11 Eylül ve IŞİD
Bugün, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika’nın ekonomik merkezi ikiz kulelere ve güvenlik merkezi Pentagon’a yapılan meşkûk saldırıların yıldönümü. 3 bin civarında insanın ölümüne, 10 milyar dolar da maddi zarara yol açmıştı.
Ben gerçek failleri meçhul desem de eylemi El Kaide üstlendi. Örgütün lideri Usame Bin Ladin, Arapça yayım yapan El Cezire televizyon kanalında eylemleri gerçekleştiren gençlerden bazılarının görüntüleri eşliğinde gençleri nasıl eyleme hazırladıklarını ve yapılan eylemlerin kendine göre meşru gerekçelerini bütün dünyaya ilan etmişti.
11 Eylül sonrası da El Kaide sivilleri ve Batılı şirketleri hedef alan eylemler yaptı. Bali, İstanbul (15-20 Kasım 2003), Madrid (11 Mart 2004 tarihinde İspanya’daki genel seçimlerden üç gün önce 191 kişinin ölümüne 1800 kişinin de yaralanmasına yol açmış ve seçim sonuçlarını etkilemişti), Kazablanka, Londra bombalamaları ve bunları takip eden diğer eylemler..
El Kaide’nin gerekçesi özetle şuydu:
ABD ve şürekası Müslüman ülkelerdeki kaosun direkt sorumlularıdır. Darbeleri onlar örgütler. İsrail’i onlar dişlerine kadar silahlandırır ve korurlar. Müslüman dünyadaki diktatörleri, kralları ve katı laikçileri onlar iktidarda tutarlar. Müslüman dünyada nerede İslâmî yönelişli bir siyasi, iktisadi ve içtimai gelişme olsa onlar bunu tehdit görür ve engellerler.
ABD ve şürekası Müslümanları kendi hâllerine bırakmıyor. İslâm devleti, hilafet gibi Batı’nın paradigma dışı gördüğü Müslümanlara has ne varsa savaş açıyor. Kimi Müslüman ülkeleri de fiilen işgal edip yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürüyorlar..
Batı’nın yukarıda sayılan düşmanca tutumu müsellemdir. Eğer durum buysa o zaman Batı’nın gelip Müslüman dünyada istediği eylemleri yapmasına misilleme yapılmalıdır. Savaş, Batı başkentlerine taşınmalı, Batı’nın dünyanın neresinde çıkarları varsa oralara yönelmelidir. Müslümanlar güvenlik içinde değilse onların da güvenlik içinde olmaması gerekir.
El Kaide bu fikrin önce teorisini inşa etti sonra da tatbikatını yaptı. Bundan sonrası malum..
El Kaide’ye kadar modern dönemde İslâm’la irtibatlandırılan bu türden eylemler bilinen şeyler değildi. Modern bilgiyi sivillerin yaşadığı metropollerde tahrip gücü yüksek bombaya çevirerek insanların kalbine korkuyu hakim kılarak Batı’yı dize getirmeyi hedefledi.
Meselenin fıkhî boyutu da enine boyuna tartışıldı. Sevad-ı azam diyebileceğimiz ulemâ bu tür eylemlere cevaz vermedi. Ama El Kaide kendi fıkhını, kendi stratejisini kimseye danışmadan belirlemişti. Savaş fıkhını ulemâ bizden daha iyi bilemez, zira biz savaş sahasında fıkhın yaşayanları olarak meselenin “zikir ehli” hükmündeyiz, diyorlardı.
Biz işin teorisini ve pratiğini beraber çalışıyoruz diye savaş sahalarından uzak gördükleri ulemâya, kanaat önderlerine danışmamanın meşruiyetini üretmişlerdi.
Daha yakın zamanlara kadar insanlar El Kaide tarzını ve eylemlerini bu türden eylemlerin zirvesi olarak gördüklerinden daha yıkıcı eylemleri tahayyül dahi edemiyorlardı. Ama bu da IŞİD’le aşıldı.. IŞİD’in dinî retoriği, Müslümanlara yaklaşımı ve eylem tarzı daha neler göreceğimizin işaret fişeğidir..
11 Eylül olayları Batı için bir dönüm noktasıydı. Ama Müslümanlar için de bir dönüm noktasıdır ve fakat meselenin bu boyutu fazla çalışılmadı. Bunun sonuçlarından birisi de IŞİD’dir diyebiliriz.
IŞİD bugün, slogan ve eylemleriyle, gelecek planlarıyla bütün bölge ülkelerini ve bütün küresel güçleri bir araya getirdi. İran, Suudi Arabistan, Türkiye, Irak, NATO, Rusya, Çin, Hindistan ve diğerleri bugün orta ölçekte bir devlet gücüne ve sınırlarına sahip IŞİD’i tasfiye etmek üzere ittifak ettiler...
Bunun bölgenin geleceği adına ne manaya geldiğini iyi tahlil etmek gerekir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.