Bayramın kurbanları
Suriye’de IŞİD bahanesiyle katliam sürerken bölgedeki kaosun boyutları gittikçe derinleşiyor. Bugüne kadar Esed ve Caferi-Maliki yönetimlerine karşı tedbir almayan, Yemen’deki Husi hareketinin terör eylemlerine ses çıkartmayan çevreler IŞİD niyetine, pürtelâş şimdi Suriye’ye bomba yağdırıyorlar.
IŞİD üzerine yağdığı iddia edilen bombaların altında masum siviller can veriyor, ülke alt yapısı bir kez daha yerle bir ediliyor. IŞİD ve benzeri yapılarla birlikte Esed rejimi de güçleniyor, şiddet sarmalı bölgeyi uzun yıllar meşgul edecek bir keşmekeşe dönüşüyor. Türkiye’yi bu kanlı ve kirli girdaba çekmek için uluslararası terör şebekesi birçok teşebbüste bulunuyor; daha bulunacak...
En son Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm İslam Dünyası’nın hatta küresel vicdanın tercümanı olarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda darbelere, darbecilere ve bölgedeki insanlık dışı uygulamalara tepki gösterdiği konuşması ve asil duruşu sonrası Mısır ve Körfez’den yükselen sesler şaşırtıcı değil. Türkiye’de bile bazı çevreler Mısır’la ilişkiler konusunda duygusal davranılmaması daha gerçekçi olunması tavsiyelerini dillendirmeye başladı. Bu çevrelerin Erdoğan’ı ve Türkiye’deki hükümeti sıkıştırmak için bin bir türlü tertip alıp bunun için darbeci Sisi gibi yönetimlerle anlaşmaya teşne kesimlere yakınlığı da gözden kaçmıyor. Türkiye ve Mısır dışişleri bakanlarının görüşme ihtimaline binaen “Rabia bitti Sisi zamanı” başlıklarını da aynı darbesever yayın organları attı.
Elbette Türkiye’nin ilkeli ve idealist duruşunun bir maliyeti var ve Türkiye kısa vadede bu bedeli ödemeye razı görünüyor. Bölgede uzun vadede kazanan da bu bedeli ödeyenler ve halkların iradeleri doğrultusunda ve meşruiyet yanında tavır takınanlar olacak.
Problem şurada: Türkiye’nin bu ilkeli tutumunu besleyecek uygulamalar bugün için yetersiz. Tavandan tabana indikçe sorunlar artıyor. Nâehiller elinde veya alt kademelerdeki yürütme sorunlarından dolayı Erdoğan’ın yıllardır kararlılıkla koruduğu bu duruş zedeleniyor, bazen sonuçsuz kalıyor. Cumhurbaşkanının bu duruşunun hükümet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve medya tarafından desteklenmesi, altının doldurulması hayati önemde.
Bugüne kadar bu destek sağlanamadığı için Suriye’de meydan ABD liderliğindeki koalisyona ve IŞİD türü terör örgütlerine kaldı. Suriyelilerin devrimini çalmak için alesta bekleyen hırsızlar şimdi meydanda cirit atıyor.
Keza Irak’ta yıllardır IŞİD’den bin beter ama IŞİD türü yapıları doğuran terör örgütlerinin katliamları ve bunların faillerini koruyan yetkililer ve rejimler yeterince tepki görmedikleri için bugün hepten aymazlaştılar. Bölgeyi terörize etmeye devam ediyorlar.
Sonuçta olan masumlara oluyor...
Suriye’de son yüzyılın en büyük insani trajedisi yaşanıyor. Suriyeliler çaresiz sınırımıza geliyorlar. Kış yaklaşıyor, havalar soğuyor. Yine soğuktan donmuş bebek haberleri gelecek. Yine kedi-köpek yeme fetvaları haberlere konu olacak.
Tüm bunlar olmadan tedbir alınması, her yönüyle Suriye krizini masada tutup sonuç alıncaya kadar tüm gücümüzle, kelimenin tam anlamıyla, tüm gücümüzle Suriyelilere yardımda devam etmemiz gerekiyor.
Bugün Suriyelilere, Iraklılara, Mısırlılara, Yemenlilere yardım etmek demek geleceğin Ortadoğu’sunu inşa etmek demek.
Yeni Türkiye’yi kurmak ve inşa etmek yetmiyor. Yeni Türkiye’nin inşâ ediciliği bölge ve İslam Dünyası için hayati önemde. Kahire, Bağdat, Şam, Kudüs, San’a’yı koruyamazsak İstanbul, Konya ve Diyarbakır’ı koruyamayız.
Bir Kurban Bayramı daha geldi. Hüzün ve keder içindeyiz. Ümitliyiz ama İslam dünyasındaki keşmekeş ve ittifaksızlık yeni nesillerin istikballerini karartıyor.
Bayramımız uzakta değil, ama bugün bayramın kurbanlarına sahip çıkma günü. İslam dünyasının bayramı için nefisleri kurban etme, kurban olma, ittifakla hakiki ümmet olma vakti.
Şimdiden bayramınız mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.