Yeni Türkiye’de Yazı Dili
Def gibi gerilmiş, gruplar arası çizgiler iyice belirginleşmiş ve kelimeler bile ideolojik sembol zenginliğiyle dans etmiş bir Türkiye’de yazı yazmak kolaydı. Geç bir mevziye... Yükle ökfe dilini... Üstüne biraz zekâ sosu dök... Salla kelimeden mermileri karşıya... Yazıdaki öfkeye takılan, zekâya bayılan, üsluba tutulan okusun yazıyı. Hiçbir konu bulamadığın günlerde, öfkeyi körükle, yeter... Toplumda bu kadar öfkeli insan varken, en güzel sermaye öfkedir yazar için.
Yıllardan beri Türkiye’nin en iyi yazarları olduğu söylenen yazarlar, en öfkeli yazı yazan yazarlardı. Her dönem kendi öfkelilerini yarattığı için, yazarların cephesi ve öfkeli dile maruz kalanlar değişse de, değişmeyen tek şey öfke idi. Doğrudan öfke veya öfkenin değişik tezahürlerinden ironi, hiciv, alay ve değersizleştirme dili, yıllarca yoğun bir şekilde kullanıldı ve hâlâ kullanılmakta.
Türk aydınının cumhuriyet döneminde öfkeden başka bir dil üretememesi, sosyo-politik verimsizliğin bir göstergesidir. Bunca yıldır, en güçlü bireysel ve toplumsal duygu öfke imiş ki, kallavi yazarlar hep öfke dili kullanmış.
Millî şef döneminden itibaren sürekli bir öfkeli muhalif dil geliştirenler, nihayet iktidara geldiler ve kısa zamanda da gideceğe benzemiyor. Şimdinin öfkeli muhalif dili, düne kadar bürokratik ve kültürel iktidarı ellerinde bulunduran laikçiler tarafından kullanılacak.
12 yıldır zaten bu dil kullanılıyor. Fakat dikkatinizi çekiyor mu bilmem, bu dili kullanan laikçi kemalistler, gittikçe marjinalleşmeye, periferiye itilmeye başladı. Toplum, kendi değerleriyle kavga eden yazarları ve yazıları pek okumuyor artık. Bir kaçyıl sonra bu familyadan kimse kalacağını zannetmiyorum. Bu, aynı zamanda öfke dilinin de sona ermesi demektir ki bu da bu ülke için hayırlı bir sonuçtur.
Yeni Türkiye’de zor tesis edilecek dil, iktidar dilidir. 80 yıl öfkeli ve muhalif bir dil kullananlar, bu alışkanlıklarından nasıl vaz geçecekler?
Yeni Türkiye’de ne keskin sınırlar olacak (Mesela CHP’nin muhafazkarlaşması.) ne de toplum def gibi gerilecektir. (Toplumu gerenler olacaktır ama onlar marjinal kalmaya mahkumdur.) Bir süre sonra iktidar taraftarları, muhalefet için yazı yazmaya ihtiyaç bile hissetmeyeceklerdir.
Peki yeni Türkiye’nin iktidar dili nasıl oluşturulacaktır?
80 yıllık öfke refleksi, iktidar diline nasıl dönüşecektir? Olumsuzlamaya, kötülemeye ve lanetlemeye alışmış bir dil, projeci bir dile nasıl dönüşecektir?
Son 12 yılda da gördük ki, siyasi iktidar pratik-pragmatik projeci bir tavır takınırken (Bu projeciliği eleştirme hakkımız mahfuzdur.) iktidarı destekleyenler, okuyana bıkkınlık veren yuvarlak laflardan öte bir şey diyemiyorlar. Bir kaç yazar dışında, meselenin gelecek projeksiyonlu, felsefî temelli ve yeni kuşakları kuşatıcı toplumsal proje dili geliştirdikleri görülmemektedir.
Yeni Türkiye’nin aydınları, eski Türkiye geleneklerini devam ettirirlerse, başbakan Davutoğlu’nun vizyonunu kavrayamazlar. İşte yeni Türkiye’nin temel sorunu da budur: Aydınların dillerini değiştirememeleri. Maddi kalkınmadan, duble yollardan, hava alanlarından, köprülerden, kanallardan (Yani müteahhitlik işlerinden) daha önemli bir sorundur yeni dili kurmak ve kullanmak. Aydınlar yeni dili geliştirmediği sürece, iktidar da basit projecilik zihniyetinden öte gidemeyebiir. İşi sadece Davutoğlu’na yıkmamak lazım. Sorun düşünen her yerli aydının sorunudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.