Serdar Arseven

Serdar Arseven

Sayın Gül gelir mi bu “paralel” tezgâha!..

Sayın Gül gelir mi bu “paralel” tezgâha!..

“Etrafınıza dikkat Sayın Abdullah Gül!”

“Etrafınıza dikkat Sayın Hayrünnisa Gül!”

“Dostane uyarı”da bulunma görevini ilk defa bugün yerine getiriyor değilim.

Birçok yazımda vardı.

Son vakitlerdeki yazılarımda yoğunlaştı.

Dedim ki mesela; 

“Türkiye’nin 2023 hedeflerini ulaşmasını canı gönülden arzu ettiklerinden şüphe etmediğimiz bütün ‘dostlarımızın’ son derece hassas davranmaları gerekmektedir. Etraflara dikkat!..”  (5 Ağustos 2014 tarihli Yeni Akit gazetesi) 

Sayın Abdullah Gül’e siyasi hayatının en kritik dönemlerinde kendisine duyduğum sevgi ve saygıdan dolayı destek vermiş bir kardeşi olarak, dostane uyarılarda bulunmayı görev telakki ettim.

Ediyorum.

Pekii…

Sayın Hayrünnisa Gül’ün hissi çıkışından sonra vaziyet nasıl bir hâl almıştır?..

Çok açık bir şekilde ifade edeyim:

Bu çıkış, “fitnecilerin” arzu ettiğinin tam tersi yönde sonuçlar verecektir.

Sayın Hayrünnisa Gül, tepkisini içinde biriktirmemiştir.

Ben “sinsi” hareketçilerden korkarım.

Hanımefendi’nin tavrı, AK Parti açısından iyi olmuştur.

Bölünme ihtimalini iyiden iyiye azaltmıştır.

Paralel yapının dünkü manşetlerine bakın; Hayrünnisa Hanımefendi’nin hissî çıkışından bile medet umacak duruma geldiklerini göreceksiniz!..

Bunlar, “yakın çevreye” yerleştirdikleri elemanlarının yönlendirmelerinden arzu ettikleri sonucu çıkartabileceklerini zannediyorlar.

Gezi tezgâhı olmadı, 17 Aralık olmadı, yerel seçimde şer ittifakı olmadı, çatı adayı olmadı, olmadı, olmadı, olmadı…

Eee, ne kalıyor geriye…

Fitne!..

“Böl, parçala, yut!”

İngiliz oyunu!..

Muhtereme Gül’ün yoğun hissiyat baskısından dolayı tam olarak ifade edemediği meramını anlamayacak ne var.

“Desteklediğim isim Başbakan olursa ben de bundan o biçim faydalanırım!” yaklaşımıyla girişilen “kardeşlik hukukunu zedeleyici” gayretkeşliklere tepki.

Bir de sosyal medya ile çok haşır neşir; orada abuk sabuk sataşmalar yapıyor, birçok hesap “paralelcilere” ait.

Bu takım  “AK Partiliymiş gibi yapıp” Abdullah Bey ile Hayrünnisa Hanım’a biçimsiz ifadelerle yüklenince hissî reaksiyonlar gelebiliyor.

Muhtereme Hayrünnisa Gül, “twitleri katlamak için” Hazret-i Peygamber (SAV)’ın muazzez ismini bile istismardan kaçınmayacak tıynetteki bir anlayışın tezgâhlarını ne bilsin.

Şimdi…

O paralel mevkutenin dünkü manşetini gördüğünde anlamıştır meseleyi.

“Fitne” oyununu görmüştür.

Tecrübe bitmez.

Tezgâh açık ama bu kez de tutmayacak Allah’ın izniyle.

Paralel yapıyı öyle planlı programlı hareket edebilen bir yapı olarak düşünmeyin.

Bir takım menfaatler dağıtılıyorsa bir şeyler oluyor.

Dağıtılamıyorsa yapı; dağıtıyor, saçmalıyor.

Bugüne kadar yaptıklarına bakın; sürekli olarak “karşıtlarını” artırıp “dostlarını” eksilttiler!..

Bunların medyasındaki herhangi biri nereye gitse, şüpheyle karşılanıyor.

CHP’liler, MHP’liler, Saadet Partililer, Büyük Birlik Partililer, bunları gördüklerinde “ağızlarına” fermuar çekiyorlar.

Girip çıktıkları yerlere “böcek” yerleştirip yerleştirmedikleri konuşuluyor.

Herkes “Bunlar beni de dinlemişlerdir!” havasında.

Bunların otellerinde, şöyle ailece gidip de huzur içinde bir tatil yapabilecek kaç kişi var?..

Bütün Ehl-i Sünnet oluşumlarla köprüleri çoktan atmış durumdalar.

Güven kaybı çok derin; AK Parti yok olsa bile bu güven bunalımını aşamazlar.

Siyonizm desteğine güven de bir yere kadar; o takım  miadı dolmuş hareketleri sırtında taşımaz, yenileri ile işbirliği yapar!..

Toplumsal tabanını, güvenilirliğini tamamen yitirmiş bir hareket hangi taktiklerle nereye gidebilir?..

Birkaç muhalefet partisiyle kurulan ve o muhalefet partilerinin tabanlarını da fevkalade rahatsız eden “suni işbirlikleri” ile nereye kadar?..

Taşınabilir bir yük mü bu?..

Rahmetli Erbakan Hoca’ya tezgâh, Cübbeli Ahmet Hocaefendi’ye tezgâh, Salih Mirzabeyoğlu’na tezgâh, size tezgâh, bize tezgâh, ona tezgâh, buna tezgâh…

Yok Erbakan Hoca’yı sevmem, yok Ecevit’i sever Mesut Yılmaz’ı sayarım…

Eeee…

Bir yerde deniz bitiyor!,,,

Demem o ki, eğer stratejik hareket edebilmiş olsaydılar kendilerini böylesine “yalnızlığa” mahkûm etmezlerdi.

Kendilerine “açılım” alanları bırakırlardı.

Bir de “erken” hareket etmezlerdi.

AK Parti’deki üç dönem kuralının da iyice işlerine yarayabileceği dönemleri beklerlerdi.

Operasyonlarını, 2015 seçimine çok yakın bir zamanda gerçekleştirirlerdi!..

Özetle AK Parti’yi bölme plânı tutmaz!..

Sayın Abdullah Gül bu ucuz oyunlara gelmez.

Muhalefet de  umutsuz vak’a…

Sayın Abdullah Gül’ü “AK Parti’yi bölmeye davet ediyor!”  Devlet Bahçeli bey, şu hale baksanıza!..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi