Okullarda Kıyafet ve Kitap Ticareti
Okullar hafta başı açılıyor. Pek çok alanda geçmişe dair katı tutumların geride kaldığı, izlerin silindiği bir atmosferde okuyor çocuklarımız.. Tek tek anlatmayacağım. Mili Güvenlik derslerinin kaldırıldığı yani artık okullarda Albaylara Binbaşılara esas duruş göstermeyeceğimiz bir dönem geldi, beton büstler önünde bağlılık bildirdiğimiz varlığımızı armağan ettiğimiz, bir ırka mensup olduğumuz için mutluluk duyduğumuzu ilan ettiğimiz dönemleri çok şükür geride bıraktık. Eksikler yok mu? Var elbette.. Hâlâ “başörtüsü ile çocuklarımız okula gidebilir mi, gidemez mi” bunu tartışıyoruz… Garip ve bir o kadar anlamsız bu tartışmaların da en kısa sürede neticeleneceğini zannediyorum. Zira geldiğimiz nokta bunun en kuvvetli referansı. Nedir o nokta?. Kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılan değişiklik.
ARTIK KIYAFET SERBEST
Mili Eğitim Bakanlığına bağlı okul öğrencilerinin kılık kıyafetlerine dair yönetmelik, 3.madde 1.fırka “….. okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde kılık ve kıyafet serbesttir.” 2.fırka: “…… Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamaz…”.. Yönetmelik bu kadar açık ve net.. Ama her seferinde olduğu gibi buna da ‘istisna’ cümleleri ekleyerek kafaları karman çorman etmeyi başarmış durumdalar.. İstisnalarını arma, rozet, siyasi sembol (ne demekse?!), yırtmaçlı ya da şeffaf elbiseler, dar streç pantolonlar, yırtık kıyafetler falan diye sıralıyor yönetmelik. Arkasından da bir yanlışlığa sebebiyet vermemek adına başörtüsünün yasak olduğunu söylüyor. Sadece imam-hatiplerde ya da seçmeli Kur’an-ı Kerim derslerinde takılabilir diyor.. Dedik ya. Bu da zamanla hallolacak.. Fakat yönetmelik başka bir istisna daha getiriyor ki bu istisna, istismara çok açık. Devlet diyor ki; “ben sizin kıyafetlerini serbest bıraktım”. Ama peşinden de ekliyor; “okul velilerinin yüzde 60’ı isterse yine zorunlu kıyafete geçebilirsiniz”. Bu ne saçma sapan bir istisnadır, anlamak mümkün değil. Zaten yönetmeliğin 4.maddesinde, “başörtüsü yasaktır” dahil pek çok istisna hükmünü getirmişsiniz bir de bütün bu yönetmeliği berhava edebilecek bir boşluğa neden meydan verildiğini anlayamıyorum.. Bazı okullar ki aralarında devlet okulları da var, vakıf okulları da, bu “yüzde 60” hükmünü işletip kendi ticari amaçlarına uygun bir işe kapı aralıyorlar.
KIYAFET SATIYORLAR
Mili eğitim bürokrasisi, yukarıdan baktığında göremiyor olabilir. Ama zorunlu kıyafet demek sadece tek tip zihniyetli, dar bakış açılı çocuklar yetiştirmek demek değildi. Zorunlu kıyafet aynı zamanda bazı okular için, müdür-okul aile birliği ve bir konfeksiyon atölyesi arasında yapılmış gizli bir anlaşma demekti.. Uyduruk lacivert pantolonlar üzerine çekilen bordo süveter ve sarı gömlek için veliler bir mağazaya yönlendiriliyor, pazarda 10 TL’ye satılan kıyafetlere 70-80 TL ödenmesi mecburi tutuluyordu. Üzerine 2 TL’lik bir arma dikildiği için ‘özgün’ diye yutturulan sıradan sarı gömleklere servet ödüyordu veliler. Niye?. Çünkü böyle bir tezgah kurulmuştu da andan. Siz kıyafeti serbest bırakarak farkına varmadan bu tezgahı da bozmuş oldunuz. Ama “yüzde 60” istisna hükmü ile bazı okullar hâlâ, ‘biz referandum yaptık, yüzde 60 çıktı, kıyafetler artık zorunlu’ diye karar alabiliyor. Sadece o da değil. Siz sözüm ona kitapları-defterleri ücretsiz dağıtıyorsunuz çocuklara.. Ama aynı tezgahla, ‘yardımcı yayın, yaprak test’ adı altında anlaşmalı oldukları yayınevi aracılığıyla yine çılgın gibi satış yapıyor bu okul ‘aile birliği-okul yönetimi ittifakı’.. Zorunlu bağışları, ‘bize birkaç top kağıt getirin’ türü talepleri falan hiç saymıyorum bile. Artık usandım. Birbirimize karşı dürüst olamıyoruz bu mesele yüzünden. Bakanlıkları döneminde Köksal Toptan, Metin Bostancıoğlu, Hüseyin Çelik ve Nimet Baş (Çubukçu)’a ve elbette mevcut Bakan Sayın Nabi Avcı’ya şahsen sordum zorunlu bağışı.. Böyle bir şey olmadığını söylediler.. (!) O yüzden artık sormaktan da vazgeçtim. Ama en azından bu kıyafet ve yardımcı kitap ticaretinin önüne geçsinler bir an evvel. Kalın sağlıcakla..