Çan-Kaya’dan Ak-Saray’a Yeni Türkiye
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı. Azerbaycan’a giderken, Çankaya Köşkü’nde oturmayacağını, Atatürk Orman Çiftliği’nde yapımı devam eden yeni Başbakanlık binasında yapılacak konutta ikamet edeceğini açıkladı: “İnşallah yeni yapılan binalara cumhurbaşkanlığı olarak taşınmayı planlıyoruz. Şu andaki Cumhurbaşkanlığı binasına da aynı zamanda konutlarına da başbakanımızın taşınmasını aramızda planlamış durumdayız.”
Erdoğan’ın bu sözleri, konunun sadece “Cumhurbaşkanı’nın nerede ikamet edeceği konusu” olmadığını, beraberinde hem “Cumhurbaşkanlığı”nın Çankaya’dan taşınacağını, hem de “Çankaya Köşkü’nün yeni Başbakanlık Binası olacağı”nı gösteriyordu. Nitekim bu açıklamadan sonra, Başbakan Davutoğlu konuyu daha da somutlaştırarak kesinleştirdi. Bunu yaparken kullandığı ifadeler bence çok manidar. Dedi ki:
“Son Cumhurbaşkanı seçimi Türkiye’de siyasetin öznesini değiştirdi. Toplumsal mutabakat ancak özgür siyaset üzerinden sağlanabilir.... Atatürk Orman Çiftliği de Atatürk’ün adıyla anılan bir yer. Bunun arkasında bir sembolizm aramamak gerekir. Atatürk’ün ....en büyük mirası Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Mekânların ötesinde eğer Türkiye’yi idare edencumhurbaşkanı, başbakan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kudretini, etkinliğini, şefkatini, halkıyla ilişkisini yeniden tanzim etmiş ve yeni bir ufka yöneltmişse, mirasa sahip çıkmak böyle olur.”
Davutoğlu’nun bu sözleri, “Eski Türkiye”nin sembollerinin değiştirileceğini, “Devlete sahip çıkmak”la beraber, “Devletin sembolleri”nin, “siyasetin öznesi”nin, “devlet-millet ilişkileri”nin, “Devletin kudret, etkinlik ve halkla ilişkileri”nin yeniden tanzim edileceğini, artık “yeni bir ufka yöneltileceği”ni açıkça ilan eden sözler.
Gerçi Davutoğlu’nun sözlerinde “Yeni Türkiye” vurgusu yapılırken bile “M.Kemal’e bağlamak zorunluluğu” görülüyor, ki tek başına bu bile “Yeni Türkiye” kavramının içini boşaltmaya yeter de artar. Ancak ben bunu, “şimdilik, mecburiyetten” diye okumayı tercih ediyor, Davutoğlu’nun ifade ettiği manaya geçiyorum.
Artık “eski Türkiye’yi sembolize eden merkez” olan Çankaya’nın değeri düşürülerek,“Cumhurbaşkanlığı seviyesi”nden “Başbakanlık seviyesi”ne indirilecek. Böylece Devlet,“Çankaya merkezli yapılanma”yı terkedecek. Bu, “tümden yenilenmenin psikolojik altyapısı” bakımından çok önemli. “Yeni Türkiye’nin yeni bir merkezi” olacak ve“topyekûn değişim” için yola çıkılacak. Yeni sembol, adında “Çan” olan merkez değil, “Ak”olan, “aydınlık”ı, “beyaz bir yeni sayfa”yı önceleyen merkez olacak. Bu merkezin, yani Zira inşa edilen “yeni cumhurbaşkanlığı binası”nın adını, Başbakan Davutoğlu şöyle açıkladı:“Ak Saray.”
Yani Cumhuriyet, “Çan-Kaya”dan “Ak-Saray”a “keskin bir geçiş” yapmış olacak ve “2003 vizyonu”nun temelleri bunun üzerine bina edilecek.
Bu “Ak Saray” meselesi çok önemli. Bir yerde ABD Başkanlarının oturduğu “Beyaz Saray”ı da çağrıştıyor. Malûmunuz, “ak” demek, “beyaz” demek. Yine, Türkiye “Başkanlık sistemi”ne geçmeye hazırlanıyor ve nasıl ki ABD Başkanları “Beyaz Saray”da oturuyorsa, Türkiye Başkanları da bunun muadili olarak “Ak Saray”da oturmuş olacaklar. Ancak, yine de buradaki “Ak” kelimesinin taşıdığı “ak, aydınlık, temiz, pak, dürüst, sıkıntısız, problemsiz”vb. anlamları esas almak daha yerinde olacak. Zira “Yeni Türkiye”nin “eskisi”nden en önemli farkı, “Batı taklitçiliği”nden sıyrılmak/kurtulmak olmalı.
Bu kapsamda diyebiliriz ki bu ikinci anlam, “Batı özentisi ve taklitçiliği” üzerine, “Batı’dan aynen alınan değerlerin topluma zorla dayatılması” üzerine kurulu ve bunun sembolü olarak “Batı’nın inanç sistemi”ndeki “Kilise Çanı”nı sembolleştirip “Çan-Kaya” merkezli olarak kurulan Devlet sisteminin/rejiminin; şimdi yenilenerek “Ak-Saray” merkezli bir “öze dönüş”e çevrilmesini çağrıştırması bakımından da çok önemli. Ancak...
Yeni Türkiye, sadece “Çan-Kaya”dan “Ak-Saray”a geçmekle kurulmuş olmaz. Önce “Çan-Kaya”yı “Ezan-Kaya”ya döndürmek, ardından da Cumhuriyet’in bu milletin “inanç, kimlik ve kişilik değerleri” için yürütegeldiği tüm “karanlık”larını aydınlatmak, “kara”ları aklamak, “karadelik”leri bir daha canlanmayacak şekilde işlevsiz bırakmak lazımdır.
Nasıl olacak bu?
Tabiî ki “asl”a dönerek; rejimi/sistemi milletin “inanç, kimlik ve kişilik değerleri”ne göre yeniden biçimlendirerek...
Eğer bu yapılırsa, “Çan-Kaya”dan “Ak-Saray”a geçilmesinin esaslı bir anlamı olabilir.
Bunun için, önce “Batı’dan alınma bütün yasaların değiştirilmesi” lazım. “Anayasal düzenin Laik-Kemalist karakteri”ne son vermek lazım. “Hilafet’in serbest bırakılması ve yeniden kuruluşunun önündeki engellerin kaldırılması” lazım. “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yeniden Şer’iyye ve Evkaf bakanlığı’na dönüştürülmesi” lazım. “Hayatın, helal-haram hudutlarına göre tanzim edilmesi” lazım.
İşte bu yapılırsa, “Çan-Kaya” artık “Ezan-Kaya” halini almış olur. Aksi taktirde, “Çankaya Köşkü”nden “Ak Saray”a taşınmak, “Ak Saray”ın “Beyaz Saray”dan mülhem “yeni bir Batı özentisi” olmasından başka bir anlam ifade etmez.
Sanırım, asıl amaç bu olmasa gerek, değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.