Tampon bölge “PKK Kürdistanı”nı üretmez mi?
Bu köşede 18.08.2014’te yazdığım yazıya bir kez daha bakmanızı öneriyorum. O yazıda dediğim gibi, güneyimizde yaşanan hadiseler, Türkiye için “IŞİD’i gösterip Kürdistan’a razı etmek” anlamına geliyor. Güneyimizde, hem de Türkiye’nin onayıyla, rızasıyla ve eliyle “Büyük Kürdistan” kurulacak ve sınırlar “küresel habis güçler”in arzu ettiği şekilde değiştirilecek gibi görünüyor.
Bu plân, şimdi daha ileri bir aşamaya geçirilmek üzere. Nitekim “ABD’nin başını çektiği Batı emperyalizmi”, IŞİD’e hava operasyonları düzenlerken İncirlik Üssünü kullanmakta ısrar ediyor. Bence bunun sebebi, planlanan “bölgedeki sınır değişikliklerinin Türkiye eliyle yapılması”nın sağlanması. Böylece Türkiye, kendi eliyle dizayn edeceği yeni Ortadoğu’dan şikayetçi ol(a)mayacak.
Bütün şartlar, Türkiye’nin bu yönde rızasını sağlamaya yönelik olarak hazırlanıyor.Musul Konsolosluğu’nun basılması da, uzun süre alıkonulan rehinelerin, tam IŞİD’e operasyon plânlandığı sırada, operasyona çekince koyan Türkiye’nin önündeki gerekçeyi kaldıracak şekilde serbest bırakılması da bu kapsamda okunabilir.
Şimdi “İncirlik Üssü” operasyon gündeminde. ABD, IŞİD’e yönelik operasyonlarda İncirlik’i kullanmak istiyor, Türkiye ise bunun için üç şart ileri sürüyor. Bunlardan biri, “Türkiye’nin istemeye mecbur bırakıldığı bir şart” olarak dikkat çekici: “Sınır ötesinde insani, güvenli ve uçuşa yasak tampon bölge oluşturulması...”
Dikkat edin, Suriye’nin kuzeyinde tampon bölge oluşturulmasını Türkiye istiyor. Niye? Çünkü bir “proje” olan IŞİD, ayrım göstermeksizin bölge hakını kılıçtan geçiriyor. Kitleler halinde kaçanların Türkiye’den başka sığınabilecekleri ülke yok.
Ancak mülteci sayısı Türkiye’nin kaldırabileceği düzeyi çoktan aştı. Bu yüzden Türkiye, Suriyelileri Suriye’de oluşturacak bir tampon bölgede tutmak ve böylece hem onların güvenliklerini sağlamak, hem de milyonlarca mültecinin oluşturduğu yükten kurtulmak istiyor. Buraya kadar normal.
Normal olmayan, sanki Türkiye’nin, “tampon bölge” istemeye mecbur bırakılıyor olması. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde “kimsenin dokunamayacağı bir tampon bölge”oluşturulmasını ısrarla talep ediyor. İşte asıl oyun da bu noktada başlıyor.
Siz bakmayın ABD’nin şimdilik buna karşı çıktığına; işin aslı karşı çıkmış gibi görünüyor. Biraz uzatacak, biraz zorlayacak; sonunda ise “stratejik müttefik”i Türkiye’nin dediğini güya istemese de kabul etmiş olacak. Ancak aslında bu, “istemem ama yan cebime koy” demek gibi olacak. Çünkü ABD, bu arada “tampon bölge”nin “çevresel ve içsel şartları”nı, “statüsü”nü, “nitelikleri”ni, “mahiyeti”ni, “sınırları”nı, “yönetim”ni kendisi belirleyecek. Güya Türkiye’nin ısrarına dayanamamış gibi görünecek, ama aslında, tampon bölgeyi kendi istediği biçimde oluşturacak.
Nitekim ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey, Türkiye’nin istediği “tampon bölge”nin bir noktada “bir olasılık” olabileceğini, ama şu anda kampanyanın bir parçası olmadığını söyledi. Dempsey’in dikkat çektiği en önemli veri, Türkiye’nin 1,5 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor olması. Bu zorluğu sonuna kadar kullanacaklar ve Türkiye, “nasıl istiyorsanız öyle olsun, yeter ki tampon bölgeyi oluşturun” deme noktasına getirilecek. Şartlarını oluşturduktan sonra ise tampon bölge “bir olasılık”tan çıkacak, “güçlü bir gereklilik” haline gelecek. Böylece Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak tampon bölgenin en büyük destekçisi de Türkiye olacak.
Şimdi diyeceksiniz ki, “iyi işte, ne var bunda?” Bunda şu var:
Nasıl ki ABD’nin birinci Irak saldırısından sonra Kuzey Irak’ta kurulan tampon bölge Irak’ta “Barzani Kürdistanı”nı üretmişse, şimdi Kuzey Suriye’de kurulacak tampon bölge de Suriye’de “PKK Kürdistanı”nı üretecek. Böylece PKK, bizim Güneydoğu’yu ayırmak için “güçlü ve dokunulamaz bir ülke sahibi” olacak. Üstelik bunu Türkiye, kendi elleriyle başına sarmış olacak.
Yine, nasıl ki Kuzey Irak’ta kurulan tampon bölgenin güvenliğini Türkiye’de konuşlanan Çekiç Güç sağlamış ve PKK bu güç eliyle güçlendirilmişse, aynı şekilde Kuzey Suriye’de oluşturulacak tampon bölgenin güvenliği için de İncirlik’te konuşlanan yeni bir Çekiç Güç kurulacak ve Kuzey Suriye’de kurulacak “PKK Kürdistanı”, yeni Çekiç Güç aracalığıyla devlet gibi kurumsallaşıp kök salacak. Zaten “Çözüm Süreci” adı altında bizim Güneydoğu’da fiilen tam egemenlik kuran PKK’nın ideali olan KCK Anayasası, böylece üç bölgenin, Güneydoğu Türkiye, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’nin birleşmesiyle hayata geçirilmiş olacak. Plân bu ve adım adım hedefe doğru yürütülüyor.
Tampon bölge Türkiye için gereklilik olabilir, ama bunun şartlarını ABD’nin hazırladığı zorunluluklar değil, ülkenin varlığını ve bütünlüğünü koruyacak gereklilikler belirlemeli. Zira,ABD’nin IŞİD operasyonunun asıl hedefi Türkiye. Ortadoğu’da sınırlar değişecek, ama bu hem Türkiye eliyle yapılacak, hem de Türkiye’nin sınırları değişecek.
Hadiseler karşısında anlık refleksler vermekle değil, “uzun vadeli hedefler” belirleyip ona doğru yürür hale gelmekle “büyük devlet” olunabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.