KOŞANER IŞIK MI SAÇIYOR ISLIK MI ÇALIYOR?

KOŞANER IŞIK MI SAÇIYOR ISLIK MI ÇALIYOR?

Jandarma komutanlığında ki devir teslim törenine Işık Koşaner’in konuşması damgasını vurdu. Koşaner, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ünde bulunduğu törende, AB uyum yasalarına dikkat çekerek çıkan yasaların –terör yokmuş-gibi çıkarılmasını eleştirdi. Bazı bölgelere mahsus olmak üzere yeni yasal düzenlemeler yapılması gerektiğine işaret etti. Ayrıca son günlerde Ergenekon davası etrafında jandarmaya yöneltilen eleştirilerin haksız olduğunu dile getirdi.
Koşaner’in konuşması bir çok açıdan eleştirilmeyi hak ediyor;
Bir defa Asker’in bu şekilde, siyasi konularla ilgili görüş ve düşüncelerini serdetme yetkisi yoktur.  İç hizmet kanunu bu tip davranışları yasaklayarak müeyyideye bağlamıştır. Bunu Kara Kuvvetleri komutanlığını devralmaya hazırlanan bir komutanın bilmemesine imkan yok. Kaldı ki, bu ülkenin başbakanı ulaşılmaz bir insan değil. Varsa Askerin bazı çekinceleri, bunu dile getirmenin yeri toplumun önü değil, ilgili yasal zeminlerdir. Koşaner in bu yolu seçerek toplumdan çok, ordunun içine mesaj vermek istediğini düşünüyorum.
Son günlerde belli çevreler Askeri siyasetin içine çekmek için gece gündüz çalışıyor. Kimi konularda hükümetle Asker arasındaki uyum  bazılarının uykusunu kaçırıyor. Kabus görmüş gibi sağa-sola Komutanların pasif kaldıklarını, hükümete diş göstermek gerektiğini empoze ediyorlar. Bu tür eleştiriler Koşaner’i konuşmak zorunda bırakmış olabilir. Böyle bile olsa bir kurmay subayın kışkırtmalara gelmesi doğru değildir yasal zeminlerde konuşması gerekir. Demokrasilerde doğru olan kendi işini yapması, siyasi iradenin gösterdiği görevleri yapması ve düşüncelerini yasal zeminlerde değerlendirilmeye alınmak dileği ile hükümete sunmaktır. UNUTULMAMALIDIR Kİ gerçek demokrasilerde yönetme hakkı yalnızca siyasi iradenindir. Bunun başka şekli olamaz.Yoksa Koşaner, zımnen AB ye karşı hükümetin elini kuvvetlendirmek adına mı konuştu,tartışılır.
Koşaner’in endişelerine gelince..
Bu ülkenin otuz yıldır yıkıcı bir terör saldırısına uğradığı doğrudur. Siyasi irade elbette ki terör yok muş gibi davranamaz. Çıkan her yasa mutlaka içinde bulunduğumuz şartları dikkate almalı ve mutlaka bir ihtiyacın neticesi olmalıdır. Ancak asıl rahatsızlığın Ulusal programdaki Jandarmanın İç işlerine bağlanması düşüncesinden kaynaklandığı anlaşılıyor. Hükümetin bu tavrı doğrudur. Hatta bu çok geç kalmış bir düzenlemedir. Son Ergenekon operasyonu bile Jandarmaya neşter vurulması gerektiğini gözler önüne seriyor. Güneydoğu’ya PKK ile mücadele etmeye gidenler, PKK ile mücadele dışında her işi yapmışlarsa, yapılacak iş bellidir.Koşaner’in alınmasına gerek yok. Bu ülkede kimse Ordusunu bir bütün olarak karalama, aşağılama yanlışına düşmez. Ama her kurumda bulunan çürük elmaları tasnif etmek ve,dışlamakta  kimseyi rahatsız etmemelidir. Son Ergenokon iddianamesine göre  Veli Küçük’ün, Arif Doğan’ın, Şener Eruygur’un yaptıklarının hangisi doğru? Vatan nöbetinde olması gereken bazı askerlerin İP’nin bayrak mitinglerinde ne işi var? Bunu sorgulamak niçin Askeri kurumsal olarak suçlamak olsun. Veli Küçük, Veli Küçüktür. Şener Eruygur, Şener Eruygur’dur, o kadar. Bu kişilerin eleştirilmesinden rahatsız olmak, onlara dönük eleştiriyi TSK’nin kurumsal kimliğine yönelik kabul etmek asıl- askeri-aşağılamaktır. Bir müessesede  bu kadar illegaliteye kaymış adam nasıl çıkar. Asıl rahatsız olunması gereken budur. Türkiye AB’ye girer veya girmez. Bu o kadar önemli değil. Önemli olan, demokratik ve hukuki standartların yükseltilmesidir. Ulusal programda Jandarma’nın Batı’daki benzerleriyle aynı statüye çekilmesi doğrudur. Gerekirse bazı Batı ülkelerinde olduğu gibi kır polisi kurularak, jandarmanın iç asayişle ilgili görevine son verilmelidir. Türkiye güvenliğini şeffaf, denetlenebilir yapılarla daha iyi korur. Telaşa ve kırgınlığa hacet yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi