Biz Bu Filmi Görmüştük Bay Başkan
Devam eden Müslüman kıyımı, şu ana kadar bir türlü Batı’nın mühürlenmiş kalplerini harekete geçiremedi.
Biz yıllardır, Batı’nın gözyaşlarının sadece kendileri için bir de kuzey denizindeki fok kıyımları için akacağını, Müslüman kanının ise onları ferahlatacağını söylemekteyiz. Bu görüşümüzü aşırı bulanlar da, yadırgayanlar da var.
Kabul eden de etmeyen de bizim kardeşimizdir, o başka.
Bilindiği gibi El Kaide’yi ABD kurdu besledi, kullandı ve sonra da attı.
Aynı oyun İngilizlerce IŞİD üzerinden bu defa Suriye ve Irak için tekrarlanıyor.
Bütün bu planların genelde temel amacı Müslümanları kontrol altında tutmak ve petrol kaynaklarını rahatça kullanabilmektir.
Özelde ise Türkiye’yi parçalamak ve bölgeyi İsrail’in kontrolüne vermektir.
Bu görüş şimdilik size biraz uçuk bir iddia gibi gelebilir. Ama ön yargılarınızdan arınmış olarak Ortadoğu’nun son on yılını incelerseniz, hedeflere nasıl adım adım yüründüğünü görebilirsiniz.
Önce adına demokratikleştirme diyerek, Irak ve Suriye’yi kamplara ayırdılar.
Ardından kendilerine rakip olması muhtemel grupları parçalayarak, baş edebilecekleri büyüklüğe indirgediler.
Şimdi de türettikleri suni örgütlerle, hedeflerine ulaşmada engel gördüklerini “hizaya getirme” aşamasına geldiler.
Türkiye Ortadoğu’yu bu gözle incelemek durumundadır.
Görünen o ki, olay son aşamaya yaklaşıyor.
Konsolosluk yetkililerimizin de aralarında bulunduğu 50 vatandaşımız aylardır IŞİD’in elinde olmasına rağmen, halen birileri Türkiye’yi bu örgütle dalaştırmanın hesaplarını yapıyor.
Üç gazetecisi için kıyameti koparanlar, Gazze’de katledilen iki binden fazla kişiyi görmezden geliyor. Bu da yetmedi, şimdi de IŞİD’in elindeki elli vatandaşımızı da önemsemiyorlar.
Bu umursamazlığın en son örneğini Başkan Obama verdi. Bay Başkan Pazar günü yaptığı açıklamada “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütüyle mücadele stratejilerini çarşamba günü kamuoyuna açıklayacağını bildirdi. Obama, bu noktada Türkiye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün gibi Sünni ülkelerin “adım atmalarına” ihtiyaç olduğunu belirterek “Onların da müdahil olması lazım. Bu onların bölgesi, (IŞİD) onlara bizden daha çok doğrudan tehdit oluşturuyor” diyerek, başta Türkiye olmak üzere isimlerini saydığı ülkelere “aba altından sopa gösterdi”.
Bölgeye asker göndermeyeceğini açıklayan Bay Başkan’ın bu ülkelerden talep ettiği “adım atma” nın ne anlama geldiği sanırım akıl sahipleri için bir sır teşkil etmiyor.
Yani, Bay Başkan diyor ki “ya bu örgüte bulaşırsınız ya da yapacaklarımıza katlanırsınız”. Ardından da ekliyor “burası sizin bölgeniz”.
Anlaşılan o ki Bay Başkan Türkiye ve bölgenin diğer istikrarlı ülkelerini gözüne kestirmiş.
Çünkü bölgede istikrarlı ve güçlü Sünni her ülke, İsrail’e karşı birer “direniş kalesi” demektir.
Burada “kim güçlü ve istikrarlı bir düşman ister” ya da “istemez” sorularına vereceğimiz akılcı cevaplar, bizi doğru adrese yönlendirecektir. Bölgenin diğer Sünni ülkesi Müslüman kardeşlerden arındırdıkları İsrail’in sadık dostu Mısır’ın, listede olmaması sizce de tuhaf değil mi?
Ayrıca akıl sahibi herkese sormak istiyorum, Kim daha tehlikeli, IŞİD mi, İsrail mi?
İsrail bir devlet olduğu halde iki aylık bir sürede Gazze’de iki binden fazla masumu katletti. On binden fazla masum da yaralı. Yüz binlerce insan aç, susuz ve evsiz barksız sokaklarda bırakıldı.
Peki, IŞİD sahneye çıktığı günden beri savaş durumu dışında kaç kişiyi öldürdü?
Ben şu ya da bu örgütü savunmuyorum. Savaş hukuku ve yargı kararları dışındaki ölümlere de tümden karşıyım.
Ancak, kendimin birileri tarafından “enayi” yerine konmasına da tahammülüm yok.
Daha önce, biz bu senaryoyu okumuş, bu filmi de izlemiştik.
Anlayacağın Bay Başkan buradan sana ekmek yok, başka kapıya.
Bilmem anlatabildim mi?
---------------------
Not: Söz verdiğim gibi geçen hafta sorduğum soruya doğru cevap veren okuyucularımın isimlerini yayınlıyor, yanlış da olsa cevap gönderen okuyucularıma ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum. Doğru cevabı (26 krş zarar) bilenler: Ali Kaygısız, Ahmet Yoksul, Üzeyir Korkmaz, Merve Korkut, Habibe Gündeş, Elif Erol, Muhittin Yılmaz, Mehmet Karaaslan, Hüseyin Öztürk, Gökhan Erol, Fatma Gündeş, Mustafa Bektaş, Atıf Topçu, Mustafa Gürtan ve Muhammed T. Bektaş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.