Kafire Uyma İman Kaybıdır 16
Müslümanların öncelikle Yahudilere ve Hıristiyanlara, sonra da bütün kafirlere sevgi göstererek ittiba ve itaati, onları inançta, idarede, hukukta, yaşam biçiminde örnek alıp taklit etmeleri, sosyal hayatı onlara uyup da onlar gibi yaşamaları, bakın nelere sebep oldu: “Ümmetin hilafetten, şeriattan, medrese ve tekkelerden, İslamî şiarlardan kopuşu, derken parçalanışı, derken ırkçılıkla bölünmesi, parçalanması, birbirini sevemez düşmanlar oluşu…”
İşte böyle olacağını önceden haber veren ayet:
“Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden inkârcılığa sevkederler.”(Al-i İmran 100.)
İslâm ümmeti, her yönüyle özel, orijinal ve farklıdır. Allah'ın dinini, hayat tarzını yeryüzünde yaşamak ve yaymak için gelmiştir. Bu ümmet insan hayatında, kendisinden başka kimsenin yerine getiremediği özel rolünü ifa etmek için öncelikle varlığını Allah'ın hayat için koyduğu kanunlarından alarak yeryüzünde O'nun hakimiyetini yerleştirmek için vardır.
Bunun için elinde Kur’an-ı Kerîm gibi bir kılavuz kitap vardır. Bu ümmet her konuda yalnızca ona ve onun tefsiri olan sünnete başvurmak zorundadır. İnsandan birisine başvurmaksızın, tabi olmaksızın ve itaat etmeksizin yalnızca Allah'a başvurarak insanlığa önderliğini yerine getirmelidir Müslüman.
Bunu yapmadıkça, varlığının hikmetini gerçekleştirmiş olamaz. Şimdi o kendi yolunda istikamet üzere gitmek yerine ister Yahudilere, ister Hıristiyanlara uysun, hatta isterse onlardan daha beter batıl din ve ilkelere, ideolojilere uysun, sonra da Müslüman kalsın, olacak iş midir?
O zaman sormazlar mı “Kur’an-ı Kerîm niçin var?” diye?
İşte Allah Teâlâ’nın sorusu herkesten önce:
“Size Allah'ın âyetleri okunurken, üstelik Allah Resûlü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir.” (Al-i İmran 101.)
Evet, hal böyle iken nasıl yapabilirsiniz bunu? Bilmeseniz neyse, ama Kur’an her şeyi öğretti size. Hem onan inan, hem de dediğini tutma, aksine davran, olacak şey mi bu?
Müslüman için hiçbir şey; imandan sonra küfre dönmek, ateşe düşmek kadar korkunç olamaz. Bu, her çağda ve her mekandaki gerçek müslümanların özelliğidir. Bu nedenledir ki bu ikaz, vicdanları yakan bir alev gibi Allah Teâlâ’nın sesine kulak vermeye sevk eder. Aksi ar ve ayıptır.
Bu ne demek ya hu? Allah'ın ayetleri kendilerine okunduğu, Allah'ın Resulü de aralarında bulunduğu, iman davetçileri hazır olduğu ve iman davası sürdüğü halde, iman edenlerin kafirleri severek onlara uymaları, böylece tekrar küfre dönmeleri ne demek?
Bu ne kadar korkunç bir şeydir Allah aşkına!
Evet, gelelim çağımıza.
İşte “Batılılaşma” budur!
“Çağdaş uygarlık düzeyi” dedikleri Batıyı taklit ile düşülen çukur budur işte!
Bütün ırkçılık ve bölücülüğün altında, laiklik perdesi ile din düşmanlığının altında, çağdaş kavramlar ve düzenlerin karanlıklarında neslimizin kayboluşunun altında, Kur’an ve sünnet varken, onları bırakıp Yahudilere ve Hıristiyanlara uymak vardır. Hatta daha da kötüsü, materyalist, ateist, deist, komünist, kapitalist, faşist, nasyonalist, sosyalist, sekülerist… gibi küfrün ara yollarında kaybolmanın altında, Kur’an ve sünneti terk etmek vardır.
Evet! İman için gerekli bütün şartlar mevcutken müminin küfre dönmesi büyük bir cürümdür. Her ne kadar Resulullah (sav) vefat etmişse de Allah'ın ayetleri ve O'nun Resulü'nün hidayete erdiren fiilî örnek ve önderliği bu gün de vardır. Bizden öncekiler muhatap oldukları gibi biz de bugün doğrudan doğruya bu Kur'an'la muhatabız.
Kurtuluş yolu açıktır ve kurtuluş sancağı yükseltilmiştir. Sana kalan safını belirlemek…