan o ki iyice dolmuş.. Dolmuş ve o an karşısına çıkan kim varsa hesapsızca boşaltmış içini. Murat Yetkin’e dert yanmış, Abdülkadir Selvi’ye tepki göstermiş, Mehmet Akarca’ya sitem etmiş… Sonuç?. Hürriyet Gazetesi’nde, Cumhuriyet Gazetesi’nde, paralel medyada manşet..
28 ŞUBAT VE 367 MEDYASI
“Tehlikenin Farkında mısınız?” diyerek kendi başörtüsü üzerinden rejimin tehlikeye girdiği yaygarasını kopartan Cumhuriyet Gazetesi’nde şimdi Bayan Gül’ü manşette görmek ne ilginç olmuş.. Murat Yetkin hele.. Uzun yıllar ismi Radikal Gazetesi ile özdeşleşmiş bir isim.. Hani şu ünlü “Muhtar Bile Olamaz” manşetini atan Radikal Gazetesi.. Sahi o manşet niye atılmıştı?. Abdullah Gül’ün, haklı gururunu yaşayarak “ben kurdum” dediği hareketin önünü kesmek için atılmamış mıydı?.. Peki ya bugün yine Hayrünnisa Gül’ü manşet yapan Hürriyet Gazetesi… Sayın Abdullah Gül’ün kurduğu hareket başlayamasın diye, Erdoğan’dan söz ederken “Siyasi Hayattı Bitti” manşetini tercih etmişti.. “O günlerde bile böyle olmadı” dediğiniz günlerin hatırası bunlar.. 28 Şubat günleri.. Daha 27 Nisan’a hiç gelmedim. 367 maskaralığına çanak tutan medya da aynı medya değil miydi?. “Sözde değil özde” medyası… Neydi dertleri?.. Bugün dertleştikleri Hayrünnisa Hanım’ın baş örtüsü.. Peki Abdülkadir Selvi’nin temsil ettiği medya?. Yorumsuz…. Son not.. Acaba Sayın Gül, o sözlerin basında çıkmasının ardından; “benim söyleyemediklerimi eşim söylemiş” deyip içten içe rahatlamış mıdır, yoksa “söylenecek olsa lisan-ı münasiple ben söylerdim, bir çuval inciri berbat etti” mi demiştir?. Bu sorunun cevabını bilen varsa, 28 Ağustos sonrası siyaseti de öngörüyor demektir.. Kalın sağlıcakla.